"Bizim görevimiz camiye açış beratı ve kadro vermek. Camilerin yapımı konusunda Diyanet'in yetki ve sorumluluğun olmaması eksikliktir.'
1. Ulusal Cami Mimarisi Sempozyumu hakkında Hidiv Kasrı’nda kamuoyunu bilgilendirme toplantısında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, cami yapımında kendilerine yetki ve sorumluluk verilmesini istedi. Her yıl ekim ayının birinci haftasını ‘Camiler Haftası’ olarak kutladıklarını anımsatan Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi işbirliğiyle bu yıl 2 büyük etkinlik gerçekleştireceklerini, ilk gün Ankara’da ‘cami ve engelliler’ konusunu ele alacaklarını, 2 Ekim’de ise İstanbul Hilton Oteli’nde 1. Ulusal Cami Mimarisi Sempozyumu düzenleyeceklerini bildirdi. Toplantıya Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in yanı sıra Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yalçın Karayağız, üniversite yetkilileri ve Diyanet yetkilileri katıldı. Konuşmasının başında şehit haberlerinden duyduğu üzüntüyü dile getiren Görmez, ‘Bugün aslında çok sevinçli bir günümüz ancak bugün bütün sevinçlerimize gölge düşüren üzücü bir haber aldık. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Yüce Rabbimiz her türlü kazadan beladan esirgesin daha büyük acılar göstermesin’ dedi.
Camiyi sadece ibadet mekanı, içinde 5 vakit namaz kılınıp çıkılan yerler olarak tasvir etmenin camiyi bilmemek, tanımamak olduğunu belirten Görmez, camilerin birlik, sevgi, bilgi ve yürekleri birleştiren bir mekan olduğunu, pek çok açıdan her şeyi kuşattığını söyledi.
Görmez sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Bizim görevimiz camiye açış beratı ve kadro vermektir. Camilerin yapımı konusunda Diyanet’in yetki ve sorumluluğun olmaması eksikliktir. Türkiye yeni kentsel dönüşüm projeleri yaşıyor. Depremlere dayanıklılık için evlerimizi yenilemeye çalışıyoruz. Gecekondulardan kurtulup yeni meskenler kuruyoruz. Bütün bu yapılar içinde yabancı kalan hiçbir ihtiyaca karşılık vermeyen mabetlerin de yenilenmesi gerekecektir.’
Son günlerde yaşanan cami mimarisine yönelik tartışmalara da değinen Görmez şöyle devam etti: ‘Türkiye’de cami mimarisi tartışması başladı. Gecekondulaşma ile birlikte nasıl bir camikondulaşmanın da başladığı, nüfus oranlarına göre camilerimizin dağılımı, apartmanlar altında yaptırılan beş bin camilerimizin varlığı, bütün bunları biz tespit ettikten sonra toplumsal bilinç oluşturmak için başlangıç yaptık.’
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yasal olarak cami yapım sürecinde hiçbir görev ve sorumluluğu olmadığı halde cami yapmak isteyen vatandaşlara hiçbir ücret almadan, hatta teknik elemanlarını seferber ederek, yardımcı olmaya çalıştığını ifade eden Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı’na yönelik bütün bu eleştirileri de dikkate aldıklarını söyledi.
Talepler ve ihtiyaçlar ile mevcut cami yapısının örtüşmediğinin ortaya çıktığını belirten Görmez, ‘Her 10 camiden sadece bir tanesi, ülkemiz nüfusunun yarısı kadın olduğu halde, gerek abdest mekanları gerek ibadet mekanları bakımından kadınlara açık olabiliyor. Halbuki bu, şu anda çok büyük bir eksiklik. Bizim kadim mimarimizde camilerde 2 mahfil çok önemlidir. Biri sultan mahfili, diğeri de kadınlar mahfili. Ama mevcut cami yapımız bunu yok saymıştır’ diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Türkiye’de 7 milyonu aşkın engelli bulunduğunu hatırlatarak, ‘Bedensel engelli bir vatandaşımıza camilerimizin kapısı kapalı. Görme, işitme engelli, yani hangi açıdan olursa olsun engelli vatandaşlarımıza yönelik camilerimizin donatılmamış olması büyük bir eksiklik. Özellikle işlevselliği bakımından camilerimizin yeniden ele alınması gerekiyor’ dedi.
Camileri sadece ibadet mekanı, içinde 5 vakit namaz kılınıp çıkılan yerler olarak tasvir etmenin camiyi bilmemek, tanımamak olduğunu belirten Görmez, camilerin birlik, sevgi, bilgi ve yürekleri birleştiren bir mekan olduğunu, pek çok açıdan her şeyi kuşattığını söyledi.
Türkiye’de ‘cami’ ve ‘cami mimarisi’ tartışması başladığını ifade eden Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Cami Bilgi Bankası oluşturduğunu, bu banka ile Türkiye’de varolan 85 bin cami ve mescidin bütün özelliklerinin tespit edildiğini, sosyologların bu bilgi bankası üzerinden verileri kullanarak çok ciddi akademik araştırmalar yapması gerektiğini söyledi.