Kuzey Marmara Otoyolu Projesi'nin zamanında bitirilmesi için Erdoğan'ın imzasıyla hazırlanan "3. köprü genelgesi" yayınlandı.
Toplumcu Meclis adına Boğaziçi Üniversitesi’nden Erhan Emir’le projeyi ve genelgenin ne anlama geldiğini konuştuk. Emir, “Şirketler için cazibe alanı yaratılacağı genelgeyle ilan edildi” dedi.
Başbakan Erdoğan’ın imzasıyla “Kuzey Marmara Otoyolu Projesi”nin hızlıca tamamlanması için 3. Köprü Genelgesi yayınlandı. Projenin verilen süre içerisinde tamamlanması talimatını içeren genelgede yer alan maddelerde kamu kurum ve kuruluşların gerekli onayları hazırlaması ve çalışmalar esnasında ortaya çıkacak tabiat ve kültür varlıklarının çalışmaları engellememesi istendi.
“Kuzey Marmara Otoyolu Projesi” adı verilen 3. Köprü genelgesine göre, işlerin gecikmesinin önüne geçilmesi için bir takım hamleler yapılacak. Genelgenin ne anlama geldiği ve projenin neye hizmet ettiği hakkında Toplumcu Meclis Ulaştırma Komisyonu adına Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Ulaştırma A.B.D. Araştırma Görevlisi Erhan Emir’le röportaj gerçekleştirdik.
Emir, bu projelerde yitip gidebilecek kültürel değerlerin takipçisinin artık devlet olmadığını ifade ederken projede şehrin kuzeye doğru büyümesinin amaçlanmasını da, “İstanbul’un intiharı” olarak yorumladı.
soL: İlk önce özetle sormak gerekirse, 3. Köprü Genelgesi ne anlama geliyor?
AKP döneminde ulaştırma projeleri, beğenelim ya da beğenmeyelim, en büyük propaganda konusu olarak karşımıza çıkmakta. Kamu yatırımlarının % 15’e yakınını oluşturan bir sektör bu. Çok tartışıldı, Karadeniz Sahil Yolu, İstanbul’daki metrobüs, İzmir-İstanbul Otoyolu ve son olarak da Kuzey Marmara Otoyolu ilk sırada akla gelenler. Bunların herbiri milyarlarca dolarlık, büyük karların elde edildiği işler. Bilindiği üzere, 3. Köprüyü de kapsayan Kuzey Marmara Otoyolu, kamulaştırma maliyetlerinin düşürülmesi için güzergah olarak devlete ait orman ve arazilerden geçiyor. İstanbul’un kabul edilmiş imar planlarını hiçe sayarak hazırlanmış bir proje. Bu önlemle bile toplam maliyeti 6 milyar dolar olarak hesaplanıyor ve bu miktarın da artabileceği söyleniyor. Bu genelge, Marmaray projesinde kamulaştırmaların dava süreçlerine takılmasıyla yılan hikayesine dönen sürecin bir benzerini yaşamamak için hükümetin her türlü işi hızlıca halletme yoluna gitmek istemesiyle açıklanabilir.
soL: Neden böyle bir genelge yayınlandı? Projenin belirlenen süre içerisinde tamamlanması için gösterilen çaba neden kaynaklanıyor?
Bu projenin ihalesi yap-işlet-devret usulüyle yapıldı. İhaleyi kazanan firma yapım ve işletim süresi için yaklaşık 10 yıl olarak teklif verdi ve kazandı. Ulaştırma ve Denizcilik Bakanlığı ise otoyolun 2015 yılında, aynı zamanda seçimlerin yapılacağı yıl, kullanıma açılmasını istiyor. İhaleyi alan firmalar, otoyolların özelleştirilmesi sürecinde başat projelerden biri olan bu projeden en erken şekilde kar etmek isteyecektir haliyle. Bakanlığın ilk ihale çağrısına başvuran şirket olmamıştı. Daha sonra otoyolu kullanacak trafik yükünü bakanlık garanti etti ve karlı bulan birçok şirket ortaklığı ihaleye girdi. Bu noktadan bile bakacak olursak, bu projenin kamu yararına olmadığı ortaya çıkacaktır. Bu otoyol İstanbul’un mevcut trafik yükünü üzerine çekemeyecektir. Transit geçişler ise buzdağının görünen kısmına tekabül ediyor. Maksat hızlı bir şekilde devlet arazilerini arsalara dönüştürme, proje güzergahında konut sektörünün ilgisini artırma ve yeni rant alanları açmaktır. Bu maksat doğrultusunda, pürüz çıkaran herhangi bir başlığa izin verilmeyeceği ve şirketler açısından cazibe alanı haline getirileceği genelgeyle ilan edilmiş oluyor. Genelgenin seslendiği ve güven verdiği kesim asıl olarak özel sektördür. Emlak sektörürünün bu genelge sonrası yaşadığı sevinç de bunu göstermektedir.
soL: Projenin tamamlanabilmesi için güzergâhta bulunan imar planı değişiklikleri, etüt raporlarının hazırlanması, alt yapı düzenlemeleri, taşınmazların-ormanların tahsis edilmesi için gerekli işlemlerin hızlandırılması isteniyor. Ne anlama geliyor?
