Türkiye'nin Mimarlık Arşiv'i ARKİV'de yer alan inşaatı tamamlanmış projelerden oluşturduğumuz seçkide bu seferki durağımız Balıkesir.
2.000 ortaklı AR-TUR turizm endüstrisi anonim şirketinin Balıkesir Gömeç’te kurduğu ARKENT (Burhaniye Ar-Tur) Tatil Köyü Altuğ Çinici ve Behruz Çinici tarafından 1970 yılında tasarlandı.
* Yayında kullanılan görseller SALT Araştırma tarafından 2016 yılında erişime açılmış olan Altuğ-Behruz Çinici Arşivi’nden seçilmiştir. Projeye dair tüm görsellere ve diğer belgelere ulaşmak için SALT Araştıma websitesini ziyaret edebilirisiniz.
Nevzat Sayın Mimarlık Hizmetleri tarafından tasarlanan Görener Evi, Balıkesir Erdek’te bulunuyor.
“Bu ev, zeytin ağaçlarıyla iç içe; var olan bir yapıya eklenen, dayanan, onu içine alan, yeni bir yapı olarak tasarlanmıştır.
Mevcut inşai verilerin taşınmazlığı ve değişmezliğine karşıt bir hafiflik ve esneklik duygusu verebilmek için yapımında çelik ve ahşap kullanılmıştır. Topoğrafyanın geometrik, hacimsel tekrarıyla, eğimli arazide kademelenen taş setlerin üst kotlarda giderek çelik-ahşap setlere dönüşmesiyle yapının doğayla bütünleşmesine çalışılmıştır. Coğrafyada doğal belleğin sürekliliğini vurgulamak için taşı olduğu gibi bırakma düşüncesi egemen olmuştur. Tasarım, yapının kendi içindeki mekansal kurguları çevresiyle bütünleştirme çabalarının bir sonucudur.”
Ayvalık, Cunda’da yer alan Ayışığı Manastırı EPA Mimarlık ve Şehircilik Atölyesi tarafından restore edildi.
“Cunda Adası, Patriçiya Yarımadası’nın en uç kuzey noktasında yer alan Manastırı, 17. Yüzyılda Athos’dan gelen Aynoroz keşişlerinin kurduğu biliniyor. Zeytinliklerde çalışan tarım işçilerinin yaşadığı manastırda günlük işlerin yanında din eğitimi de veriliyordu.”
“1771 ve 1795 yıllarında Manastır onarımdan geçer. Manastıra ait tek resim ise 1908 tarihli bir kartpostal. Bu resimdeki tüm yapılar 1865 yılından sonra yapılan önemli yenileme süreci sonunda ortaya çıkar. Önce şapel yıkılarak Bizans üslubunda yeniden inşa edilir. Manastır, 1923’de mübadele ile Selanik yakınlarından gelen mübadil Katrinli ailesi tarafından zeytinlik arazisiyle birlikte alınır. Aile, zeytinlikleri işletir; yazları kısa süreliğine yıpranmış bazı Manastır yapılarını kullanır. Şapel dışındaki yapıları yıkılan Manastırı, Fahrettin Katrinli’nin vefatının ardından evlatları Suzan Sabancı Dinçer’e satarlar. Milli Park içinde bulunan Ayışığı Manastırı, “müze-yapı” tanımı içinde 2011’de özgün nitelikleri korunarak restore edilir; kültürel miras, yeniden yaşam alanına kazandırılır.”
İzmir – Balıkesir arasında planlanan Yüksek Hızlı Tren Hattının son noktasında konumlanan Balıkesir YHT Garı FREA ve SMAG Mimarlık tarafından projelendirildi.
“Hattın kent merkezine temas etmeden dışından geçmesi; dolayısıyla kentsel bağlamdan kopuk bir arazi üzerinde yer alması sebebiyle tasarıma referans oluşturabilecek öğeler sadece ana yaklaşım yolları ve hattın kendisi oluyor. Yapı bu bağlamda kullanıcılarının yaklaşım aksını kendine referans alıyor. Ana yaklaşım aksının devamı yapının içerisinde de kullanıcılara yön veren bir öğe haline geliyor.”
“Merkez aks yapıdaki fonksiyonları, bunların trene biniş platformları ile kurması gereken ilişki önceliğine göre iki kola ayırıyor.Bu iki fonksiyon bandının ve platformların üzerini örten kabuk ise yaya ve tren hareket akslarında yükselerek ferah bir iç-dış mekan oluşturmayı amaçlıyor. Çelik ayaklar üzerinde yükselen 8mlik bantlar yanyana gelerek kabuğu oluşturuyor. Mekanların gün ışından yararlanabilmesi adına üzerinde yırtıklar oluşturulan kabuk ana giriş ve VIP girişi üzerinde dışa uzanarak saçak işlevini de yerine getiriyor.”
