Amerikalı Ofis Adrian Smith + Gordon Gill Architecture’dan AKM’nin Yerine Proje

Adrian Smith + Gordon Gill Architecture tarafından tasarlanan "Istanbul Cultural Center" projesi "WAN Future Project Civic Building 2015"te birincilik ödülünü kazandı.

Proje dosyasında müşteri kısmı “Gizli” olarak yazılmış, ayrıca projenin yapılıp yapılmayacağı konusunda da bir bilgi bulunmuyor.

Proje Hakkında

Modern İstanbul’un kalbinde yer alan ve restoranları, alışveriş yerleri, otelleriyle ünlü Taksim Meydanı aynı zamanda siyasi gösteriler için de bir merkez konumunda.

Bina, mevcut özellikleriyle çevresindeki her yaştan yapıyla bağlanmanın dışında açık ve kapalı alanlardan oluşan bir kamusal alan dizisi sunuyor. Binada, bir adet konser ve opera salonunu içeren performans alanı, sergi alanı ve kamusal performanslar için de bir amfi tiyatro bulunuyor.

Amfi tiyatro gün boyu kamusal etkinliklere ev sahipliği yapacak, İstanbul’dan, Türkiye’den ve dünyanın her tarafından gelen yeni sanatçılar için bir davet alanı olarak hareket edecek şekilde tasarlanmış.

Adrian Smith + Gordon Gill Architecture yenilikçi bir tasarımla İstanbul sakinleri ve ziyaretçilerine maksimum erişilebilirlik sağlıyor. Bu alan kamusal parkı eski haline kavuşturuyor. Taksim Meydanı ve Taksim Gezi Parkı’nı, Marmara Denizi’nin izlenebildiği yükseltilmiş bir platformla birbirine bağlıyor.

Projenin farklılığını oluşturan etmenler çevresindeki yapılar ve kültürel kompleks arasındaki kültürel bağlantıları açması ve genişletmesi, binayı kültürel programlar arası bir ağ haline dönüştürmesi ve kamusal açık-kapalı alanlar içermesi.

Proje her iki kullanım için de son derece güçlü bir peyzaj entegrasyonuna sahip. Ziyaretçiler parkın tadını çıkarabilir ya da binaları ziyaret edebilir.

Etiketler

15 yorum

  • bay-cambaz says:

    kıblesi doğru mu acaba?

  • omer-yilmaz says:

    Cami yakıştırmasını Twitter ve Facebook’ta da bolca gördüm. Bir kule görüldü diye cami etiketi yapıştırılması oldukça ironik. Toplumun sürüklenmek zorunda kaldığı yeri iyi anlatan durumlardan oldu.

    Cami yerine opera yapmışlar. Oldu mu. Bırakalım bu adını ilk kez duyduğumuz ofisi, dünyanın “en iyisi” tarafından dünyanın en muhteşem, mükemmel opera binası yapılsa olacak mıydı?

    Mesele ne yapıldığı değil. Nasıl yapıldığı, nasıl önümüze çıktığı, neden yapıldığı?

  • omer-yilmaz says:

    Çok iyi niyetli bir girişim ama neden elin mimarlık ofisinden bir şey istediğimizi de inanın anlayamıyorum 🙁

  • omer-yilmaz says:

    Meseleyi AKM işlemiyor; bu bina da işlemiyor zaten şeklinde neden tartışıyoruz? AKM döneminin -iyi kötü yorumuna gerek olmaksızın- iyi bir örneği, dolayısıyla korunmalı. Terminatör gibi davranıyoruz her alanda, Suudilerin Kabe için yaptıklarından, adeta korumak günahtır yaklaşımında hiç farkı yok AKM’deki durumun.

    Kaldı ki oralara gitmeye gerek yok: Neden ödül endüstrisinin bir parçası olan WAF ödülünün finalistleri arasında çıkıyor ve onun üzerinden haberleştirilerek öğreniyoruz gibi çok basit bir soru var. Dünyanın başka hiçbir gelişmiş yerinde olmayacak bir durum bu. Absürt. Bugünlerde Türkiye’de yaşanan pek çok şeye paralel absürtlükte.

