Türkiye'nin Mimarlık Arşiv'i ARKİV'de yer alan inşaatı tamamlanmış projelerden oluşturduğumuz seçkide bu seferki durağımız Kayseri.
Kayseri Ticaret Odası (KTO) Hizmet Binası Mimarlar Odası Kayseri Şubesinin katkılarıyla, 2014 yılında düzenlenen Kayseri Ticaret Odası Hizmet Binası Mimari Fikir Projesi Yarışması ile seçilen üç eşdeğer ödül arasından, yönetim kurulu kararıyla uygulamaya değer bulundu.
“Yapı, temelde farklı fonksiyonlardan teşkil iki ayrı parçanın birleşiminden oluşmaktadır. Bunlardan ilki ‘çalışma alanları’; Kayseri Ticaret Odası personelinin ihtiyaç duyduğu, idari birimlerin ve toplantı salonlarının bulunduğu, sirkülasyonu bir atriyum etrafında olan, kısmi güneş kontrollü bir ofis yapısı. İkincisi ise ‘sosyal alanlar’; kurumun düzenlemek durumunda olduğu daha büyük ölçekli toplantı, sergi, oda meclisi veya yemek gibi organizasyonlarını gerçekleştirdiği, 500 kişilik çok amaçlı konferans salonu, 500 kişilik restoran, 100 kişilik toplantı salonu ve sergi alanlarından oluşan bir tesis yapısı.”
“Proje oluşum sürecinde yapının karakterini oluşturan eğimli iç-dış kabuk, dış mekânda bir örtü görevi üstlenip yarı kapalı bir mekân sağlarken, iç mekânda konferans salonunun eğimini sağlamaktadır. Geneli betonarme olan yapıdan radikal bir açı ile çıkan çelik konsollardan teşkil strüktür üzerinde bulunan yüzeyde, Corten-A çeliği kullanılarak; Kayseri’de yerleşik sanayi ile ticaretin bir arada olduğu sembolize edilmek istenmiştir. Yapının ofis kısmında 4,50 m yüksekliğindeki tüm katlar boyunca devam eden cam cephe kullanılmış, gerekli olan cephelerde hareketli paneller ile kısmi güneş kontrolü sağlanmış, gerek görülmeyen cephelerde ise sadece kedi yolu bırakılarak kullanım kolaylığı ve bir bütünsellik sağlanmak istenmiştir. Yapının geriye kalan dolu yüzeylerinde brüt beton görünümlü fiber katkılı beton paneller kullanılmıştır.”
Kayseri’de Abdullah Gül Üniversitesi’nde bulunan ve eski endüstri yapılarına yerleşen kütüphane ve müze yapısının inşaatı 2016 yılında tamamlandı.
“Rus mimar Ivan Nikolaev önderliğinde 1933-1935 yılları arasında inşa edilmiş olan Kayseri Sümerbank Bez Fabrikası, Cumhuriyet döneminin endüstrileşme ve modernleşme hareketinin en önemli sembollerinden biri olmuştur. Rus Konstrüktivizmi’nin özgün örneklerinden sayılabilecek yapıları içeren bu kompleks 1999 yılındaki kapanışından Abdullah Gül Üniversitesi’ne tahsis edilmesine kadar geçen süre boyunca kent merkezine yakın bir yerde terk edilmiş bir alan olarak kalmıştır. 2012 yılında mevcut yapıların bir kısmının değerlendirilmesiyle AGÜ kampüsü olarak tekrar kullanıma açılmıştır. Kampüs içerisindeki özgün endüstri yapıları olarak öne çıkan Elektrik ve Buhar Santrali binaları Cumhurbaşkanlığı Müzesi ve Kütüphanesi’ne ev sahipliği yapmaktadır.”
