Ermeni kültür mirasının en önemli öğelerinden biri olan '1001 Kilise Kenti' Ani, artık UNESCO kalıcı miras listesinde. Uzmanlara göre, listeye girmesi Ani'de devam etmekte olan alan çalışmalarına kaynak aktarımını kolaylaştırabilecek.
17 Temmuz 2016 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen UNESCO Dünya Miras Merkezi 40. oturumunda, dünya genelinde 14 kültürel, 4 karma ve 9 doğal miras alanının Dünya Miras Listesi’ne adaylığı değerlendirildi. Ülke temsilcilerinin yaptıkları değerlendirme sonucunda, geçmişi milattan önce 1200’lere uzanan Ani Arkeolojik Alanı, UNESCO kalıcı miras listesine kaydedildi. Ani, Türkiye topraklarında bulunan Ermeni kültür mirası örnekleri arasında, UNESCO Listesi’ne kabul edilen ilk alan olma özelliğini taşıyor.
Gelecek kuşaklara umut
15 Temmuz Cuma günü yapılan oturumda Ani Antik Kenti’nin listeye alınmasının ardından Türkiye adına söz alan UNESCO Daimi Temsilcisi Hüseyin Avni Botsalı, Ani’nin Türkiye sınırları dahilinde Dünya Miras Listesi’ne giren 16. varlık olduğunu belirtti. UNESCO’nun kararının ‘tolerans, çeşitlilik ve diyalog’ yolunda atılmış önemli bir adım olduğunu vurgulayan Botsalı, “Anadolu, kültür ve medeniyetlerin mezarlığı değil müzesi. Bu kararla gurur duyuyoruz. Bugün geleceğe dair umut yaratan, önemli bir karar verdik” ifadelerini kullandı. Gürcistan, İran ve Ermenistan’ın konuyla ilgili dile getirdikleri olumlu görüşlerin önemine değinen temsilci, kararın bölgesel ilişkilerde iyileşmeye dair bir umut taşıdığını belirtti: “Gelecek kuşaklara umut verdik. Ermenistan Büyükelçisi bizi kutladı. Çok güzel bir hareketti. Artık bu vizyon ve kararlılıkla dünyaya bakmalıyız. Medeniyet ve kültür, şiddet ve tatsızlığa üstün gelecektir” dedi. Türkiye temsilcisinin ardından söz alan Ermenistan UNESCO Daimi Temsilcisi Vahram Kazhoyan da, kültürel miraslarının yüzde 70’inin komşu ülkelerde bulunduğunu belirterek, “Komşu ülkelerin bu değerlere sahip çıkması bizi mutlu etmiştir” dedi. Ortaçağ Ermenistanı’nın başkenti olan Ani’nin Ermenistan için bir mücevher olduğunun altını çizen temsilci, “Ani sadece bir ulusa değil, tüm insanlığa aittir” dedi. Ani Antik Kenti’nin Türkiye’de kültür mirası listesine alınan ilk Ermeni eseri olduğunu hatırlatan Kazhoyan, “Eminiz ki sonuncusu olmayacak” ifadelerini kullandı.
Uluslararası uzmanlar grubu denetleyecek
Peki kalıcı miras listesine alınması Ani Antik Kenti’nin geleceği için ne anlam ifade ediyor? Bu soruyu yönelttiğimiz UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Kültürel Miras Komitesi üyesi, İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Zeynep Aktüre, Ani’nin UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınmasıyla birlikte, Ani’nin korunmasına yönelik bazı tavsiye kararları da alındığını ve 1972 Dünya Miras Sözleşmesi’ne taraf devletlerden olan Türkiye’nin bu kararları uygulama yükümlülüğünün bulunduğunu belirtiyor. Türkiye’nin 1 Aralık 2017’ye kadar hazırlayarak Dünya Miras Merkezi’ne sunması gereken raporda, miras alanı ve tampon bölgesindeki kültür ve doğa değerlerinin belgelenmesinden, ilgili paydaşların alan yönetimi süreçlerine katılımına kadar pek çok başlıkta kaydedilen ilerleme aktarılacak ve sonrasında bu çalışmalar uluslararası bir uzmanlar grubu tarafından denetlenecek. Aktüre’ye göre Ani’nin UNESCO Listesi’ne kaydedilmiş olmasının asıl faydasıysa alanda devam eden çalışmalara motivasyon sağlayacak olması: “Ani’nin Dünya Miras Listesi’ne adaylık süreci, anıtların korunması ve onarımı için ulusal ve uluslararası kaynaklardan önemli maddi destek sağlamıştı. Listeye girmeseydi, bu kaynakların kesilme ihtimali vardı. Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kent surlarında ve Selçuklu Sarayı’nda geçmiş dönemlerde yapılan başarısız yeniden inşa uygulamalarını geri döndürerek yapıların özgün değerlerini ortaya çıkarma yönünde projeleri var. Alanın listeye alınmasının, bu projelerin uygulamasını başlatılabileceğini düşünüyoruz.”
