İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından VitrA sponsorluğunda düzenlenen 4. İstanbul Tasarım Bienali, 22 Eylül’de kapılarını açıyor.
Tasarım, mimari, biyoloji, sosyoloji, gastronomi, pedagoji, ekoloji, teknoloji ve ekonomi gibi pek çok farklı alandan, 6 kıtadan 100’ün üzerinde katılımcının projelerinin yer alacağı 4. İstanbul Tasarım Bienali, Okullar Okulu başlığıyla, öğrenmenin ne anlama geldiği, nasıl tasarlandığı ve tasarlanması gerektiği konularını tartışmaya açacak.
Tasarım eğitimi nasıl farklı olabilir, eskiden ve yeniden neler öğrenebiliriz, geleneksel olanı teknoloji ile nasıl bir araya getirebiliriz, farklı ağlar içinde nasıl farklı üretebilir ve nasıl alternatifler yaratabiliriz gibi soruları merkezine alan 4. İstanbul Tasarım Bienali’nde bu sene, haritalardan yiyeceklere, ölçüm birimlerinden zamana, el sanatlarından yapay zekâya, resimden uzay istasyonuna kadar tasarımı ve öğrenme biçimlerimizi farklı açılardan ele alan projeler yer alacak.
Okullar Okulu, ücretsiz sergilerin yanı sıra sunacağı zengin etkinlik programıyla farklı öğrenme biçimlerini araştıracak, sorular soracak, deneyler yapacak, yeni olasılıklar ortaya çıkaracak, işbirlikleri yaratacak, deneysel bir laboratuvar rolü üstlenecek ve eğitimi okulun ötesine taşıyarak şehre yayacak.
Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz
Okullar Okulu Çatısı Altında Altı Ayrı Okul
4. İstanbul Tasarım Bienali sergileri ve etkinlikleri bu sene Akbank Sanat, Yapı Kredi Kültür Sanat, Pera Müzesi, Arter, SALT Galata ve Studio-X Istanbul olmak üzere Beyoğlu bölgesindeki altı mekânda yer alacak. Her bir mekân, tasarımla etkileşim halindeki alanlardan birine odaklanan ayrı bir okula ev sahipliği yapacak.
Akbank Sanat’ta yer alan Bozum Okulu, yeni yapılar oluşturmak için öncelikle var olanı bozarken, onun işlevini değiştirerek yeniden tasarlayan işlere ev sahipliği yapacak. Şehirle kurduğumuz ilişkileri farklı bir açıdan ele almamızı sağlayacak projelerle gündelik hayatın gizli tasarımlarını da algılamamızı sağlayacak. Yapı Kredi Kültür Sanat’ta yer alan Akışlar Okulu, suyun, kültürün, objelerin ve bilginin hem fiziki hem de dijital dünyada nasıl hareket ettiğini, etkileşime dayalı bir ağ oluşturmak için nasıl bir araya geldiğini inceleyecek. Pera Müzesi’nde yer alan Ölçekler Okulu, değer bildiren her türlü kurumsallaşmış normu sorgulayarak yeniden tasarlayacak, standartların ve değerlerin değişkenliğini araştıracak. Arter’de yer alan Dünya Okulu, hayatta kalma ve göç gibi olgulara, doğal felaketlerin ardından yaşanan ani çevresel dönüşümlere ve bu felaketlerin yeni kimlik ve topluluk oluşumlarını nasıl tetiklediğine bakacak. SALT Galata’da yer alacak Zaman Okulu dijital ve analog dünyanın aynı saat döngüsüne tabi olup olmadığını sorgulayacak, hayatımızı yeniden tasarlayan teknolojinin bizi nasıl zamanın kendisinden kopardığının hikâyesini anlatacak. Studio-X Istanbul’da yer alan Sindirim Okulu ise yemek kültürü ve geleneklerini, gıda tedarik zincirindeki farklı aktörler arasındaki ilişkileri ve çevresel etkileri sorgulayacak.