Ayhan Aktar'ın Taraf gazetesinde yer alan köşe yazısı...
Geçen yıl, Başbakan Erdoğan’ın kamuoyuna “çılgın proje” olarak sunulan Kanal İstanbul projesi tartışılırken şunları yazmıştım:
“Kanal İstanbul projesinin belki bir hayırlı sonucu da olabilir: Eğer bu proje sayesinde, müteahhit takımı bütün gücünü Silivri – Çatalca bölgesine yoğunlaştırıp, İstanbul’daki lise binalarını yıkıp rezidans veya AVM yapmaktan vazgeçerse, eğer Taksim – İstinye aksı üzerinde daha fazla AVM inşa etme çılgınlığından uzaklaşırlarsa belki İstanbul rahat nefes alır… AKP hükümeti, duble yol müteahhitleri ve Silivri – Çatalca halkı el ele vererek Kanal İstanbul’u açsınlar, etrafına istedikleri köprüleri, yolları ve uydu kentleri kondursunlar. Ama İstanbul’dan ellerini çeksinler, daha fazla tahrip etmesinler” (Taraf, 9 Mayıs 2011).
Maalesef benim dualarım kabul olmadı. İstanbul’a yönelik yeni projeler devreye sokuldu. Bunların sonuncusu Taksim Meydanı ile ilgili. Efendim, Taksim Meydanı’nda trafik çok yoğun imiş. Yayalar bu trafik içinde mağdur oluyor imiş. Bu nedenle trafiği yerin altına alıp, meydanı yaya kullanımına açmak gerekiyor imiş. Taksim Meydanı’ndan trafiği uzaklaştırmanın çaresi de yedi ayrı caddeden dalış tünelleri inşa edip trafiği yerin altına indirmek olmalı imiş! Aynen Çağlayan’da yaptıkları gibi…
Taksim’de oturan ve şehir sosyolojisinden biraz anlayan biri olarak benim yetkililere bazı sorularım var:
1. Peki, İstanbul’un az kalmış düzgün caddelerinden birkaçını ortasından delerek trafiği yerin altına indirdiniz diyelim. Trafik yerin altında da tıkanmayacak mı?
2. Taksim’de akşam saatlerinde trafik tıkanıyor ise, sizin açtığınız Dolmabahçe tünelleri sayesinde olmadı mı? Tünellere çıkış yolu vermek için Gümüşsuyu Caddesi’nin trafiğini tek şeride düşürdünüz. Önce tıkanıklığı yarattınız, şimdi de başka bir “proce” için mazeret yaratıyorsunuz.
3. Taksim Meydanı’ndan trafiği tamamen kaldırmak mümkün müdür? Yakında Atatürk Kültür Merkezi açılacak. Sn. Kadir Topbaş AKM’ye geldiğinde makam arabası ile kapıya kadar gitmeyecek mi? Peki,The Marmara otelinde kalan turistler karda kışta bavulları sürükleyerek mi meydandan geçecekler? Otelden çıkan bir turist taksi bulmak için yerin altına inse, tünellerde biriken egzoz gazından zehirlenmeyecek mi?
4. Projeye göre, 1939’da yıkılan ve yerine Henry Prost tarafından tasarlanan Taksim Gezi Parkı ortadan kaldırılıyor. Başbakan Erdoğan’ın tv’de ifade ettiği gibi, Topçu Kışlası yeniden otel, rezidans vs. olarak inşa ediliyor. Şimdiki Gezi Parkı da onun avlusu oluyor (Bkz: http://vimeo.com/24651018). Peki, bugün halka açık olan bir parkı özelleştirerek “rezidans avlusu” yapmak, “Taksim’i yayalara açmak” mı oluyor?
Soruları çoğaltabilirim, ama gereksiz. Fakat bilmenizi istediğim bir şey var: Bu proje İstanbul Anakent Belediye Meclisi’nden “oybirliği” ile geçti. CHP grubu itiraz etmedi. Acaba neden?
Efendim, Anakent Meclisi’nde yılda yaklaşık 1500 civarında “plan tadil teklifi” görüşülüyor. AKP veya CHP’li başkanların bulunduğu ilçe belediyesi sınırları içinde de birçok plan tadili yapılıyor. Örneğin, CHP’li başkanların yönettiği ilçelerde gökdelen veya AVM mi yapılacak, bunun için de plan tadili gerekiyor. Milyarlarca liralık rant yaratılıyor. Dolayısıyla, AKP’nin ekmeğine mani olmamak için CHP’li üyeler de bu rezilliğe göz yummuşlar! Çünkü bu değişikliğe taş koysalar kendi müteahhitlerini zengin etme imkânları ortadan kalkacak. AKP de onların projelerini veto edecek!
AKP iktidarında ihale yasası tam on altı defa değişti. Her yasayı büyük havalarla Anayasa Mahkemesi’ne götüren CHP, bu değişikliklerin hiçbirini Anayasa Mahkemesi’ne götürmedi. Tabii ki AKP’nin “Duble Yol Müteahhitleri” varsa; CHP’nin de “Kanalizasyon Müteahhitleri” var. Aldığım duyumlara göre, parti yönetiminde bazı Sünnilerin kalmış olması (!), CHP örgütünde rahatsızlığa sebep oluyor imiş! “Devlet kuran parti” CHP’nin düştüğü duruma bakın.
Taksim Projesi belediyeden çıktıktan sonra Yüksek Anıtlar Kurulu’na yollandı ve hemen onaylandı. Kurulun daha önce Taksim için almış olduğu kararlar da yok sayıldı. Acaba Anıtlar Kurulu nasıl “ikna” edildi, çok merak ediyorum!
Yanlış anlamayın, Taksim Meydanı için tabii ki bazı değişiklikler düşünülebilir. Ama projeyi kamuoyunda tartışarak yapmalıyız. Kapalı kapılar ardında kararlar alıp, birilerini zengin etmemeliyiz. Ayrıca, planlama ve tasarım konusunda yaratıcılığı ortaya çıkaracak uluslararası yarışmalar açmak lazım. Gizli kapaklı ve “ben yaptım oldu” kafasıyla yapılan işler “çılgın proce” olmaktan ileri gitmiyor. Yazık!