8 Mart Kadınlar Günü'nde, artık biraz ayyuka çıkmış olsa da güncel mimarlık sahnesinin, fırsat eşitsizliğinden aleni kadın düşmanlığına varan cinsiyetçi ortamının yakın geçmişi ve bugününe dair kısa bir yazı derledik.
Birinci dünya ülkelerinin onlarca kazanımları ve teknolojik atılımları arasında, “mimarlığın gizli aktörleri” başlıklı bir yazı kaleme alınsa, bu yazıdaki gizli aktörlerin belki yeni yazılımlar, teknolojiler ve bunların ortaya koyduğu yeni fikirler, disiplinler-arası-üstü birliktelikler olması gerekirdi. Ancak, hayır. Mimarlığın, hala, en büyük gizli aktörü kadınlar. Bu gizliliğin ardında, meslekteki kadınların görmezden gelinmesi kadar “görmezden gelinemeyecek” pozisyonlara gelmelerinin dolaylı veya doğrudan engellenmesi (glass ceiling) var.
Adjaye’nin de nazikçe işaret ettiği gibi “21. yüzyıldayız, bu konuları çoktan geçmiş çoktan geçmiş olmamız gerekirdi” ancak geleceğin tasarımını tartışmayı konu edinmiş AIA 2017 Ulusal Kongresi’nde bir tane bile kadın ana konuşmacı olmayışı, mimarlık gibi bir meslekte bile konunun kapanmaktan oldukça uzak olduğunu gösteriyor*. AIA’nın konumu ve eylemi aslında olağan dışı ve sözünü etmeye değer bile değil; yalnızca çok taze bir örnek olması nedeniyle önem taşıyor. Bunun yerine pekâlâ, geçen sene Aravena’nın yalnızca erkeklerin konuştuğu bir “cepheden” bildirdiği 15. Venedik Mimarlık Bienali açılış paneli de verilebilirdi.
15. Venedik Mimarlık Bienali açılış paneli
Harward’lı Women in Design hareketinin Denise Scott Brown adına 2013 yılında başlattığı imza kampanyası, mimarlıkta kadınların görünürlüğüne dair son yıllarda karşılaştığımız en önemli kampanyalardan biriydi. 1991 yılında ödüle tek başına layık görülen kocası ve iş ortağı Robert Venturi de bu kampanyayı desteklediğini belirtmişti ancak Pritzker geriye dönük bir karar al(a)mayacağını açıkladı. Bu noktada Pritzker’in neler yaptığı veya yapmadığı aslında çok önemli değil. Önemli olan, Denise Scott Brown’ın kendi deyişiyle de “… asıl ödül bu [20.000 kişinin imzaladığı] dilekçe” idi.
Robert Venturi ve Denis Scott Brown
Nitekim, 2016 yılında AIA (American Institute of Architects) Denis Scott Brown ve Robert Venturi’ye altın madalya verdi, Aga Khan Mimarlık Ödülü 2014-2016 dönemi kazananları arasında Bangladeşli mimar Marina Tabassum ve İranlı Leila Araghian var ve çok yeni, 2017 yılında Pritzker ödülü Rafael Aranda, Carme Pigem and Ramon Vilalta’ya verildi*. Bu umut vaat eden haberler, ödüllerin (ve jürilerin) yalnızca kadınları değil aynı zamanda ortak/çoklu üretim süreçlerini de tanımaya başladığının göstergesi olmasıyla önemli.
Öte yandan, Adjaye’nin “bir erkek olarak utanç duyduğu” anlara da eşzamanlı olarak tanıklık edebiliyoruz. Santiago Calatrava’nın Londra’da 1 milyon milyar poundluk yeni yatırımın tanıtımı esnasında her başarılı erkeğin ardında bir kadın vardır tadındaki açıklamaları ve gündeme gelen cinsiyetler arası ücret farkı konusunda, “biraz bekleyin, o da yoluna girer” diyerek geçiştirmesi hazin ancak iyi bir örnek. Calatrava’nın aldırmaz tavrı, artık yavaş yavaş geride bırakmaya başladığımız erkek egemen bir jenerasyonun talihsiz kalıntıları mı, yoksa Zaha Hadid’in de dediği gibi “hiçbir mesafe kat edilmediği”nin göstergesi mi? Değerlendirmek güç. Ancak Architects Journal’ın 2012 yılında beri yaptığı mimarlıkta cinsiyet ayrımcılığı anketlerinin 2016 sonuçlarına bakarsak, ikinci ihtimal ne yazık ki daha güçlü duruyor.