1862 yılında inşa edilen ve 1980 yılından beri metruk olan Despot Evi, KHG Mimarlık tarafından restore edilerek otele dönüştürüldü.
“Yunanistan’ın devlet olduğu gün Rum halkının sevinçten verdiği bağışlarla, Yunan egemenliği altındaki doğum yeri olan Cunda’ya gelen ‘Despot’ (din adamı), 1862 yılında Despot Evi olarak bilinen binayı inşa ettirmiştir. Despot’un ölümünden sonra Osmanlı Devleti Kiliseden Despot Evi’ni satın alarak Hükümet Binası olarak kullanmaya başlamıştır. 1921 Yılına kadar Despot Evi bu işlevini sürdürmüştür. 1921 yılından 1980 yılına kadar ise öksüzler yurdu ve ilkokul olarak kullanılmıştır. 1980 yılından sonra öksüzler yurdu yeni binasına taşınınca Despot Evi kullanılmamaya başlanmıştır. 1980 yılından itibaren, 2015 yılına kadar; depremler, yangınlar ve gizlice içeri girilerek yapılan yağmalamaların neticesinde bina metruk ve kullanılamaz hale gelmiştir.”
“Despot Evi metruk ve harap halinden çıkartılarak yeni organizasyon şemasıyla, tarihi yapının özgün dokusuna zarar vermeden bir tasarım ve uygulama işi kapsamında ‘korumanın ve tarihsel sürekliliğin’ bir parçası olarak dünyadaki yerini alması hedeflenmiştir. Muhdes ekler sökülmüş, otsu bitkiler temizlenmiştir. Duvardaki boya ve sıvaların tamamı raspa yöntemiyle temizlenmiştir. Ahşap döşemeler emprenye ahşap döşeme mertek ve aşıklarıyla tamamen yenilenmiştir. Geçirdiği yangın ve tahribatlar sonucu yok olan ahşap kat döşemeleri emprenye edilmiş ahşap kirişlerle yenilenerek döşemeler oluşturulmuştur. Omurgası ve basamakları kısmen yok olan ahşap merdiven aslına uygun şekilde yeniden yapılmıştır.(…)”
Deprem riski sebebiyle yıkılıp yeniden yapılmasına karar verilen, Balıkesir Sırrı Yırcalı Anadolu Lisesi’nin yeni inşa edilen derslik, yemekhane ve kapalı spor salonu binaları Sinan Mimarlık tarafından tasarlandı.
“Yeni eğitim kampüsünün öğrencilerin yeniden kısa sürede okullarına kavuşabilmeleri amacıyla etaplanarak inşa edilmesine karar verilmiştir. 32 derslikli eğitim binası ve yemekhane binası ve yakın çevre peyzaj alanı Kasım 2021’de tamamlanarak eğitime açılmıştır. Halen inşa süreci devam etmekte olan 2. Etap Konferans Salonunun inşaat çalışmalarına Şubat 2022’de başlanmıştır. Kapalı ve açık spor sahalarının bulunduğu alan 3. Etap olarak tasarlanmıştır.”
“Yeni kampüsün eğitimin sınıflarda devam ettiği ders odaklı bir bina olmaktan çıkarak, açık ve kapalı mekanları ile çeşitlendirilebilen alanlar sunması amaçlanmıştır. Bu alanların öğrencilerin yüzyüze sosyalleşebilecekleri , yeni anılar biriktirebilecekleri, sanat , spor ve iletişim odaklı mekanlar olarak öğrencilerin kişisel gelişimini olumlu yönde etkileyebileceği düşünülmektedir. Okulun tasarımının pandeminin ülkemizde yayılmaya başladığı ilk günlerde yapılması, sosyal mesafe, yüz yüze eğitimin gelecekte nasıl sağlanacağının düşünülmesine olanak sağlamış. Kapalı mekanların doğal hava ve ışık alma gerekliliği , sosyal mesafenin korunmasına olanak sağlayacak koridor , kapalı mekanların hacimsel olarak yeterliliği yeniden irdelenmiştir.”
Balıkesir’de bulunan ve ARKIV’de yayınlanan, uygulanmamış projelerin tümünü buradan inceleyebilirsiniz.