“Müze olarak iç organizasyonu yeniden düzenlenen Elektrik Santralinde işletme senaryosu doğrultusunda ziyaretçinin cumhurbaşkanlığı sergisini deneyimleyebileceği, bunun yanında değişen programlara göre süreli sergileri gezebileceği mekanlar kurgulanmıştır. Aynı zamanda eğitim alanındaki faaliyetler için bireysel ya da okul gruplarının kullanabilecekleri aktivite alanları bulunan, yeme-içme alanları ile desteklenmiş bir merkez olarak tasarlanmıştır. Bunun yanında, yapının asli kullanım sürecinden elektrik üretimine ait günümüze ulaşabilmiş kül hazneleri, kömür bacaları gibi özgün yapısal unsurlar sergi deneyiminin bir parçası haline getirilmiştir. “
2008 yılında açılan, Kayseri İç Kalesi’nin Korunarak Kültür Sanat Ortamına Dönüştürülmesi Projesi Ulusal Mimarlık Yarışması’nda 1. ödülü kazanan proje, Kadir Uyanık, Zafer Ertürk, Emel Birer tarafından tasarlandı.
“Şehrin belleğinde önemli bir yer tutmuş, farklı yaşantı ve sosyal süreçlere tanıklık yapmış, şehrin gelişim merkezinin tam ortasında yer alan Kayseri İç Kalesi’nin dönüştürülmesi, kültür ve sanat ortamına kavuşturulması için 2008 yılında 2 aşamalı bir yarışma düzenlenmiştir. Yarışmanın açıldığı döneme kadar İç Kale, şehrin yapılaşmasından bağımsız olarak farklı dönemlerde farklı amaçlara hizmet etmiş, kale duvarlarının içerisi ile dışarısı arasında sosyal bir sınır haline gelmiş ve eski dokusundan hiçbir iz kalmamıştır.”
“İç Sokağa paralel, yönetim galerisine kadar giden ve yer yer genişleyen bir platform eklenmiştir. Böylece mekânlar bir üst kotta birleştirilerek mekânsal zenginlik artırılmıştır. Platform olarak düşünülen bu geçiş, birçok alanı birbirine bağladığı gibi, geçtiği sağır duvarlardan yararlanarak sürekli bir sergi alanı olma niteliği de taşımaktadır. Bu galeri genişleyerek bitmektedir. Bu genişlediği noktada kaleyi alttan ve başka bir açıdan izleme olanağı sunmaktadır. Bu galerinin sürekliliğinin yanında, farklı kot üzerinden seyir olanağı vermesi de başka bir mekân zenginliği yaratmaktadır.”
17. BETONART Mimarlık Yaz Okulu kapsamında Birge Yıldırım ve Gürkan Okta moderatörlüğünde tasarlanan proje, atölye katılımcıları Murat Seska, Ali Semen, Gülistan Kenanoğlu, Banu Başyiğit ve Beste Çeliksoy tarafından üretildi.
“Proje bağlaç* metaforundan yola çıkarak iki hal/ durum arasında bir bağ niteliği taşmayı hedeflerken, betonla kişi arasında, duvarın ötesi ve içi arasında, bitişi ve sonucu arasında algısal/deneysel bir mekan üretir. Yerdeki çakıllar, iki duvar arasındaki akış bu deneyimi güçlendirir. Dışarıdan yalın iki duvar olarak algılanan işin içerisi bağ dokuların algoritmik soyutlamaları ile şekillendirilmiştir. Bu mekan kişiyi kapsar ve yeni bir deneyim yaşatmayı hedefler. Bağlaç doğa ve kişi arasında, kişi ile mekan arasında bir ilişki kurar. Bu ilişki süreç temelli bir tasarımın ürünüdür ve yapısal ve doğal peyzajın dönüşümü ile değişerek var olacak sinematografik bir kurgu içerir.”
17-27 Temmuz tarihleri arasında AGÜ’de, Melike Altınışık’ın moderatörlüğünde ve Begüm Aktaş yardımcı moderatörlüğünde üretilen proje atölye katılımcıları Sevgi Altun, Emre Çalışkan, Eda Gürhan ve Bekir Ülker tarafından tasarlandı.
17. BETONART Mimarlık Yaz okulu kapsamında üretilen tasarımlardan biri olan ACHROME[scape] projesi, bu yılki teması “Beton Olmak : Bir Morfogenetik Yaklaşım” ile bütün olarak fabric formwork ve beton üzerine yoğunlaşmaktadır. 17-27 Temmuz 2018’de, Kayseri Abdullah Gül Üniversitesi’nde moderatörlüğünü Melike Altınışık’ın yaptığı ACHROME[scape] projesi moderatör yardımcısı Begüm Aktaş ve dört katılımcı Sevgi Altun, Emre Çalışkan, Eda Gürhan ve Bekir Ülker’den oluşan altı kişilik bir ekip tarafından tasarlanıp, inşa edildi.