  • omer-yilmaz says:

    http://rktr.co/1Qpr99z

    Dün buradaydı, bugün yok. Hayat işte.

  • elifcan-duygun says:

    Bizim bir takım kültürel ve ideolojik(haklı olarak), cumhuriyet kazanımlarını kaybetme endişemiz olmadan tartışma ortamımız olsaydı belki de AKM’nin yeterli ve iyi bir bina olmadığını tartışıyor olacaktık- işlemeyen salonları vs. Maalesef AKM şu anda bizim ifade özgürlğümüz, laikliğimiz, geçmişimiz ve geleceğimizin endişesi olmuş durumda. Peki bu bina işliyor mu? Bence bunu da tartışalım. Evet kuleyi görünce ben de “hmm cami ya bu” dedm ve bu toplumsal travmamızın korkunç boyutta olduğunu gösteriyor. Artık sakince bir şey düşünemiyoruz. Peki bu bina işliyor mu? Vaziyet planı olarak işliyor mu? O yeşil çatıyı yapıp beton meydana indirmeye çalışanlar kar yağıp meydan buz tuttuğunda, çatının en üstünden kendini bırakan bir kişinin Yunanistan-Almanya sınırına kayarak uçabileceği gizli bir kaçış rampası tasarlayarak Türk gençlerinin “gitmek lazım bu ülkeden” hayallerine gizli bir destek vermiş olabilir mi? 3dsmax’i yeni öğrenen öğrenci gibi bütün kırıkları kullanınca çağdaş mimarlık sayıldığını(!) biliyoruz da ne önündeki betona çare, ne gezi parkıyla bir ilişki kurabilmiş, çatıya birkaç m2 çim atmış, proje dersinde her öğrencinin yaptığı “çatıyı kamusal alan olarak kullanıyorum hocam, mesela sahne!” mantığında proje çizmiş, ne geçmişe ne geleceğe dair bir şey hissettiremeyen projeyi ne yapayım?

  • elifcan-duygun says:

    Ömer Bey şöyle anlatayım, AKM yıkılsın diye bir şey söylemedim. AKM’nin de döneminin yapısı olduğunu yarım ağız herkes öğrendi zaten bunu belirtmenize gerek bile yok. Ama AKM işlemiyor. İsterseniz bunu orada sahne almış sanatçılara, gerçek kullanıcılara soralım. Ancak Taksim meydanı, AKM, gezi parkı, kilise, 19. yy apartmanları, ceylan intercontinental, hilton, marmara, su depoları, önündeki çiçekçilerin alanı, Taksim anıtı ve hatta artık burger king’in önündeki buluşma noktası bile birbirinden ayrılıp parsel bazında düşünülemez. Sakince AKM üzerine meslek uzmanları olarak tartışmamız gerekirken sürekli olarak kentsel bir saldırı altında müdafa çizgisinde kalıyoruz söylemek istediğim bu. Bir karşı çıkış içinde bile uzman görüşüMÜZ dinlenmiyor, hep başka noktadan savunmak durumunda kalıyoruz. Bence buralara gitmeye gerek var. Yüzeysel her tartışma zarara götürür. Bir ihtiyaca yönelik yapılıyorsa bir kültür yapısını yıkmak mı gerekir diye tartışmaya fırsatımız olamıyor, bunu tartışırken AKM’nin işlemediğini söylemeye hakkım yok mu? Tamam projeyi inceleyince sanki o üst kabulu ben de kabul etmiş gibi oldum ama projeyle dalga geçme hakkım yok mu? Bir binanın işlemediğini anlatınca yıkalım anlamı mı çıkıyor. Yani Sydney Opera binası işlemiyor dediğimde yıkalım yerine cami yapalım mı demiş oluyorum 🙂 Bu binanın işlevi pek ala bir şekilde korunup sonunda tiyatrocuların ölüm tehididi alacağı oyunlarını oynadığı sahneler pek ala yeniden tasarlanabilir. Ama sonuç olarak önündeki buz pateni pistini çözmeden AKM’yi de koruyamayız. Bu kadar saçma bir proje değil de mantıklı bir proje gelmiş olsaydı zaten AKM’yi koruyarak bir çözüm gelmiş olurdu. Bu bir çevre düzenlemesi yarışma projesi olsaydı “yuh be adama bak koca AKM’yi yıkmış yerine de daha ağır bir kütle koymuş” demeyecek miydik? Dolayısıyla ben olsam rapora aynen Türkiye’te kazandırmaya çalıştığınız dev kaykay pisti için teşekkürler ama burada zaten bir yok sayamayacağımız bir kültürel miras var, sizin buradaki tecavüzünüze ihtiyacımız yok yazardım (yazamazdım sanırım hiç proje raporu yazmadım). Kişisel olarak bir binanın çatısına çim ekip üzerinde yürütünce kamusal alan yaratma kopyalarından sıkılmış olduğum için oralara takılmış olabilirim. Siz de bizim projeyi eleştirmemize bile gerek yok zaten buraya proje üretilmesi yanlış demeye çalıştığınızın da farkındayım. Ama mimar hastalığı diyelim proje görünce kendi içinde değerlendirmeden de duramadım.

