Asırlık Mimarlık Devi Niemeyer’i Kaybettik

Mimarlığın en saygıdeğer, en büyük isimlerinden biri olan Oscar Niemeyer, 105. yaş gününden tam 10 gün önce aramızdan ayrıldı.

Bir süredir şikayet duyduğu solunum yolları rahatsızlığı nedeniyle vefat eden Oscar Ribeiro de Almeida de Niemeyer, Le Corbusier’in öğrencilerinden biriydi. Ustasından çok farklı tasarımlara imza atan Niemeyer kıvrımlarla oynayarak yeni bir mimari tarz elde etti. Bu tarz tam 80 yaşındayken, yani 1988 yılında Pritzker ödülünü kazanmasına neden oldu.

“Sert ve esnek olmayan insan tarafından yaratılmış dik açılar ve doğrulara asla ilgi duymadım. Ben kendiliğinden akan, şehvetli kıvrımları sevdim hep. O kıvrımlar ki, onları bazen memleketimin dağlarında, bazen dolambaçlı nehirlerde, okyanusun dalgalarında ya da sevdiğim kadının bedeninde gördüm. O kıvrımlar evreni oluşturdu, hatta Einstein’ın evrenini…” Oscar Niemeyer, 2000, The Curves of Time: The Memoirs of Oscar Niemeyer.

Niemeyer’in mimari vizyonu 1940 ve 1950’lerde başkent Brasilia’nın fütüristik kent gelişiminde başrol oynadı.

Niemeyer’in mimalığının başarısı hayatın her kesiminden insanlara hitap edebilmesinden kaynaklanıyordu. Memleketi Brezilya’da çok takdir edilen bir ilham kaynağı, bir ikondu. O hep “yoğun” bir hayat yaşadı.

Niemeyer, “Bir mimarın sadece mimariyi düşünmesi önemli değildir, esas olan dünya üzerindeki sorunları bir mimar olarak nasıl çözebileceğini düşünmesidir. Mimarın rolü, sadece bir avuç ayrıcalıklı insan değil herkese hizmet eden bir mimarlık ile daha iyi bir dünya için savaşmaktır.” demişti.

Niemeyer çoğumuz için ilham kaynağı ve bir öncüydü.

Etiketler

2 yorum

  • kadri-atabas says:

    Sayın sayfa yöneticileri,
    Niemeyer kuşkusuz “mimar” olan herkezin saygı ile andığı bir kişi, yaşamı, mesleğine olan tutkusu, seçmeleri…
    Uzun bir ömrü dolu dolu yaşamak ve son anlara kadar yaratıcılığının heyecanını yitirmemek çok saygı değer bir tutum. Her an ölüm haberi gelecek diye titriyordum. Üzgünüm, ama onunla aynı mesleği yapıyor olmaktan onur duyuyorum.
    Gene de yazınızdaki bir konuyu düzeltmenizi öneririm. Birleşmiş Milletler Yapısının mimarının kim olduğu günümüzde bile tartışılan bir konu.( Tabii ” hukuken” bir mimarı var, ama,O’nun ismini bile anan yok, sonuçta Rockfeller’in zorbalığı ile ortaya çıktı o meslektaş, yapılanı uygulaya dönüştürdü.Bir yazarın deyimi ile, “BM Yapısı bir devin ayakkabısını giymeye kalkan bir cücenin eseri” oldu) Çok karmaşık, söylentiler, kavgalarla dolu bir süreç. L.C. yapının mimarının kendisi olduğunu hep ileri sürdü. Proje taslaklarının hazırlanma toplantıları,grupların kurulması, taslağın ortaya çıkışı süreci oldukça bulanık, ama L.C’nin iddialarının doğru olduğunu ileri süren tanıklar var. Bu konuda Corbusier’in Rockfeller’e yazdığı mektup ve cevabını da okumuştum.
    Bu kadar tartışmalı ve L.C. nin daha etkin olduğuna dair belirtilerin ileri sürüldüğü bir alanda Niemeyer’in Yapı’nın mimarı olduğunu hiç tereddütsüz yazmanız sanırım pek gerçekci olmaz. Bu durum Niemeyer’in ve yaptığı hiçbirşeyin değerini de azaltmaz.
    sevgilerimle
    Kadri Atabaş

  • emine-merdim-yilmaz says:

    Merhaba Kadri Bey,
    Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederiz. Söyledikleriniz ışığında haberi gözden geçirelim

Bir yanıt yazın