Bu yazı ve Saarinen'e ait daha fazlası 1906-1977 yılları arasında Smithsonian'da Amerikan Sanat Arşivleri (Archives of American Art-AAA) tarafından "Aline ve Eero Saarinen Makaleleri" olarak dijital formatta sunuldu.
1953’te Aline, Eero ile tanıştığında New York Times’da anlaşmalı sanat editörü ve eleştirmendi, yeni boşanmıştı ve büyük bir başarı ol
duğunu kanıtlayan General Motors Teknik Merkezi’nin mimarı ile tanışmaya Detroit’e gidiyordu. Aline, New York Times dergisinde 23 Nisan’da “Saarinen Oğlu, Şimdi” adlı yazıyı Aline B. Louchheim imzası ile yayınlamak üzere Saarinen’in profilini çıkartacaktı. Bir yıldan biraz uzun bir zaman sonra ise Aline B. Saarinen olarak bilinecekti.
320 hektarlık bir alanda geniş bir havuz etrafına dağıtılmış 25 bina ile Aline’in ayakları yerden kesildi. Üç katlı binaların uzun kenarında Mühendislik ve Araştırma, Hizmetler, Süreç Geliştirme ve Stil departmanları bulunuyordu.
Kompleksin bu kısmı hala yeni sayılan yeşil perde camdı; kısa duvarlar parlak cilalı sarı, turuncu, iki kırmızı, iki mavi, yeşil, gri ve siyah tuğlalardan oluşuyordu. Parlak aluminyum kubbe, test edilip GM arabalarının sergilendiği dairesel mekanın üzerini kapatıyordu. Parlak 18 metrelik paslanmaz çelik su kulesi, dümdüz arazide GM’in gökyüzündeki yerini işaretliyordu.
Aline, gelecekteki eşinin doğum gününde ona bir mektup yazdı:
General Motors projesi herkesin hakkında yazdığından daha fazlasıydı: gerçek bir yirminci yüz yıl anıtı, “kendisi mühendislik harikası olan endüstriyel bir ürün”, teknolojinin güzel bir ifadesi, ilişkileri değiştirmede yaratıcı, büyük ve harika, konsepti plan ve detaylandırmaya kadar taşımakta harika, insanın gururunu makine ile yüz yüze getiren bir grup bina, çok insanca…
Bu yazı ve Saarinen’e ait daha fazlası 1906-1977 yılları arasında Smithsonian’da Amerikan Sanat Arşivleri (Archives of American Art-AAA) tarafından “Aline ve Eero Saarinen Makaleleri” olarak dijital formatta sunuldu. Mektupları, özellikle Aline’in yukarıda yapılan alıntıdaki gibi romantik yazışmaları, kendi alanında yıldız olan, daha önceden ayrı ayrı bağları olan (Eero’nun eski bir karısı ve iki çocuğu; Aline’in ise eski bir nişanlısı, iki çocuğu ve gazetecilik kariyeri vardı) iki eşit birey arasında yaşanan yıldırım aşka zaman zaman şok edici derecede içten bir bakış sağlıyor.
Birlikte oldukları ilk gün, iş sonunda geri çekildi ve erkek öne çıktı.