Tasarımından uygulama aşamasına, proje ekibini aktif olarak sürecin bir parçasına dönüştürmek adına analog parametrik bir sistematik kurgulanmasının önemi ayrı. Bu sayede bütüncül, sürdürülebilir, geliştirici bilgi akışının ortaya çıkmasına olanak sağlanıyor. Hücreler bütünündeki benzersizlik ya da ilişkisel, organizasyonel benzerlikler herhangi bir formun alt bileşenlerini oluşturan tasarım verilerinin nasıl bir araya getirilebilecekleri konusunda önemli değerleri oluşturuyor. Bu bağlamda Achrome[scape] yatay hiyerarşi içeren ve hiyerarşinin sistem kuramı üzerinden ilerlemesine olanak sağlayan ve tasarımı meydana getiren tüm aşamaların sistemler zinciri arasında kurulacak olası tüm bilgisel ilişkilerin çeşitlenmesi ve güçlenmesi sağlanıyor. Böyle bir ilişkisel düşünce şekli ekip tarafından proje tasarım ve üretim sürecinde çevresel verilerin değerlendirilmesinde ve akıllı, adaptif bir üretim modelinin tasarlanmasında önemli rol oynuyor.
Türkiye Modern Mimarlık Mirasının önemli örneklerinden ve ülkemizin ilk büyük ölçekli sanayi yerleşkelerinden biri olan Kayseri Sümerbank Bez Fabrikası, 2012 yılında eğitim amacıyla kullanılmak üzere Abdullah Gül Üniversitesi’ne tahsis edilmişti. Büyük Ambar Binası eğitim amaçlı yeniden işlevlendirme çalışmaları, AGÜ Mimarlık Fakültesi öğretim üyeleri Burak Asiliskender ve Nilüfer Baturayoğlu Yöney tarafından tasarlanan ve 2014 yılında onaylanan Sümer Kampüsü Master Plan ile birlikte sürdürüldü.
“1932-1935 yılları arasında yerleşkenin geri kalanıyla birlikte, Ivan Nikolaev yönetiminde Turkstroj tarafından tasarlanarak Sovyet desteği ile inşa edilen 134×44 m boyutlarındaki tek katlı Ambar binası, yaklaşık 6 bin metrekare taban alanına sahiptir. Kuzey-güney yönünde dilatasyonla birbirinden ayrılmış yanyana dört ayrı depolama hacminden oluşan yapı, dönemi için geniş açıklıklı olarak tanımlanabilecek betonarme iskelet taşıyıcı sisteme sahiptir. Narin betonarme kolonlar, doğu ve batı cephelerinde 5m yükseklikten, yapının orta aksında 9m yüksekliğe ulaşan eğik betonarme plak biçimindeki üst örtüyü desteklemektedir. “
“Depolama birimleri, yapı boyunca kuzey-güney doğrultusunda uzanan orta aks ile birbirine bağlanmaktadır. Bu koridor aksının üzerinde, doğu ve batı cepheleri boyunca uzanan yatay pencereler ile içeriye doğal ışık sağlamaktadır. Orta akstaki bu koridorun bağladığı kuzey-güney cephelerinde anıtsal birer kapı yer almaktadır. 20 cm kalınlığındaki narin Kayseri tüfü dış duvarlar, yatay derzlere yerleştirilen ve kolonlara bağlanan ince çelik donatılarla desteklenmiştir. Doğu ve batı cephelerinin üst bölümünde yapı boyunca sürekli bir yatay pencere ile her aks aralığına bir adet olarak yerleştirilmiş demir kapılar ritmik cephe düzenleri tanımlamaktadır. Yapının batı cephesinde, malzeme taşımak için kullanılan demiryolu hattı boyunca saçağın bir aks uzatılmasıyla oluşturulan arkatlı bir koridor aksı bulunmaktadır.”
Kayseri’de bulunan ve ARKIV’de yayınlanan, uygulanmamış projelerin tümünü buradan inceleyebilirsiniz.