Jenni Reuter, Aalto Üniversitesi Mimarlık Bölümü Başkanı, sizi Otaniemi, Finlandiya'daki Aalto Üniversitesi kampüsünde benzersiz bir yolculuğa davet ediyor.
Bu turda, gün ışığının mimari tasarımla nasıl büyüleyici bir şekilde bütünleştiğini keşfedeceksiniz. Alvar Aalto’nun ilk binalarından günümüze kadar, doğal ışığın büyüsü bu kampüste her köşede hissediliyor.
• Lisans Merkezi: Alvar ve Elissa Aalto’nun ustalıkla tasarladığı bu bina, gün ışığının her köşeye nüfuz ettiği bir harikalar diyarı.
Avlular, ışığın koridorlara ve odalara süzülmesini sağlarken, çatı ışıklıkları ile yukarıdan gelen ışık, mekânlara büyülü bir atmosfer katıyor.
• Kütüphane: Çatı ışıklıkları sayesinde gün ışığı, binanın en derin noktalarına kadar ulaşıyor. Bu bina, mimari tasarımın doğal ışığı nasıl bir sanat eserine dönüştürebileceğinin en güzel örneklerinden biri.
• Otaniemi Şapeli: Kaija ve Heikki Sirén’in tasarladığı bu şapel, altarın arkasındaki doğa manzarasını devasa cam cephe ile çerçeveliyor. Şapelde oturmak, doğanın ve ışığın huzur verici dansını izlemek gibi.
Gün Işığının Gücü ve Öğretim: Jenni Reuter, [(d. 1972) Aalto Üniversitesi’nde Mimari İlkeler ve Teori alanında doçenttir.] günlük yaşamın ritüellerine (örneğin, bulaşık yıkama, banyo yapma, kitap okuma, bilgisayar başında geçen zamanlar…) gün ışığını entegre etmenin önemini vurguluyor ve şöyle özetliyor: Doğal ışık, biyolojik ve psikolojik bir ihtiyaçtır ve yeni binaların tasarımında genellikle göz ardı edilir. Işığın gün boyunca ve mevsimler boyunca nasıl davrandığını anlamak, tasarımcıların insan yaşam kalitesini artırmasını sağlar.
VELUX sponsorluğunda hazırlanmıştır.