Ekümenopolis, bildiğiniz belgesellerden değil: Çok küçük bir bütçeyle çekildi, vizyona bağımsız girebilmek için gereken 20 bin lirayı internetten topladı.
Belgesel, 90 dakikada trafik sorunundan TOKİ’lere kentsel dönüşümü özetliyor…
Önce ikametgâhı İstanbul’a kayıtlı olan herkese, sonra da tüm Türkiye’ye göz kapakları arasına kibrit çöpü koyularak ya da Clockwork Orange’daki gibi kelepçeli düzeneklerle bağlanıp zorla izletilmesi gereken belgesel” demiş Ekşisözlük’te bir yazar Ekümenopolis’i anlatırken. Yönetmen İmre Azem, belgeselini izletmek için daha yumuşak bir yol seçti: Vizyona sponsor desteği almadan, yani tam ‘bağımsız’ girebilmek için gereken parayı internetten topladı. Ekip, ‘Kitlesel fonlama’ (crowdsourcing) yöntemiyle yüzlerce kişinin desteğini aldı. Kısa sürede 19 bin 400 lira toplayarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdi. Ekümenopolis bugün itibariyle vizyonda. Belgesel İstanbul’da Beyoğlu Majestik, Ankara’da Kızılırmak sinemalarında izlenebilecek.
İnternet sitesindeki çağrı metninde, “Ekümenopolis, bir filmden öte, yaşadığımız, sevdiğimiz İstanbul’un ıstıraba dönüşen haline karşı içimizde yeşeren aktivist bir duruş aslında. Politikacıların tartışmaktan özenle kaçındıkları bu konuların kamuoyunda tartışılmasını istiyoruz” yazılıydı. ‘Kamuoyu’, Ekümenopolis ekibi için belgesel meraklılarından ibaret olmadığından, kentsel dönüşüm mağduru mahallelerde gösterimler yapıldı önce, ‘yaşadıkları yıkımların aslında ne kadar büyük bir değişimin parçası olduğunu anlamaları, yalnız olmadıklarını görmeleri için.’ Bedrettin Mahallesi, Tozkoparan, Sarıyer, Tokludede’yi gezdi, yurtiçinde ve yurtdışında festivallerde, üniversitelerde gösterildi. 24 Nisan Pazar gecesi belgeselin sokak galasını Taksim Gezi Parkı’nda yapıldı.
‘Ucu olmayan şehir’
Şimdilik, Saraybosna Film Festivali’nde İnsan Hakları Ödülü, SİYAD’dan ‘En İyi Belgesel’, Documentarist’ten ‘Yeni Yetenek Ödülü’nü alan belgesel, kentsel dönüşümün 90 dakikalık bir zip dosyası gibi. Açıldığında üçüncü köprüden Sulukule’ye, trafik sorunundan TOKİ modelin su havzalarının kaybından yaklaşan emlak krizine kadar kentte yaşanan süreçleri uzmanlar, akademisyenler, yazarlar, mahalleliler, yatırımcılar ve kentlilerin gözünden anlatıyor.
‘Polis’ şehir demek. Biraz genişleyince ‘Metropolis’, daha büyüğü de ‘Megapolis’. Hepsinin üzerindeyse ‘Ekümenopolis’ yer alıyor. 1967’de Yunanlı şehir plancısı Constantinos Doxiadis’in yarattığı terim, gelecekte megapollerin kuşaklar halinde birleşeceği ve tek bir şehir oluşturacağı fikrini anlatıyor… Havası, suyu, yeşili kalmamış, betonlaşmış, ‘ucu olmayan’ bir global şehir Ekümenopolis.
Belgeselde, Londra Üniversite Koleji Kalkınma ve Planlama Bölümü’nden Yves Cabannes, ‘dünya kenti’ olma yolunda bir şehrin başına gelenlerin çok da farklı olmadığını anlatıyor: “Büyük yatırımlar, AVM’ler, uluslararası bankalar, Formula 1 pistleri, golf kulüpleri, yat limanları, belli kesimlerde yoğunlaşan zenginlik… Bunların bir bedeli var. Şehirleri inşa eden emekçiler, yeni sermaye ve yatırım güçleri tarafından kentten dışarı itiliyor, zorla yerlerinden ediliyorlar.” Ekümenopolis de yanı başında inşa edilen Olimpiyat Stadı nedeniyle değerlenerek kentsel dönüşüm alanı ilan edilen Ayazma’da evleri yıkılan 18 ailenin hikâyesinin etrafında dönüyor. TOKİ’de hak sahibi olabilmek için gereken 15 bin liralık peşinatı ödeyemedikleri için üç sene boyunca çadırlarda, barakalarda yaşıyorlar.
‘Bezirgânbahçe neresi?’
“Hep hayal ederdim” diyor inşaatçı Ali Ağaoğlu; Ayazma’da yapılacak golf sahalı, havuzlu ‘My World Europe’ projesinin reklamında. “10’uncu kattaki evin bahçesi olur mu?.. Yaptım, olacak!” İmre Azem, reklamı izledikten sonra bir de ondan dinlemek istiyor Ayazma’da olan biteni. “Ayazma projemizde TOKİ bin küsur gecekonduyu boşalttı, herkes mutlu” diyor Ağaoğlu. “Yalnızca 10-15 kişi mevcutla yetinmeyip ‘Daha fazla ne alabiliriz?’ diye yaklaşıyor. Herkesi mutlu etmek mümkün değil.”
“Bence Bezirgânbahçe’yi konuşabiliriz, aslında herkes mutlu değil” diyor Azem. “Bezirgânbahçe neresi?” diye soruyor Ali Ağaoğlu, boş bakışlarla. Bezirgânbahçe, Ayazma’da evlerinden çıkartılan yüzlerce ailenin yerleştirildiği TOKİ konutlarının bulunduğu mahallenin adı…
İşte Azem’in anlatmak istediği bu: “Halkın, kentlinin istek ve ihtiyaçlarının kente dair verilen kararlara yansımasının mekanizmalarının kurulması gerekiyor.” Çünkü ne Ali Ağaoğlu ne de TOKİ, evlerinden zorla çıkartılan binlerce insanın sorumluluğunu üstleniyor. TOKİ’deki yeni evlerinin vadelerini ödeyemeyenlerin, şehre kilometrelerce uzak mahallelerde iş bulamayanların, sokakta kalanların hesabını kimse vermiyor.
‘Kolektif çektik, kolektif dağıtıyoruz’
Ekümenopolis’in çizdiği gelecek hayli karamsar olsa da görseller ve müzikler sayesinde 90 dakika su gibi akıyor. Belgesel altı dakikalık çarpıcı bir animasyonla açılıyor. Üzerinde 15 kişinin çalıştığı animasyon, Cumhuriyet’in ilanından bugüne Türkiye’nin kentsel politikalarını anlatıyor. Daha önce New York’ta görüntü yönetmeni ve kurgucu olarak çalışan İmre Azem, iki yıl süren çekimlerde yıkımların ortasına girdiği gibi gökdelenlerin tepesine çıkmış, helikopterlere binmiş kamerasıyla. İş makinelerinin, sıra sıra dizili gökdelenlerin, duble yolların ritmini yakalayan müzikler de Sarp Keskiner, Baba Zula ve Gaipten Sesler’in elinden çıkmış. Azem’in “Kolektif çektik, kolektif dağıtıyoruz” dediği belgeselin arkasında onlarca gönüllü var.