Hâlâ keşfedilmeyi bekliyor
Ani Antik Kenti, geçmişinin Erken Demir Çağı’na uzandığı bilinse de, bilimsel açıdan hâlâ keşfedilmeyi bekleyen bir alan. Aktüre, alanda sürmekte olan arkeolojik çalışmaların, alan araştırmasından çok, ayakta olan tek yapıların korunmasına yönelik olduğunu belirtiyor: “Kazı ekibi, Ani’yi bölgede özel yapan kale kentten açık ticaret kentine geçişin arkeolojik izlerini araştırma projelerini erteleyerek, kazı önceliğini, ayakta kalan yapıları sağlamlaştırma projelerinin desteğine vermiş durumda. 2006’dan beri uzmanlardan oluşan bir Bilim Kurulu’nun yönlendirmesiyle, Ani’nin deprem bölgesinde olmasından kaynaklanan kırılganlığını dikkate alarak planlanan bu ‘acil’ müdahaleler tamamlandıktan sonra, kenti ortaya çıkarmaya yönelik çalışmalar başlayacak. Bazı anıtsal yapılar üzerine geçmiş kazı dönemlerinde yapılmış çalışmalar var ama özellikle konut ve üretim yapıları henüz çok iyi bilinmiyor. Kazı ekibinin finans kaynakları çok sınırlı ama bu pek çok kazı için geçerli. Belki Ani’nin listeye girmesi sayesinde kaynak akışını arttırmak mümkün olabilir.”
Öncelik keşif değil koruma
Ani Antik Kenti’yle ilgili ilk restorasyon çalışmaları 20. yüzyılın başlarında, dönemin Rus İmparatorluğu himayesinde başlatılmış, bu kazı çalışmalannda Ermeni kültür mirasıyla ilgili önemli yapılara ulaşılmıştı. Ancak Ani’ye tekrar gözlerin çevrilebilmesi için yıllar geçmesi gerekti. 1940’li yıllarda kale ve çevresinde yapılan araştırmalardan ve 1965’te yapılan hamam kazılarından sonra, 1989-2005 döneminde Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Beyhan Karamağralı başkanlığında başlatılan sistemli Ani kazı çalışmaları , Selçuklu dönemine yoğunlaşmıştı. Alandaki 3. dönem çalışmalarsa 2012 yılından beri devam ediyor. Kazı ekibinin başında Pamukkale Üniversitesi Arkeoloji bölümünden Prof. Dr. Fahriye Bayram yer alıyor. Bayram’ın umudu, artık kalıcı listeye alınmış olan Ani’ye hem yerel yönetimin hem de yerel halkın ilgisinin artacak olması: “İnsanların yaklaşımı biraz daha değişecek. Çevre halkın, yerel yönetimin ilgisi daha fazla olacak, özellikle sponsorluk bulmada kolaylık yaşayacağız, diye düşünüyoruz.” 5 sezondur Ani’de çalışmakta olan Bayram, korumaya öncelik verdiklerini belirterek, katedralin restorasyon projesi için kazı çalışmalarının devam ettiğini söylüyor: “Restore edilecek yapıların etrafında çalışarak restorasyon hazırlıklarını yapıyoruz. Katedral çalışmaları büyük oranda tamamlandı. Sonra sırayla 12 Havari Kilisesi’ne öncelik vereceğiz, çünkü önemli bir yapı ve risk altında.” Ani’nin ne kadarını bilebiliyoruz, sorusunaysa Bayram şu cevabı veriyor: “Çok az bir bölümünü biliyoruz. Ayakta gördüğümüz 23 tane yapı var ama Ani’nin büyük bir kısmı 50-60 santim kadar toprak altında.” O toprak altından çıkacaklar sayesinde Ani Kenti’yle ilgili akıllardaki pek çok sorunun cevabı bulunacak ama maddi imkânlann kısıtlı olması, süreci yavaşlatıyor. Bayram, henüz bir kazı evlerinin ve laboratuvarlannın olmadığını söylüyor: “Bunları kurabilirsek, uluslararası bir ekiple çalışmalarımızı genişleteceğiz.”