Örneklem miktarı (2015’te 1.104 kişi) genelleme yapmak için biraz dar. Ancak bu araştırmadaki sayıları birebir almadığınızda bile “ayrımcılığın hissiyatı” üzerine çok önemli bir tartışma açıyor. Tamamen yanlış bile olsa -ki değil- ankete katılan kadınların %40’ı erkek olsaydı daha fazla maaş alacaklarını düşünüyor. Daha da vahim olanı, ankete katılanların %72’si çalışma ortamında ayrımcılık ve/ya tacize uğradığını belirtmiş.
Avustralya’daki ACA (Association of Consulting Architects Australia) serbest mimar örgütünün 2016’da yaptığı araştırmaya göre ülkedeki kadın ve erkekler yalnızca yeni mezunken (2 yıla kadar) eşit maaş alıyorlar. Bunun dışındaki tüm pozisyonlarda erkekler aynı iş tanımı içinde daha fazla kazanıyor.
Kaynak: Association of Consulting Architects Australia 2016 Salary Survey Report and Analysis
Dünya Ekonomik Forumu’nun 2016 yılında yayınladığı Küresel Cinsiyet Ayrımı Raporu’nda, Türkiye, dünyadaki 144 ülkeden 130’uncu sırada geliyor. Bu rapora göre Türkiye’de sağlıkta ayrımcılık olumlu ilerlemiş ve neredeyse ortadan kalkmış. Bir diğer olumlu veri ise geçtiğimiz yıllarda kadınların işgücüne katılımının artması. Eşzamanlı olarak alınan maaş miktarındaki eşitsizliğin kadınların aleyhine artmasından dolayı Türkiye Ortadoğu’da bile ilk beşte değil, 8’inci sırada bulunuyor. Ülkede kadınların işgücüne katılım oranı %33 ancak Türkiye dünyadaki ücretsiz kadın işçi çalıştırma oranlarında birinci sırada. Ki bu da neden işgücüne katılan kadınların yılda 12,162 $ ancak erkeklerin 27,673 $ kazandığının göstergelerinden biri.
Kaynak: WEF Global Gender Gap Report 2016, sayfa 256.
TMMOB’un yayınladığı istatistiklere göre 2000’den 2013’e yılında odaya kaydolan kadınların sayısı erkeklerin sayısını geçmiş (2013’te %53’e %47). Bu veri DEF’in sağladığı veriler ile paralellik gösteriyor. Kadının işgücüne katılımı arttıkça, mimar kadın mezunların sayısı da artmış durumda ancak büro tescil belgesi alan kadınların oranı sabit kalıyor: %30. Türkiye’de mimarlık özelinde bir cinsiyetler arası gelir farkı araştırması mevcut değil ancak büro tescil belgesi alım oranlarına ve odaya kayıtlı kadınların oranlarına bakıldığında erkek egemen piyasa sisteminin mimarlığa nasıl zuhur ettiği açıkça görülebiliyor*.
2017 yılındayız. Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Mimarlık mesleğindeki cinsiyet ayrımcılığı konusunda küresel mutabakat şu: Adjaye utanmaya devam edecek.
* AIA kongrenin başlangıcından 3 gün sonra yeni bir oturum oluşturup, 3 kadın ana konuşmacının bulunduğu yeni bir oturum ekledi.
* 40. kez verilen Pritzker ödülü, 2 kez kadın ortaklı ofise ve 1 kez doğrudan bir kadına (Zaha Hadid) verildi.
* Kapak fotoğrafı: Denise Scott Brown ( Robert Venturi, Denise Scott Brown ve Steven Izenour’un Learning From Las Vegas kitabı için 1968-1972 arasında yaptıkları gezilerden)