…güzel bir yemekti, ama ikimiz de yabancı, soluksuz ve korkunç hissediyorduk. Hala bana uçağımı erteleten dürtünün etkisindeydik. Cranbrook’a, karanlık odaya kaçtık ve ilk kez birlikte olduk, acele ile olsa da böylece ikimiz de ilk olduğunun farkındaydık. Sonra havaalanına giderken Aline’in otobiyografisinden bahsederken nişanlanmanın adı şöyle bir geçti. Sonra, gizli arabanın içinde, siyah palto ve siyah şapkanla sana baktım ve seni tekrar görmeyi ne kadar istediğimi düşündüm…
(Bunu ilk, AAA’da bir mikrofilmden okuduğumda gözlerime inanamamıştım. Anlatılanlar uzun bir süre çıkmadı aklımdan)
Eero’nun çok kısa süren kariyerinde (1961 yılında, 51 yaşında beyin tümöründen vefat etti) başta gelen destekçisinin Aline olduğunu belirten gezici sergi “Eero Saarinen: Geleceği Biçimlendirmek”in de öne sürdüğü gibi aşk ve mimarlık, Aline ve Eero birbirinden etkilendikleri anda karışmıştı bile. 10 Kasım’da New York Müzesi’nde açılan sergi Aline’nin, Times için hazırladığı Eero profilini ve yazışmalarından alıntıları ve Aline’in en çok satanlar arasına girmiş “Gururlu Malikler” kitabını da içeriyor. Aynı zamanda, Eero’nun vefatından sonra Aline’in şöhretli kariyeri, yazılı basından televizyona geçişi ve sonunda kendi sabah programı olan “Sadece Kadınlar İçin” adlı programının sunuculuğunu yapması üzerinde duruyor. Aline, NBC’nin Paris büro şefi olmak için (yabancı bir büroya gönderilen ilk kadın) programı bıraktığında, Barbara Walters programı devraldı.
Aline Saarinen’in mektubu (Archives of American Art-AAA)
Eero ve Aline’nin romantik yazışmaları, hayvanlarının adları, zarflar ve kağıttan kesilmiş kalplerin yanı sıra, Eero’nun psikoloğu ile olan karanlık yazışmaları da vardı. Bu yazışmalarda Eero’nun, ilk eşi olan Lily Swann Saarinen hakkında, Aline öncesinde Saarinen ailesi tarafından yarı evlat edinilmiş Florence Knoll ve İsveçli tekstil tasarımcısı Astrid Sampe gibi başka kadınlarla yaşadığı aşkları yazıyordu. Bir ayağı psikolojik ve fiziksel olarak dışarıda olarak uzun yıllar boyunca boşanma tehditi ile yaşamış (mektuplarının çoğu bir uçakta yazılmış) Aline’e yazılmış tarih atılmamış bir mektupta Eero’nun kadın problemleri terapiden, meslek düşkünü romantizmlerine taşıyordu. Tanıdığı tasarımcı çiftlerin evliliklerini ne kadar mutlu olduklarının bir tablosunu yaparak sıralıyor ve kendi (gelecek) evliliklerinin analizini yapıyordu. Yaptığı hesaplama aslında havaalanlarında ve ticari ortaklıklarda kullandığı bir hesaplamaydı ancak özel hayatında kullanmamak için hiçbir neden görmemişti. Bu tablo, AAA (sayfa 25) ve New York Müzesi’nde görülebilir. En üstte 100 ile 90 puan arasında kendi ailesi, mimar Eliel Saarinen ve tekstil tasarımcısı Loja Saarinen, “Charlie” ve Ray Eames vardı. 70 ile 80 puanlar arasında Girardlar, 30 ile 40 puan arasında Knollar, Louchheimlar, Eero ve Lily Saarinen “dejenerasyon öncesi” vardı. 15 puanla George Nelsons belli ki sevgisiz bir evliliğe hapsolmuştu. Henry ve Doris Dreyfuss’u da listeye ekleyebilirdi. Doris kendi ofisini yürütürdü ve iş hayatı ile kişisel hayatı birbirinden ayırmak için “Bayan Marks” olarak tanınırdı.
