Tekirdağ Büyükşehir Belediye Hizmet Binası, Meydan ve Çevresinin Düzenlenmesi Mimari ve Kentsel Tasarım Projesi Yarışması’nın kolokyumu ve ödül töreni 25 Nisan 2014 Cumartesi günü yapıldı.
Namık Kemal Üniversitesi Rektörlük Binası Konferans Salonunda; Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak ve Tekirdağ Belediyesi İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanı Dilşad Ergin’in açılış konuşmalarıyla başlayan ödül töreninde mansiyon ve ödül gruplarına plaketleri takdim edildi.
Asil jüri üyelerinin (Ersen Gürsel, Alişan Çırakoğlu, Cem Sorguç, Ferhat Hacıalibeyoğlu, Ebru Firidin Özgür, Murat Özyavuz, Osman Taşseten) tam katılımıyla, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi II. Başkanı Sabri Orcan’ın yönetimde başlayan kolokyumda, ilk söz jüri başkanı Ersen Gürsel’in oldu. Yarışmaya katılan projeleri ve süreci değerlendiren Ersen Gürsel, Tekirdağ’ın yeni büyükşehir olması, yeni bir kent merkezi yaratılmak istenmesi gibi nedenlerden yarışmanın diğer hizmet binası yarışmalarından çok farklı olduğunu belirtti.
İzleyicilerden Bedia İlerler arsa seçimi ve ödül kazanan projeler için eleştirilerini şöyle aktardı: “İçinde bulunduğumuz Rektörlük Binası kentin kalbine saplanmış bir hançer gibi, her yerden algılanabilen bir bina, siz şimdi 9 katlı yeni belediye hizmet binası ile yeni bir hançer saplamak istiyorsunuz”. Jüri üyesi Cem Sorguç “Yükseklik değerlendirme kıstasımız olmadı” diye belirtti.
“Katılan projeler jürinin beklentisini karşıladı mı?” sorusuna Ersen Gürsel şöyle cevap verdi: “Projeleri değerlendirirken yeni bir şehir merkezi oluşması düşüncesini karşılayabilecek mi sorusunu sorduk, zemin katın kısmen boşaltmış ve sosyal içerikli olmasına ve meclis salonunun nerede konumlandığına dikkat ettik. Yerel yönetim meclis salonu için şeffaflık, katılımcılık, ulaşılabilirlik kavramları önemliydi. Fakat imar planında öngörülen şeyler olmadığı sürece, hizmet binası yalnızlık çekecek.”
Jüri üyelerinden Ferhat Hacıalibeyoğlu aynı soruyu “Yarışmalarda İdare ve yarışmacıların beklentileri vardır. Fakat jürinin bahsettiğiniz tarzda bir beklentisi olamaz. Benim beklentim ödül sonrası inşaata giden bir projedir.” şeklinde cevapladı.
2. ödülü kazanan projenin müellifi Ömer Selçuk Baz Tekirdağ’da kentsel eşikler oluştuğundan; yeni kent meydanı, eski kent meydanı ve denizin doğru ilişki kurmaması durumunda yeni oluşturulacak kent meydanının yaşamayacağından bahsetti. “İyi yapılar art arda dizildiği zaman maalesef iyi bir kent olamıyor. İstanbul’da Büyükdere caddesinde bunu çok net görebiliyoruz.” diye belirterek yarışmanın bir mimari problemden çok kentsel tasarım problemi olduğuna değindi.
Sürdürülebilirlik ve erişilebilirlik açısından düşünülmemiş projelerin ödül grubunda yer aldığına dair izleyicilerden gelen eleştiriler; 9 katlı binada erişilebilirlik sorunu, gün ışının erişmesine imkan olmayan avlular, farklı otoparklar için iki farklı hafriyat yapılması olarak öne çıktı. Ferhat Hacıalibeyoğlu “Yarışmalarda en çok artısı olan en iyi projedir diyemezsiniz. Sınıfın çalışkanı ve haylazı olabilir. Haylaz sizi şaşırtabilir.” şeklinde belirterek sürecin; deprem için bir artısı var, ekonomiklik için bir artısı var, sonuçta sekiz artısı var gibi işlemediğine değinerek eleştirileri cevapladı.
İnşaat mühendisi jüri üyesi Osman Taşseten aynı eleştirilere 1. ödülü kazanan proje üzerinden; akslarının düzgünlüğü, ekonomikliği ve gerekli ihtiyaçlara sonradan uyum sağlayabileceği gibi nedenlerden dolayı doğru proje olduğunu belirterek yanıtlandı.
Son olarak 1. ödülü müelliflerine söz verildi. Müelliflerden Oğuzhan Aydın, Ersen Gürsel’in kolokyum boyunca belirtiklerine ithafen hizmet binalarının kısa süreli girip çıkılan yerler olduğunu fakat kendilerinin daha şeffaf daha çok vakit geçirilen bir mekan yaratmaya çalıştıklarını söyledi.
Tekirdağ Büyükşehir Belediye Hizmet Binası, Meydan ve Çevresinin Düzenlenmesi Mimari ve Kentsel Tasarım Projesi Yarışması Sergisi 28 Nisan 2015 tarihine kadar Namık Kemal Üniversitesi Rektörlük Binası fuayesinde ziyaret edilebilecek.
Kolokyum mansiyon ve ödül gruplarının tümünün katılımıyla gerçekleşti.
1 Yorum
Tekirdağ’ın da diğer kentlerden farkı yok (eski Tekirdağ farklıyken) her ne kadar denizin bi farklılık kazandırması beklense de değişen bir şey yok. Kent planlamalarını çok önceleri İmar İskan Bakanlığının yaptırdığını ve de planlamacıların aynı ekolden mezun olduklarını düşünürsek uzun lafın kısası mal meydanda.
Yarışmaylayap dan yanayım ama bu yarışma da görülüyor ki cephelerin benzemesi aksine bir de düşey elemanların neredeyse her projede olması yeni ekol eski ekolü aratmıyor: Kareye yakın yataya yayılmış kütlenin sebepsiz bir yerinden dikdörtgen dikey kütlenin Tekirdağ’lıların dediği gibi hançer misali projeye saplandığı yetmezmiş gibi Tekirdağ’ın mütevazi yapısına kişiliği kaybolmuş imarına kimlik kazandıracakmış bir eda ile kendi kimliğini gösteriyor.
Her projede yapılan yaklaşım şemaları pafta dolgunluğu ve görsel zenginliğinden öteye geçemezken üç boyutluların avatar dünyası hayallerini raporlar ile pekiştiren projeler; esnekliğin estetiğinin kütlelerin dengelerinin uyumunu yansıtmadığı gibi artık olmazsa olması haline gelmesi mimarlığımızın bir saplantı haline geldiğinin ifadesidir.
Tüm projelerde: Tekirdağ’ın özelliğini yansıtan, kaybolmuş kimliğine gönderme yapan çizgilerin varlığından söz edebilir miyiz?
Dönüşümlü jüri ve yarışmacıların çerçevesi içerisinde hapsolan projelerin serbest kaldıklarında uygulanamadığının haberleri, genç yarışmacılara deneyim kazandırması yönünden yarışmaların vazgeçilmez olduğu arsalar; sanayileşme özentileri (asgari ücret, robot işçiler…) ile makineleşen mimarların bilgisayar dünyasının renkli ufuklarına yelken açması okyanuslara teslimiyetin bir ifadesidir. “Denizle oyun olmaz” derler ama ben yine de dalgalarla boğuşan denizcilerin ifadesi ile “Allah’tan ümit kesilmez “diyorum.