Ama hanımlar beyler, bu mesele öyle ‘şimdi sırası değil’ diyerek ötelenecek ya da üstü örtülecek bir mesele değil. Atatürk Kültür Merkezi’nin yıkıma terk edilmesi ve bu süreçte polis işgalinde tutulması onur kırıcıdır.
Gündeminiz batsın…
Atatürk Kültür Merkezi ve tüm kültürel kalıtların talanıyla ilgili söylenmedik söz bırakmadık, deyim yerindeyse dilimizde tüy bitti ama sizlerden ses çıkmadı.
Yandaş yazılı ve görsel basının umurlarında değil, gündemleri it izini sürmek.
Haziran Direnişi sırasında ‘Direnen Medya’ diye adlandırılan yayın organları da unuttular.
Anlayabiliyorum memleket talan yeri, bizlerin sorunlarına sıra gelene kadar haber yapılması-duyurulması gereken binlerce namussuzluk var!
Tamam.
Ama hanımlar beyler, bu mesele öyle ‘şimdi sırası değil’ diyerek ötelenecek ya da üstü örtülecek bir mesele değil.
Atatürk Kültür Merkezi’nin yıkıma terk edilmesi ve bu süreçte polis işgalinde tutulması onur kırıcıdır.
Kent kimliğine, yurttaşlık haklarına düşmanlıktır.
11 yıllık AKP döneminde sanat ve sanatçı düşmanlığının doruğa çıkışının göstergesidir.
Ama biz birlikte susuyoruz.
Ne olacak diye bekliyoruz.
Adamların niyetleri açık, o binayı yıkıp yerine gudubet bir yapı kondurarak ‘alın size Opera binası’ diyecekler.
Kent meydanı, ‘Taksim Yayalaştırma Projesi’ adıyla yasalar çiğnenip nasıl bir beton yığınına dönüştürülüp iç edildiyse aynı şey burada da yapılacak.
Açıkça söylüyorlar, söylemekle de kalmayıp gereğini yapıyorlar, binanın tüm aksamları söküldü, dışarıdan gördüğünüz dört duvar dışında içinde hiçbir şey kalmadı.
Sahnelerin teknik malzemeleri hurdacılara satıldı!
Tadilat için yapılan anlaşmalar, ihaleler çöpe atıldı, işi yüklenen firma susturuldu, fon tırpanlandı.
Susuyoruz.
‘Bu mesele sanatçıların meselesidir, önce onlar bir adım atsınlar da görelim’ diye mi bekliyorsunuz?
Eğer böyleyse, vah memleketin direnen yurttaşının ve direnen medyasının haline!
Gezi Parkı süresince yapılan her eylemde, elimize mikrofonu aldığımız her an tarafımızdan dillendirildiğinde hak veriyordunuz, hatta Taksim Dayanışması’nın tüm dünya insanlığına deklere ettiği dört maddelik çağrının içinde yer alıyordu ve tarafınızdan kabul görüyordu.
Şimdi ne oldu?
Birlikte teslim mi olduk!
Adam höykürdü bizler de sustuk öyle mi?
Yetmiyormuş gibi üstüne tuz-biber ekti, Hitler dönemi Almanya’sı gibi Polis Merkezi haline getirdi ve kabullendik öyle mi?
Siz susabilirsiniz, siz kabullenebilirsiniz, haber yapmazsınız, yazılanları söylenenleri umursamazsınız olabilir ama biz bu onursuzluğu daha fazla taşıyacak durumda değiliz.
Hiçbir şey yapamazsak don-gömlek sokağa çıkarırız, ya da şeytanın aklına uyup binayı işgal ederiz!
Bu mudur istediğiniz?
O binanın yıkılmaması için yıllarca eylem yapan, tadilat yapılması için mahkeme kararları aldıranlar olarak onurumuzu çiğnetmeyeceğiz.
Siz susun.