Proje öncelikle İstanbul’un 2009’da kabul edilen imar planında bile öngörülmemektedir. Zaten mantıklı bir imar planında da böyle bir projenin yer almaması gerekir. Projeye karşı TMMOB ve CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne açtığı davalar bulunmakta ve bu davalarda İTÜ’den öğretim görevlilerinin hazırladığı bilirkişi raporları projenin planlama tekniklerine, şehircilik ilkelerine, kamu yararına ve imar mevzuatına uygun olmadığını belirtmektedir. İstanbul Çevre Düzeni Planı’nda da üçüncü bir boğaz geçişi ve otoyol planı İstanbul’a vereceği zararlar nedeniyle kesinlikle reddedilmektedir. Fakat başbakanın bu tür durumlarda “onlar zaten her işimize karşı” sözüyle dile getirdiği yaklaşımı kamu yararına hizmet veren meslek odalarının ve akademisyenlerin işlevsiz kalmasına neden olmaktadır. İmar ve çevre düzeni planlarının projenin uygulanması için kesinlikle değiştirilmesi gerekmektedir. Başbakanlık genelgesi, bu planların değişimi için gereken azami sürelerin sonunu beklemeye bile gerek bırakmadan bu sorunu da ortadan kaldırmaktadır.
soL: Aynı şekilde güzergah üzerinde yapılacak kamulaştırmalarda ve taşınmazların değer tespitlerinde de acele edilmesi isteniyor. Bölgede kentsel dönüşüme dâhil olmuş konutlar bu durumdan nasıl etkilenecektir?
AKP’nin bir şehircilik anlayışı var ve bu anlayış dahilinde kar getirmeyen, rant kapısına dönüşmeyen her mekan dönüşüm geçirmeye zorunlu olarak görülüyor. Otoyol projelerinde bakanlığın elini en çok bağlayan konu kamulaştırmalardır. Proje güzergahının genel olarak devlet arazilerinden geçirilmesi bu konuda yardımcı olsa da, gerekli kamulaştırmaların yapılması için sürenin kısaltılması genelgede en çok üstünde durulan başlıklardan birisi. Çünkü dava süreçlerine takılan kamulaştırmalar projenin çok geç sonlandırılabilmesine neden olabilir ve bu istenmeyen bir durumdur. Kentsel dönüşüm konusunda ise proje güzergahının konut sektörüne açılması ve İstanbul gibi arsaların çok değerli olduğu bir kentte kentsel dönüşüm için alan yaratılması alt metinde okunabilecek unsurlardır.
soL: Erdoğan’ın “çanak çömlek” olarak tanımladığı tabiat ve kültür varlıklarına çalışma sırasında rastlanması durumunda projenin gecikmesine neden olmayacağı da genelgede yer aldı. Kültürel değerlerin yok sayılmasına ön açan bu hamleyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bir başbakanlık genelgesinde çanak çömlek ya da ucube gibi kelimelerin geçmiyor oluşuna sevinecek hale getirildik. İstanbul’un altını kazdığınızda İslami eserlerin çıkmıyor oluşunu içine sindiremeyecek bir hükümet AKP, bu nedenle tarihi kolaylıkla yok sayıyorlar. Bu projelerde yitip gidebilecek kültürel değerlerin takipçisi devlet değildir artık. Marmaray projesinde nereye elini atsa tarihi eserlerle karşılaşıp projelerin sekteye uğraması, mevcut kanunları aşmak gerektiğini düşündürdü. Genelge bunu dile getiriyor.
soL: Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’nin diğer projelere göre öncelik teşkil edeceği de genelgede yer alan maddeler arasında bulunuyor. Bu proje neden önceliği elinde bulunduruyor? Gösterilen özenin sebebini neyle yorumlayabiliriz?
Bu proje, İstanbul gibi çok karlı bir kentte birçok sektörü canlandırma potansiyeli barındıran dev bir altyapı yatırımı. Ülke ekonomisini inşaat ve enerji yatırımları canlı tutuyor. AKP bu canlılığı korumak durumundadır. Bir de İstanbul’a dair tahayyülleri var. Kente en başta yollarıyla şekil verilir. Yol projeleriyle alan açılır, yeni merkezler bu şekilde belirlenir. Bu proje İstanbul’un kuzey bölgesini büyük oranda imara açma kaygısının ürünü. Mecidiyeköy gibi bir merkez Boğaziçi Köprüsü’nden önce yoktu. Şimdi şehir bu semtin çok daha kuzeyine doğru yayılmış durumda. Burada büyük bir rant var. Ticari aklı AKP’yi hızlıca buraya yönlendiriyor.
soL: Hem projenin hem de hızlıca tamamlanması yönünde verilen bu talimatların doğuracağı olumsuzluklardan bahsedebilir miyiz?
Proje trafik sorunu gibi birkaç can yakıcı soruna çözüm olarak sunuluyor fakat bununla hiç ilgisi yok. İstanbul trafiğinin çözümünün bu olmadığı iyi biliniyor. 2. Köprünün tadilatı sırasında yaşanan trafik rezaleti bile 3. köprüyü çözüm olarak sunmak adına kullanıldı. Araçlar değil insanlar taşınmalı, ilke budur. Bunun dışında boğazı betonla da kaplasanız çözemezsiniz. Bir diğer başlık çok tartışılan şehrin kuzeye doğru büyümesi meselesi. Bu İstanbul’un intiharıdır. Şehir doğu batı aksında bile doygunluğa ulaşmış durumda. Kuzey yönünde büyüme; yeni trafik yükleri, barajların yetmemesi, elimizde kalan ormanların da yok edilmesi demektir. Başbakan ormanların yok edilecek oluşuna kendi belediye başkanlığı sırasında yol kenarlarına dikilen fidanları anlatarak cevap veriyor. Bu kabül edilemez bir durumdur.
soL: Son olarak sözlerinize ne eklemek istersiniz?
Başarılar dilerim.
Teşekkür ederiz.