    Ofislerin çoluğunun çocuğunun rızkını yatırarak kazandığı proje ödülleriyle bir dolu proje üreten firmalar var. Daha doğrusu ezberle hmm bu ödülü almış demek ki işlemez mi diyelim, yoksa işlemeyen ve korkunç projelerin arkasından bu ödüllerin çıkmasını mı takip edelim? Bence bu korkunç projelerin ve neo liberal kent tecavüzlerinin sırtındaki elleri tek tek bulalım ve yüzeysel kalmayalım ki ülkemizdeki talanın yerli ayağında bu emlak ödüllerini övmeyelim. Bizim burada rant için kent toprağını üretimine kadar derinleşmemiz lazım yoksa ödül endüstrisine hiç çıkamayız. Yani bu ödül endüstirisinden rahatsız olduğunuzu okumak beni çok şaşırttı, çünkü Arkitera’ya dair en büyük rahatsızlığımız (arkasında kimse kalmadı) bu emlak ödülü, sponsor meselesiyken iyi bari Ömer Bey de rahatsızmış dedim.

  • elifcan-duygun says:

    Valla Zorlu Center PSM ziyadesiyle korkunç bir yer zaten. Mesela o projeyi de şöyle eleştiririm. Zorlu center zaten bir katliam, onu geçtim akustiği düzgün değil, bir tek sahneleri eh işte iyi görüyor. Projenin iç mekanı özgün değil, ama beni rahatsız eden diğer nokta ise kültür endüstrisi. Orada yaratılmaya çalışılan sınıfsal tabaka bence akustik kadar önemli. O sınıf AKM’yi yıkmak istiyor, ben değil. O sınıf Emek’i yıkıp bir daha yapınca oldu sanıyor ve bunu pazarlıyor. Elimi yüzüme diktiğimde çalıştığı kadar çalışacak bir proje ama şimdi “çalışacak”. Halkın sahne umrunda değil, check-in ve instagram için çağımızın insanına bir plato koysanız o da yeter. http://rktr.co/1SnCppf
    AKM, sadece modern kabuğuyla kültürel mirası olmaz; kültürel ve sosyolojik bağlamıyla bir düşünülerek kültürel miras olur. Benim için AKM 1 Mayıs 1970, Opera, bale, içinde dolaştığımda hayran hayran baktığım aydınlatmalar, Gezi parkında üzerine asılan flamalar, kent için ölen çocuklar, Gezi şehitleri kadar bilmediğiniz, adını Geziyle bağdaşlaştıramayacağınız ama kent hakkı yaşam hakkı barınma hakkı dediği için öldürülen Hasan Ferit ve diğer gençler, arkadaşlar. AKM’yle kurduğum duygusal bağ, İtiihat ve Terakki’nin yerle bir ettiği Ermeni ve Rum mezarlıkları kadar derin. O da devlet ideolojisiydi ama bugün kimse bahsetmiyor. Yoksa Bağdat Caddesinde yıkılıp giden modern apartmanlar için de bir şey yapamayız. Taşı demiri, balkon çıkması kadar insanın içine doğru büyüyen ev, yuva hissidir bir yeri yaşatan.

    Bu arada bana çok dert oldu ama bundan AKM yıkılsın sonucu çıkarmaz kimse umarım?

