Duygu Erten'in moderatörlüğünü yaptığı oturumda, Selçuk Avcı, Engin Ayaz ve Chip DeGrace sürdürülebilirlikten bahsetti.
Duygu Erten yaptığı açılış konuşmasının ardından sözü Avcı Architects’ten Selçuk Avcı’ya verdi. İlk olarak çevre ve ekoloji çerçevesinde günümüz koşullarından bahseden Avcı sürdürülebilirlik kavramının geçmişten bugüne hikayesini anlattı. Harran Evleri, Ab-Anbar (İran), Costozza (İtalya), Evleri gibi örnekler üzerinden özellikle iklimlendirmenin enerjiyi etkili kullanmadaki önemini böylece vurgulamış oldu.
Sürdürülebilirliği etik, ekonomi, enerji gibi üç farklı kavram çerçevesinde değerlendirdiğini vurgulayan Avcı İstanbul hakkında bazı istatistiksel bilgiler verdi.
Bir yarışma projesi olan Çoban Vadisi Projesi, TOKİ Kayabaşı Bölgesi hakkında konuşan Avcı, doğa ile iç içe bir tasarım yapmak istediklerini ve burada yeşilin hayata yavaş yavaş entegre olduğu bir yaşam kurmayı amaçladıklarını söyledi.
Doğal dengenin bozulmasının zararlarını vurgulayan Avcı, bu noktaya nasıl geldiğimizi sorguladı. Bu bağlamda güç kullanımı, ışıklandırma, gömülü enerji, soğutma, havalandırma, suyun kullanımı, malzeme, ısıtma gibi kavramlar üzerinden çeşitli örneklerden bahsetti.
BREEAM, LEED, Yeşil Konut Sertifikası üzerinden sertifika kavramına değinen Avcı, Avcı Architects tasarımı LEED Platin ödüllü Türkiye Müteahhitler Birliği Merkez Binası’nın tasarım ve uygulama sürecini anlattı.
Duygu Erten konu ile ilgili görüşlerini aktardıktan sonra sözü Chip DeGrace’e verdi.
DeGrace ilk olarak Interface’in tasarım prensibinin doğaya dayandığını vurguladı. Takım çalışması ve katılımın önemi üzerinde duran DeGRace tasarım sürecinde önem verdikleri kavramlara değindi. Bu bağlamda, her tasarımın onlar için spesifik bir durum oluşturduğunu sözlerine ekledi.
Kentte yaşayan insanların doğaya olan özlemini vurgulayan DeGrace bu durumun tasarımları üzerinde etkili olduğunu söyledi. DeGrace çevre kiriliğine plastik maddeler üzerinden değindi ve artık kulanılmayan ağların geri dönüşümüyle ürettikleri Net Effect’ten bahsetti.
Sözü alan Engin Ayaz, çeşitli dönemlerde tasarladığı Stanford Üniversitesi, Sydney, SF Matbaa ve Tarih Müzesi gibi örnekler üzerinden sürdürülebilirlik kavramına bakış açısını aktardı. Ayaz, Arup Ofis enerji görselleştirmesi sayesinde yapılan enerji harcamalarını kontrol ederek sağladıkları faydaları anlattı. Benzeri bir mantıkla GAFFTA Tendernoise Sergisi’nde hazırladıkları ses ölçümleri sayesinde ses kirliliğinin nasıl önüne geçtiklerini anlattı. Ardından 6-12 yaş arası çocuklara eğitim vermek amacıyla tasarladıkları Chicago Müzesi Sürdürülebilir Şehirler Sergisi ile 2012 yılında hazırladığı Skylights Dumbo Estalasyonu’nda yere hazırladıkları yıldız haritası ile günlük hayatta göremediğimiz yıldızlar üzerinden ışık kirliliğini nasıl vurguladığını anlattı.
Young Architects Program İstanbul 2013 için tasarladığı Seapeaker’dan bahseden Ayaz, deniz ile iletişim kopukluğumuzu vurgulayarak denizin sesini gramofon benzeri formdaki tasarımı ile aktarmak istediğini anlattı. Son olarak sürdürülebilirliğin disiplinler arası bir çalışma ile olacağını belirten Ayaz, Atölye İstanbul ile sözlerine son verdi.