Salt Galata'daki 'Modernin İcrası: Atatürk Kültür Merkezi' sergisi zamanlamasıyla da anlamlı. Ama ne yazık ki bu büyük hikayeyi kapsamakta yetersiz.
Belki Modernin İcrası: Atatürk Kültür Merkezi sonrası AKM kadar ilginç hik yeleri olan başka yapılar da benzeri sergilere konu olur.
AKM bir niyet olarak ortaya çıktığından beri bir mimarlık ürününden çok, bir ideolojinin aleti oldu. Tasarım ve yapım hikâyesi de pek pürüzsüz geçmedi. Auguste Perret, Feridun Kip, Rükneddin Güney ve en sonunda Hayati Tabanlıoğlu gibi isimlerin parça parça tasarlayıp bitirdiği, açıldıktan hemen sonra yangınla harap olup yeniden yapılan 1950’lerin modernist çizgilerine sahip bu yapının yapım öyküsü çoğu kez mimari niteliklerinin önüne geçmekte. İdeolojik çekişmelerin kutsal nesnesi haline getirilen ve mimari açıdan hak ettiği ilgiden daha fazlasını çeken AKM bugüne kadar tek bir yapı için yapılmış en kapsamlı serginin konusu oldu doğal olarak.
Mimari açıdan oldukça uslu, aklı başında, 1950’lerin pragmatik estetiğinden fazlasını sunmayan bu yapının mimarlık kültürüne ne ulusal ne de uluslararası açıdan radikal bir katkısı olduğunu söylemek zor. Bu nedenle sergi küratörleri Pelin Derviş ve Gökhan Karakuş, akıllıca bir taktikle yapının yapım hikâyesine odaklanmışlar. Türkiye ‘deki malzeme endüstrisi, Tabanlıoğlu’nun daveti sonucunda diğer sanatçı ve mimarların binaya yapmış olduğu katkıların ve tasarımların ön plana çıkartılması, yazışmalar, dergi ve gazete sayfalarının yanı sıra farklı kanallarda paralel giden kronoloji panosu yapının az bilinen yapım sürecini bir parça daha berrak hale getiriyor. Özellikle seramik ve alüminyum endüstrisinin gelişiminin binanın bazı bölümlerinin tasarımını doğrudan etkilemesi serginin kayda değer kısımlarından. Kalebodur’un sponsorluğu da bu açıdan anlamlı.
Ancak sergi daha büyük bir hikâyenin başlangıç ve sonuç kısmını ne yazık ki yeterince net gösteremiyor. Tabanlıoğlu dönemine kadar olan bitene dair az sayıdaki belge bu kısmın gölgede kalmasına neden oluyor ne yazık ki.
Hassasiyetiyle anlamlı
Öte taraftan, AKP yönetimi altında binanın geçirdiği yıkılma tehdidi, daha sonra İstanbul 2010 sürecinde olan bitenler, Hayati Tabanlıoğlu’nun oğlu Murat Tabanlıoğlu’nun restorasyon ve renovasyon projesi için yaptıkları ve sonrasında Kültür Bakanlığı’nın renovasyon projesini sadece bir basit onarım projesine dönüştürmesine neden olan bürokratik ve medyatik gelişmelere dair daha etraflıca belge ve bilgi bu sergiye eklenmesi gerekirdi. Yer ve zaman kısıtlaması nedeni ile bu şimdi gerçekleşmemiş olsa bile serginin eksik kalan bu parçasının ileride tamamlanması iyi olur.
1930-1970 arasında devletin bürokratik kanalları içinde modern mimarlık kültürü için hiç de kötü sayılmayacak nitelikte bir yapının ortaya çıkartılma niyeti, dirayeti ve becerisinin en büyük camiler peşinde koşan günümüz iktidarının mimarlık kültürü ile ilişkisi ve becerisi göz önüne alındığında, bu serginin zamanlaması daha bir anlamlı ve önemli oluyor. Önceki hafta yıkılan İnci Pastanesi’ni ve geçen sene fazladan birkaç kat uğruna Koç Holding tarafından alt üst edilen Divan Oteli’ni de hatırlayınca bu serginin işaret ettiği hassasiyetler daha da bir önem kazanıyor.
Dolayısıyla serginin başka potansiyelleri tetikleme ihtimali de var. AKM kadar ilginç yapım hikâyeleri olan ve belki de mimari açıdan daha önemli yapıların da benzer sergilere konu olması gibi… Mehmet Konuralp’in Levent’teki Zorlu Center yanında görünmez hale gelen Karayolları Binası, Tekeli-Sisa-Hepgüler’in İMÇ binası, Şandor ve Sevinç Hadi’nin Milli Reasürans binası, Nezih Eldem’in Harbiye Askeri Müzesi de benzer nitelikte sergileri hak ediyor. Salt, Kalebodur işbirliği iyi bir başlangıç yaptı; benzer kurumların da bu tip mimarlık sergilerine ev sahipliği ve desteği olması beklenir artık.
‘Modernin İcrası: Atatürk Kültür Merkezi’ 6 Ocak’a kadar Salt Galata’da.