2B yasasının Anayasaya aykırı bir hukuksal bir düzenleme olduğunu belirten Doç. Dr. Yücel Çağlar, sırada 2B'den daha yıkıcı sonuçları olabileceğini söylediği '2A' düzenlemesinin bulunduğu uyarısında bulundu.
Cumhurbaşkanı Gül’ün onayının ardından 26 Nisanda Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 2B yasasının Anayasaya aykırı bir hukuksal bir düzenleme olduğunu belirten Doç. Dr. Yücel Çağlar, sırada 2B’den daha yıkıcı sonuçları olabileceğini söylediği ‘2A’ düzenlemesinin bulunduğu uyarısında bulundu. AKP iktidarının 2003 yılından bu yana 2B yasası için çabaladığını ve bu amaçla Anayasa değişikliğine bile kalkıştığını söyleyen Orman Yüksek Mühendisi Doç. Dr. Yücel Çağlar, ancak o yıllarda ‘ormanlardan’ ve ülkeden yana bir Cumhurbaşkanı olduğunun altını çizdiği değerlendirmesinde, 2B’nin yasalaşmasıyla birlikte sorunun ‘çözümlendiğini’ ifade etti.
Bunun birileri için ‘hayırlara vesile’ olacağına vurgu yapan Çağlar, “Bu sonuç, konuyu orman ve kısmen de ‘orman köylüsü’ popülizmine, 2B arazilerinin satılıp satılmamasına indirgeyenler için uyarıcı oldu mu, olabilecek mi, doğrusu bilemiyorum. Ama bu aymazlık bundan sonra başlatılacak ve çok daha orman yıkıcı gelişmelere yol açabilecek olan ‘2A’ yağması sürecinde de sergilenilirse eğer işte o zaman siyasal iktidar yalnızca ‘orman vasfını yitirmiştir’ gerekçesiyle ‘orman’ sayılmayan yerleri değil, 21.2 milyon hektar ‘ormanı’ sayılan ve üzerinde orman ekosistemleri bulunan yerleri de kendince uygun amaçlarla değerlendirebilecektir” dedi.
6292 sayılı “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun”un, siyasal iktidara bu doğrultuda kullanabileceği yaşamsal önemde olanaklar sunduğunun altını çizen Çağlar, şimdilik bu yasanın yalnızca Anayasaya aykırı olan düzenlemelerinin sergilenmesiyle yetinildiğine işaret etti.
Anayasanın 169 ve 170. maddelerinde “orman sınırları dışına çıkarılacak yerler” ile ilgili iki temel kurala yer verildiğini anımsatan Çağlar, “31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerler” ile “Bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen yerler”in “orman” sayılmayabileceğini vurgulayarak, 6292 sayılı Yasa’nın bu anayasal kurallara aykırı yanlarının iki boyutlu olduğu görüşünü savundu.
Anayasanın 170. maddesine göre “31.12.1981 tarihinden önce orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerlerin” ancak ve yalnızca “Ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması, ormanların ve bütünlüğünün korunması bakımlarından” değerlendirilmesinin olanaklı olduğuna atıfta bulunan Çağlar, söz konusu alanların, satışını düzenleyen 6292 sayılı Yasa’nın ilgili maddelerinin ise satışlardan elde edilecek gelirlerin yüzde üçünü geçmemek üzere yatırım amacıyla kullanılmak üzere Vakıflar Genel Müdürlüğünün hesabına ödeneceğini, kalan tutarın yüzde doksanını geçmemek koşuluyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde afet riski altındaki alanların dönüştürülmesinde kullanılmak üzere özel ödenek olarak veya genel bütçeye gelir kaydedileceğini söyledi.
Söz konusu tutarın, orman köylülerine ait taşınmazların kamulaştırılmasının yanı sıra 2/A alanlarının ıslah, imar ve iskanı ile 2/A ve 2/B alanlarının en az iki katı verimsiz orman alanlarının ıslahı ve yeni orman alanlarının tesisi için kullanılmak üzere bakanlığa aktarılacağını kaydeden Çağlar, “görüldüğü gibi, ‘Orman köylülerinin kalkınmalarının desteklenmesi’ dışındaki bu harcama konuları, Anayasanın 170. maddesindeki ‘Ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması, ormanların ve bütünlüğünün korunması’ kuralıyla bağdaştırılamaz” dedi.
