2024 yılını geride bırakırken, yıl boyunca Arkitera’da en çok okunan görüş yazılarını* sizler için derledik.
1 Ocak – 23 Aralık 2024 tarihleri arasında yayınlanan görüş yazılarına dayanarak hazırlanan bu sıralamada Google Analytics verileri kullanılmıştır.
Özlem Öztürk Karadoğan
“Yeryüzündeki hiçbir haritada göremezsiniz, bilinen hiçbir kılavuzda adını bulamazsınız; çünkü o, görünmez bir ada. İç dünyanın derinliklerinde, hayal gücünün sınırlarında gizli bir kuytu, bir rüyanın kıyısında yüzer durur. Sadece özel bir yolculukçunun kalbinde varlığını hissedebilir, iç dünyanın labirentlerine inenlerin görebileceği bir sır olarak var olur. Yeryüzünde hiçbir kılavuz, bu içsel adanın gerçekliğini anlatmaya yeterli olamaz çünkü adanın konumu, ruhun coğrafyasına göre değişir.”
Bülend Tuna
Geçtiğimiz günlerde YÖK Başkanının bir açıklamasında bu yılki kontenjanlarla ilgili bir düzenleme yapılacağı bilgisi paylaşılıyordu. Sonuçta bu dönem mimarlık kontenjanlarının sayısı 5.252 olarak belirlendiği görülüyor.
YÖK Başkanı Erol Özvar, Yükseköğretim Kurulu olarak, gelecek dönem için belirledikleri vizyonun önemli başlıklarından birini de istihdama duyarlılığın oluşturduğunu belirterek, istihdamla bağı azalan programların kontenjanlarının kademeli olarak azaltılacağını söylemişti. “Bir taraftan istihdam odaklı yeni programlarla üniversitelerimize ilave kontenjanlar verilirken diğer taraftan da mimarlık, eczacılık, psikoloji, beslenme-diyetetik ve temel bilimlere özgü bazı programlardaki eğitim-öğretim kalitesini yükseltmek amacıyla piyasa beklentilerinin üzerinde mezuniyete yol açan kontenjanlarda ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda yeni düzenlemeler yapılmış ve öğretim elemanları sayısı, derslik ve benzeri kapasite dikkate alınarak düşürülme yoluna gidilmiştir.”
Acar Avunduk
“6 Şubat depremlerinden sonra iki yazı kaleme almış ve konuya katkı vermeye çalışmıştım. Biri 14 Mart 2024 tarihli “Yer sarsıldığında” diğeri 14 Nisan 2024 tarihli “Deprem konusunda doğru bilinen yanlışlar…” diye her iki yazıda da Arkitera’da yayınlandı.
Özellikle birinci yazıda “Yer sarsıldığında…” neredeyse tüm olacakları ön görmüş (1999 Depremi’ni bizzat yaşamış bir depremzede mimar olarak) ve tane tane deprem sonrası pusuda bekleyen deprem kurtarıcılarının pastadan nasıl pay kapmaya çalışacaklarını anlatmıştım. Özellikle yabancı bir şairin yazdığı şiirle… Altı bin (6 bin) civarında tık aldığına göre yazı fazlaca itibar görmemiş ya da önemsenmemiş gibi geldi bana. Öyle ya bu yazının içeriği ben dahil tüm mimarları, mühendisleri, müteahhitleri, belediyeleri ve de en önemlisi denetimden sorumlu tüm yöneticileri de eleştiriyor ve de herkesin bu felaketin sonuçlarından ortak suçlu olduğunu ilan ve ifade ediyordu…”
Ömer Yılmaz
“Vakıf: Bir hizmetin gelecekte de yapılması için belli şartlarla ve resmi bir yolla ayrılarak bir topluluk veya bir kimse tarafından bırakılan mülk, para.
Lafı dolandırmadan en son soracağımı başta yazayım: “Mimarlığı ne kadar iyi olursa olsun 2500 yıllık bir Roma dönemi arkeolojik kalıntısı üzerine otel yapılır mı?”
Biz dahil bu işe soyunan meslektaşlarımız ateşten gömlek giyeceklerini, kendilerini yakından tanıyanların da dahil olduğu bir toplulukça aforoz edileceklerini bilerek ve isteyerek girmiştir. Herkesin harcı değildir.”
Şerif Süveydan
8 Mayıs’ta Antakya’da basına demeç veren Bakan Mehmet Özhaseki Hatay’da yürütülen çalışmanın kapsamını şu şekilde tarif ediyordu: “AFAD’ın bize bildirdiği hak sahipliği sayısı yaklaşık 155 bin civarında. 140 bin kadar konut, bir 15 bin kadar da iş yerini burada yapmak zorundayız ve vatandaşlarımıza, hak sahiplerine bunları vermek durumundayız. (…) Biz burada neredeyse 142 bin civarında inşaatın, bağımsız birimin ihalesini yaptık veyahut da ihale süreci devam ediyor. ”