BETA.Ø Architecture tarafından tasarlanan proje, doğa ile iç içe konumdaki bir spor kompleksine tenis ve kısa kürek okulu için yeni ofis kütleleri öneriyor.
Programda bulunan ofis, kamusal alan ve depolama alanı gibi hacimler, peyzaj ve yapının çevresi göz önünde bulundurularak çözülmüş.
Fotoğraflar: ImagenSubliminal (Miguel de Guzmán + Rocío Romero)
BETA.Ø Architecture tasarımı ofis, yalın bir geometri ile yapının bulunduğu çevrenin köklerine ve tüm dönemlerine saygı göstererek kararkterize edilmiş. Dolayısıyla alanın analizinden ve üzerindeki ağaçların saptanmasından sonra proje, yeni yapının ağaçlık peyzaja basit ve doğru entegrasyonuna izin verecek şekilde iki parçaya bölünmüş.
BETA.Ø Architecture projeyi şu şekilde anlatıyor:
Bu iki strüktürü çözmek için kullanılan basit geometri, köklere bakışı simgeleyen ve herkes için sığınak anlamına gelen ‘küçük mimariyi’ geri kazanma arzusundan kaynaklanıyordu. Ağaçlarca çevrelenmiş alan içerisine gizlice yerleştirilen iki küçük yapı, işlevsel bir programı kolayca çözüp bunların arasında yeni bir dinlenme alanı yaratıyor.
Kütlelerin dış görünümü ve formu kullanıcıların hayal gücünü, doğa ile uyumlu bir şekilde yalın bir yaşam hayaline taşıyor.
Şantiye döneminde iki kabin, alana nakliye edilebilen 5×3 metrelik modülden yola çıkarak, atölyede imal edilmiş çelik strüktür vasıtasıyla, endüstrileşmiş bir inşaat için aynı yolla oluşturulan elemanlar olarak çözüldü. İki kütle temel olarak kabinlerin ayaklarının altına yerleştirilen küçük bir beton döşeme ile mevcut alan tarafından desteklenip ondan ayrı tutuluyor. Bu durum, ağaç köklerine saygı gösterilmesini sağlarken sağlamlık için gerekli olan birleşimi oluşturuyor.
Döşemedeki, duvarlardaki ve tavandaki sürekli kaplama ofiste verniklenmiş çam panellerle, depoda ise su geçirmez alçı levha ve kabartmalı çelik yüzeylerle imal edildi.
Dış mekan fenolik paneller ile arasında izolasyon katmanı bulunan okside edilmiş ve vernikli çelik levhaların oluşturduğu sürekli hacimlerden imal edilen kaplama ile düzenlendi. Okside edilmiş, verniklenmiş metal örgü ile oluşturulan ikincil yüzey durumundaki son dış mekan kaplaması, bitkilerin her bir hacmin üzerinde büyüyebilmesine ve böylece farklı mevsimler boyunca yapıyı çevreleyen peyzaj ile benzerlik kurup entegrasyon sağlamasına izin veriyor.
İki yapı arasına entegre edilen alandaki mevcut yaprak döken ağaçlar, yapılara güneşli aylarda gölge oluştururken soğuk günlerde iç mekana güneş girmesini sağlayan, projenin gerekli birer elemanı olarak kullanıldı. Dolayısıyla alanın önceden sahip olduğu doğal kaynaklar kullanılarak yeni yapıların enerji performansı yalın ve etkili bir şekilde optimize edilmiş oldu.