Eero Saarinen’den Aline Saarinen’e (Archives of American Art-AAA)
Eero Saarinen’in ilk evliliğinin sonradan anlaşılan problemi çok bariz görünüyordu. 1937 yılında Cranbrook’ta Lily Swann ile tanıştığında o, heykeltraş, eski buz pateni yarışmacısı ve önemli bir New York ailesinin göz kamaştırıcı kızıydı. 1939 yılında evlendiler, 1941 yılında Eric adında bir oğlu, 1945 yılında ise Susan adında bir kızı oldu. Tıpkı annesinin babasının komisyonlarına katkıda bulunduğu gibi, Lily de eşinin erken projelerinin bazılarına -bir tanesi 1947 yılında ödül kazanan Gateway Arch olmak üzere- heykellerle katkıda bulundu. Eero, Charles Eames’in Ray’i gibi, işte ve hayatta bir eş istedi. İşleri büyüyüp seyahatleri arttıkça Lily Bloomfield’daki evlerinde iki ufak çocukla kaldı. Hatırladığı kadarıyla Lily depresyondaydı, muhtemelen dengesizdi ama Eero da kendi hızına yetişemediği için çok bariz bir hayal kırıklığı yaşıyordu.
Aline, Eames ve Eero Saarinen (1955)
Öte yandan, Aline çalışan bir kadındı. Bir dadı ve eski kocası vardı. Makalenin yayınlandığı aylardan önce de sonra da Eero’yu görmek için çok çaba sarfetti. Onunla Beşinci Cadde ve 56. Sokak’taki Langdon Oteli’nde buluştu, New Hope’a gitti, GM kafeteryası için hazırlanan Harry Bertoia’nın gösterimi üzerine görüştü, onunla MIT’nin Kresge Şapel’in maketleriyle dolu Boston’da bir otel odasında buluştu ve Hans Knoll’a mobilya fikirlerini sunmasını izledi. Tanıştıkları gün bile akşam yemeğinde Girardlar, Alexander ve Susan, Detroit’ten gelen tasımcı ruhlar ve komşular ile tanıştı.
Evlendikten sonra Aline, kendisini eşinin öncü rol oynadığı mimarlık dünyasından kurtarması gerekti. Bunun yerine, Eero Saarinen & Ortakları’nda “Enformasyon Servisi Başı” oldu ve projeleri daha önce çalıştığı dergilerin editörlerine gönderip müşterileri kişisel ve profesyonel olarak cezbetti. Hem eşinin hem kendisinin işini başarıyla ilerletti. Saarinen’in kariyerinin sanatsal desteği aileye yeni bir üyeyi de dahil etti ve 1955 yılında Eames doğdu.
Aline’in yardımları, Eero vefat ettikten sonra onun Amerikan mimari panteonundaki yerini koruma şeklinde devam etti. Aline ile Saarinen’in uzun süredir ortağı olan Kevin Roche ve John Dinkeloo ülkeyi gezerek firmanın tasarım ve inşaat aşamasındaki dokuz tasarımının da (Dulles Havaalanı, TWA Terminali, Yale için iki konut projesi, St. Louis’deki Gateway Arch ve CBS Binası) Saarinen binası olarak tamamlandığından emin oldular. 1962 yılında, “İşinde Eero Saarinen” adlı Saarinen’in yazılarını ve inanılmaz siyah beyaz fotoğraflarını içeren bir kitap yayınladı. 1965’te tamamlanmasından sonra CBS Binası için de bir kitap taslağı çıkarttı, çünkü bu projenin Saarinen’in en medyatik projesi olduğunu düşünüyordu.
Hep Lily Saarinen (ve Catherine Woermann Eames, ve Wikipedia’da bulamadığım diğer mimarların ilk eşleri) için kötü hissederim. Eero ve Lily’nin ilişkilerinin bugün daha farklı olacağını düşünmek istiyorum. Lily, heykeltraş olmak yerine Eero ile mimarlık fakültesine birlikte gidebilirdi. Kendi başına Gateway Arch yarışmasına girebilirdi. Evlenmek için biraz bekler, çocuk sahibi olmak için daha da beklerdi. Aline’a tercih edilmek yerine, bir Aline olabilirdi. Eero’nun ablası, bir zamanlar Eliel ve Eero Saarinen ortağı olan mimar J. Robert F. Swanson ile birlikte çalıştı ve mobilya, tekstil, moda ve iç mekan tasarımı yaptı.
Yazının tamamını burada bulabilirsiniz.