Amerika’da sağlıklı beslenme arayışı yerel çiftliklerde üretilen taze sebze ve meyveye olan ilgiyi her geçen gün artırıyor. Bu yüzden de şehirlerde terkedilmiş binalar veya açık araziler bile bir anda tarım arazisine dönüşebiliyor.
EkoŞehir isimli çiftlikte doğa, zenginliğini tüm gücüyle gösteriyor. Çiftlik, küçük evler, alışveriş merkezleri ve araba tamir dükkanlarının tam orta yerinde yer alıyor. Marcy Clark ve çocukları da bu kentsel çiftlikte doğa dostu tarımın sırlarını öğreniyor. Clark, “Çocuklarımın yedikleri gıdalarla, toprak, hava ve kirlilik arasındaki bağı iyi anlaması ve bu bağın kendi geleceklerini nasıl etkileyebileceğini kavramaları çok önemli,” diyor.
Ekoşehir Çiftliği, özellikle de taze sebze-meyve almakta zorlanan düşük gelirli aileleri hedefliyor. Kurucu Margaret Morgan-Hubbard, çiftliği sağlıklı yaşam tarzının kaynağı olarak görüyor ve “Burada yaptığımız her şey sürdürülebilir, doğa dostu yaşamı sembolize ediyor,” diye konuşuyor.
Çiftlikte sadece sebze ve hayvan yetiştirilmiyor, kompostlama gibi doğal yollarla toprağın verimliliği de yükseltiliyor. Benny Erez, çiftlikte bu alandan sorumlu. Erez, “Her kutuda binlerce solucan var. Solucan ne kadar çoksa, kompostlama için ayırdığımız yiyeceklerin gübreye dönüşmesi de o kadar çabuk oluyor,” diyor. EkoŞehir Çiftliği elektriğini de şebekeden almıyor, güneş panellerinden elde ediyor. Sera, jeotermal bir sistemle ısıtılıyor. Chris Moss gibi mahalle sakinleri, bisikletle gelip haftalık hasadını topluyor. 5 yaşındaki Owen Moss da halinden memnun.
Eğer beş yaşındaki bir çocuk sebze sevebiliyorsa, doğanın geleceği için hala umut var demektir.