Anayasanın 169 ve 170. maddelerinde ve 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2. maddesinin ‘a’ bendinde, ülkedeki tüm ‘orman’ sayılan yerlerin ormancılık dışı amaçlarla kullanılabilmesine ve ‘toprak reformu’ gibi dağıtılabilmesine yol açabilecek kurallara yer verildiğini anımsatan Çağlar, “siyasal iktidar 6292 sayılı Yasa’yla, bugüne değin hiç uygulanmayan bu anayasal ve yasal kuralları da akıl almaz bir kargaşa içinde, dilediğince ve Anayasaya aykırı olarak yaşamaya geçirebilecektir. Bilindiği gibi, Anayasanın 170. maddesine göre; ‘2A arazilerinin’ ancak ve yalnızca ‘Orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen bu yerlere yerleştirilmesi için’ kullanılması ve bu amaçla da gerektiğinde ‘Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına tahsisi’ kuralına yer verilmiştir. 6292 sayılı Yasa’yla yapılan düzenlemeler Anayasanın söz konusu kuralına da aykırıdır” diye konuştu.
Anayasanın 170. maddesinde sözü edilen köylülerin yalnızca ‘Orman içindeki köyler halkı’ olduğunu, belirten Çağlar, Anayasanın 170. maddesinin ‘Orman kenarı köylerini’ kapsamadığına işaret ederek, “2000 yılı verilerine göre ‘orman içi’ sayılan köylerin sayısı 2529 ve toplam nüfusları 7.3 milyondur. Buna karşılık ‘orman kenarı’ sayılan köylerin sayısı ise 4850 ve toplam nüfusları ise 12.3 milyondur. Başka bir söyleyişle; 6292 sayılı Yasa’yla ‘2A arazilerine’ yerleştirilebilecek ve/veya bu arazilerin ‘yararlanmalarına tahsis edilebileceği’ ‘köylü’ sayısı, 2000 yılı verilerine göre 7.3 milyondan 19.6 milyona çıkarılmaktadır. Oysa ‘orman kenarı köy’ tanımı ‘orman içi köy’ tanımına göre son derece esnektir ve ‘gerektiğinde’ kapsamı daha da genişletilebilecektir” dedi.
Anayasanın 170. maddesinde sözü edilen işlemin, ‘2A arazilerinin’, yalnızca ‘orman içi köyler halkının yararlanmalarına tahsisi’ olduğunu kaydeden Çağlar, 6292 sayılı Yasa’nın 7. maddesine göre bu arazilerdeki ‘taşınmazların tapu kayıtlarının bedel alınmaksızın” geçerli sayılmasını, bir başka deyişle mülk edinilmesini olanaklı kıldığını söyledi.
Öte yandan, 6292 sayılı Yasa’yla siyasal iktidara yalnızca ‘2B arazilerinin’ satılması değil, ‘orman’ sayılan 21.2 milyon hektarı da dileğince değerlendirebilme olanağı sağlandığına işaret eden Çağlar, “Ana muhalefet partisi tarafından da büyük ölçüde desteklenen bu düzenlemeler, Cumhurbaşkanı tarafından hemen onaylanıp yürürlüğe girmiştir. Ancak, 6292 sayılı Yasa’yla yapılan düzenlemelerin çoğu 1982 Anayasasının 170. maddesine açıkça aykırıdır. Ne var ki, iptali için Anayasa Mahkemesine başvurabilme olanağı artık son derece kısıtlıdır. Şaşırtıcı ve bir o denli de yadırgatıcı olan, en ilgili ve de bilgili oldukları sanılanların 6292 sayılı Yasa karşısında bile sığ orman popülizmiyle yetinmeleridir” diye belirtti. (HABER MERKEZİ)
2B arazilerinin herkese, daha açık ifadeyle işgalcilerine satılması yoluyla ‘değerlendirilmesi’ konusunda Anayasa Mahkemesinin iki iptal kararı bulunduğunu da anımsatan Çağlar, “siyasal iktidar, 6292 sayılı Yasa’yla, Anayasa Mahkemesinin bu kararlarını da, deyiş yerindeyse ‘arkadan dolaşmakta’, daha doğru bir söyleyişle yok saymaktadır. Oysa 6292 sayılı Yasa’yla Anayasa Mahkemesinin söz konusu iptal kararlarına konu olan yasalarla aynı içerikte düzenlemeler yapılmıştır. Siyasal iktidar en ilgili ve de bilgili görünen kamuoyunun bile sığ bir orman popülizmiyle ‘2B arazilerinin’ satışına indirgediği duyarlılığı kendince bir fırsat olarak akılcı (!) biçimde değerlendirebilmiştir: 6292 sayılı Kanun’la yaptığı düzenlemeler, yalnızca ‘2B arazilerinin’ Anayasanın 170. maddesinde sözü edilen amaçlarla ‘değerlendirmemekte’, aksine bu maddedeki kurallara aykırı amaçlarla ve herkese satışını öngörmektedir” dedi.