    Bu arada herkes inanılmaz gergin bu çok üzücü bir şey. GErçekten toplum olarak kavga etmeye odaklı bir haldeyiz.Kavga burada klavyeyle verilmemeli. Herkese iyi günler dilerim.

  • elifcan-duygun says:

    Valla Zorlu Center PSM ziyadesiyle korkunç bir yer zaten. Mesela o projeyi de şöyle eleştiririm. Zorlu center zaten bir katliam, onu geçtim akustiği düzgün değil, bir tek sahneleri eh işte iyi görüyor. Projenin iç mekanı özgün değil, ama beni rahatsız eden diğer nokta ise kültür endüstrisi. Orada yaratılmaya çalışılan sınıfsal tabaka bence akustik kadar önemli. O sınıf AKM’yi yıkmak istiyor, ben değil. O sınıf Emek’i yıkıp bir daha yapınca oldu sanıyor ve bunu pazarlıyor. Elimi yüzüme diktiğimde çalıştığı kadar çalışacak bir proje ama şimdi “çalışacak”. Halkın sahne umrunda değil, check-in ve instagram için çağımızın insanına bir plato koysanız o da yeter. http://rktr.co/1SnCppf
    AKM, sadece modern kabuğuyla kültürel mirası olmaz; kültürel ve sosyolojik bağlamıyla bir düşünülerek kültürel miras olur. Benim için AKM 1 Mayıs 1970, Opera, bale, içinde dolaştığımda hayran hayran baktığım aydınlatmalar, Gezi parkında üzerine asılan flamalar, kent için ölen çocuklar, Gezi şehitleri kadar bilmediğiniz, adını Geziyle bağdaşlaştıramayacağınız ama kent hakkı yaşam hakkı barınma hakkı dediği için öldürülen Hasan Ferit ve diğer gençler, arkadaşlar. AKM’yle kurduğum duygusal bağ, İtiihat ve Terakki’nin yerle bir ettiği Ermeni ve Rum mezarlıkları kadar derin. O da devlet ideolojisiydi ama bugün kimse bahsetmiyor. Yoksa Bağdat Caddesinde yıkılıp giden modern apartmanlar için de bir şey yapamayız. Taşı demiri, balkon çıkması kadar insanın içine doğru büyüyen ev, yuva hissidir bir yeri yaşatan.

    Bu arada bana çok dert oldu ama bundan AKM yıkılsın sonucu çıkarmaz kimse umarım?

    Bu arada herkes inanılmaz gergin bu çok üzücü bir şey. GErçekten toplum olarak kavga etmeye odaklı bir haldeyiz.Kavga burada klavyeyle verilmemeli. Herkese iyi günler dilerim.

  • cem-yildirim says:

    Her şeyden önce AKM’nin bugün kullanılamıyor olması yönetimsel bir hatadır. Sanki binlerce varyant var elimizde ve sadece o kötü olduğu için kullanılamıyor! Şu an gurur duyduğumuz Zorlu Performans Merkezi akustik açıdan oldukça kötü örneklerden. Dergi kapaklarında ‘şekil’ duruyor ancak performans izlediğinizde, hele ki yurtdışında da takip ediyorsanız performansları, ne kadar zayıf olduğunu anlayabiliyorsunuz. Ama paranın ve reklamın gözü kör olsun. AKM’yi tahrip etmeden yenilememek tamamen devlet idaresinin tercihidir ve devletin kültür politikalarını üretenler suçludur. Bunu artık yandaş, protest fark etmez kabul etmek lazım. Eğer kötü olduğunu düşünüyorsanız, ve mimarsanız, yıkmadan yenilenebileceğini biliyor olmanız ve mantıklı konuşmanız lazım. Fakat sırf isim ya da destekçilerinin politikaları yüzünden yıkılmasından yanaysanız bu oldukça kişiliksiz bir durum; ya da arsadan çıkarınız vardır ki o durumda zaten tamamen karşınızdayız (kahrolsun baĞzı zenginler). Ancak Türkiye’deki asıl gerçek, AKM’nin işlevsel potansiyeliyle kimsenin ilgilenmemesi; halkın sahne sanatları talebi AKM ile artmaz ya da azalmaz. Bir kesim, arsanın değeri için yıkılsın diyor, diğer kesim ise kullanıma açılmasını çok umursamadan ideolojik olarak kalsın diyor. Suçlayacak kesim yok; toplum yapımız bu. Ve bu düşünce sistemi yalnızca devlet ölçeğinde politikalarla değişebilir. Keşke ülkemizde yoğun bir performans programı, kaliteli performanslar ve halkın da talebi olsaydı. Ancak halkın talebi AVM. İşler bu kadar cahilce ilerlediğinde de benim de gönlüm İmdat Bey’in ‘yaptırmayız’ isyanının yanında. Ancak böyle bir ülkede ne yazık ki yaparlar; ki yaptılar.

