İstanbul, CITY SDK projesine dahil olarak, trafik ve ulaşıma dair bilgileri daha sofistike bir biçimde halka sunacak. Peki anlık verilere ulaşan sistemler, bir şehirde neleri değiştirebilir?
Doğrusu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ‘Akıllı Şehir/CITY SDK’ projesine dahil olduğunu duyduğumda ilk tepkim “Ne akıllısı? Şeffaf, normal bir şehir olsak, yeter!” oldu…
Ancak bu proje, normalleşme ve şeffaflaşma adına atılan önemli bir adım. Eğer İBB, gerekli istek ve iradeyi gösterebilirse, bu şehirde yaşayanlar ve ziyaret edenlerin hayatı kolaylaşabilir.
Önce projeyi anlatayım: Avrupa Birliği Komisyonu’nun sponsoru olduğu ‘Akıllı Şehir’, anlık açık verilere ulaşan açık sistemlerin oluşturulmasını amaçlıyor. “Ne işime yarayacak?” diyeceksiniz… En basitinden, A’dan B noktasına en hızlı biçimde, trafiğe takılmadan ulaşabilmek için gereken tüm bilgiler, o anda elinizin altında olacak.
Mevcut ‘trafik akış haritaları ve görüntüleri’nden çok daha ayrıntılı, alternatif bilgilere ulaşabileceğiniz bir sistem bu. Çalışmanın tamamlanıp İstanbul’da uygulandığını bir düşünün!
İstanbul’la birlikte Manchester, Helsinki, Barcelona, Amsterdam, Lamia, Lizbon ve Roma, pilot uygulama için düğmeye bastı bile. Biliyorum, kulağa imkansız gibi geliyor. Ama bundan 5 yıl önce İBB Trafik de yoktu. Bugün akıllı telefonu olan herkes kullanıyor!
CITY SDK, bir şehirde ulaşım rahatlığını sağlama amacının çok ötesinde bir misyon taşıyor: Bir şehirde neyi, nerede ve nasıl bulabileceğiniz kesinlikle kolaylaşacak. Aynı zamanda sorunları paylaşmak, daha doğru bilgi edinmek, buna göre yeni işler yaratmak mümkün olacak.
Projenin İstanbul temsilcileriyle hafta sonunda tanışma fırsatı buldum… Veri gazeteciliği kampına (DJ Camp) katılan Tages şirketi ve İBB uzmanları, bu uygulamanın hayata geçeceği araç kitinin üzerinde çalıştıklarını anlattı. Buna göre toplu taşıma bilgileri, trafik bilgileriyle eşleştirilecek. Hepsinin 1.5 yılda tamamlanması planlanıyor.
Helsinki ise ‘vatandaşın karşılaştığı bir sorunu bildirmesi’ sistemi üzerine odaklanıyor. 2013 yazında bitecek, sonra diğer şehir ortakları (İstanbul henüz listede yok) aynı sistemi uygulayacak.
Lizbon, şehri gezen turisti yönlendirecek uygulamayı deneyecek. Ancak her şehir, suç oranları gibi bilgileri açmaya hevesli olmayabilir…
Önemli olan, şehirlerin kararlılığını desteklemek ve verilerin halka açılmasını talep etmek. Otoritenin ‘istediği kadar’ ve ‘istediği zaman’ bilgi vermesinin önüne geçmek, bu yolla mümkün.
İBB’nin katıldığı akıllı şehir uygulamasının ilk meyvelerini merakla bekleyeceğiz…
– The Economist, ‘dijitalleşen şehirler’ hakkında birkaç ay evvel bir haber yayımladı: Birbirine bağlı cep telefonu ve bilgisayar gibi cihazlarla, şehirler giderek devasa birer veri fabrikasına dönüşüyor. Fiziksel ve dijital ortamlar giderek birbirinin içine giriyor.
– Güney Kore’de bazı şehirler açık hava bilgisayarına dönüşüyor. Songdo şehrinde Cisco, her ev ve işyerini video ekranlarıyla donatıp ulaşım, enerji ve su kullanımını akıllı sistemlerle destekliyor.
– Her şehir o kadar gelişmiş değil tabii. Ama kamunun elindeki veriyi halka açması, farklı ve gayet yaratıcı biçimlerde kullanılabilir. Boston’da yoldaki çukurlar ‘Street Bump’ adı verilen aplikasyon sayesinde sürücüye bildiriliyor!
– İnsanlar bilgiye kendi başlarına ulaşıp, aynı zamanda bilgi üretmeye başladığında çok daha çeşitli hizmetler mümkün olacak.