  • cem-yildirim says:

    Ayrıca camiye benzemesi işveren tarafından talep edilmiş olabilir. Tasarımcıya demiştir ki: “Öyle bir kültür merkezi yap ki tuttu tuttu; tutmadı namaz kılarız.” Tasarımcı bu durumda iyi iş çıkarmış denebilir.

  • erdem-adali says:

    Konu ile ilgili düşüncelerimi Adrian Smith + Gordon Gill’e eposta attım. Bu proje neden yapılmamalı, AKM’nin tarihi ve mimari önemi nedir, dilim döndüğünce yazdım. Kendi kendimize söylenmekten daha fazlası mümkün olmalı diye düşünüyorum. Yolladığım epostaya alttaki linkten ulaşabilirsiniz. Umarım konu ile ilgili itirazı olan herkes üşenmeden bir yazı da kendi yollar.

    http://rktr.co/1QvdlLT

    Adrian Smith + Gordon Gill Architecure’ın eposta adresi : info@smithgill.com

  • erdem-adali says:

    Aslında neden elin mimarlık ofisinden birşey isteyecek duruma geldiğimiz çok bariz. Ülkenin en büyük inşaat firmalarından biri Mimarlar Odasını terörist olmakla suçlarken, burada mantıklı bir tartışmayı yürütebileceğimiz kim kaldı?
    Konu ile ilgilenen yetkililer nedense projeye fanatik şekilde yaklaşıyor. Ülkenin kalbine yapılacak binayı tesadüfen öğreniyoruz. Türkiye’de normal olan ne inanın bilmiyorum.
    Artık umutsuzlukla herkesten medet umar hale geldim. Amerika’da mimarlar odasının muadili bir kurum var mı bilmiyorum. Varsa aynı yazıyı onlara da gönderirim. Umudum bir kamuoyu baskısı ile mimari firmanın projeden vazgeçmesi.

  • azmi-acikdil says:

    Neredeyse Cumhuriyetimiz ile aynı tarihde doğmuş olan mimarı bu projeyi 60’lı yıllarda 69 da tamamlamış yani henüz ülkemizde bir kaç mimarlık okulu varken. Okul diyorum kimi fakülte kimi akademi kimi özel okul kimi de yüksek okul diye anılıyordu bu bir kaç mimarlık eğitim yapısı. Hem mimarlığımızın hem de ülkemize o yıllarda yeni yeni kazandırılan bu tür yapıların bir çok mimarlık talebesinin araştırma konusu olmuş binaları hoyratça yıkıp atmak ne kadar doğrudur. Bu tür yapılar ülkemizde ki mimarlık tarihinin adım taşları bizim değerlerimiz bunlar yok olduğunda nereden nereye geldiğimizi nasıl tarifleyeceğiz. Köksüz bir mimarlık ile nasıl gelişeceğiz.

  • cem-yildirim says:

    Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı: (AKM binası) O binadan hayır gelmeyeceği İstanbul Teknik Üniversitesi raporundan da belli. Rapor olmasa bile çıplak gözle görülüyor zaten. Cumhurbaşkanı da ilan etti zaten, orada İstanbul’a yakışan bir opera binasının yeniden projelendirilmesi ve yapılması gerekiyor. Biz onunla ilgili proje çalışmasını başlattık. Buranın alışveriş merkezi yapılacağına dair iddialar var. Öyle bir şey söz konusu değil, orada yeni bir opera binası yapılacak. (18 Ekim 2016 – Kaynak: CNN Turk)

Bir yanıt yazın