Gelenksel ve çağdaş yaklaşımı ortak bir noktada buluşturan Bab Al Salam Mescidi, Altqadum tarafından tasarlanmış.
Umman mimarisini yansıtmak ve ruhsal bir deneyim sunmak isteyen Altqadum, yeni tamamladıkları Bab Al Salam Mescidi ile geleneksel mimarinin sınırlarını aşmayı amaçlıyor. Tasarım ekibi, temel prensiplerini; sadece “neyin” gelenek, sürdürülebilirlik ve anıtsallığı tek bir proje çatısı altında toplayacağına göre değil bunun “nasıl” olacağına odaklanarak belirlediklerini not düşmüş.
Mescidin konsepti; -Umman kültür mirasıyla karmaşık bir şekilde örülmüş- “manevi dünya” çevresinde şekillendirilmiş. Altqadum, tarihi camilerin yalınlığını yansıtmasının yanında modern işlevselliğe sahip bir tasarım hayal etmiş. Hem şimdiki hem de gelecek kuşaklara hitap eden bir anıt yaratmak, geleneksel ve çağdaş arasında hassas bir denge gerektiren önemli bir zorluk teşkil ediyormuş. Projede, erkek ve kadın namaz kılma yeri, erkek-kadın abdest alanı ve açık kamusal alan yer alıyor.
Altqadum, Bab Al Salam Mescidi’ne -ibadet mekanına canlılık kazandıran bir kamusal alan yaratarak- hayatı aşılama arzusuyla hareket etmiş. Umman mimarisinin köklerine yaptıkları yolculukta; geleneksel camilerden ilham alarak yalınlığın zarafetini yeniden keşfetmiş. Sıradanlıktan yola çıkarak kullanıcının yolculuğunu irdeleyerek caminin temel işlevlerini hem mimari açıdan hem de deneyim açısından yeniden tanımlamışlar.
Sınırları zorlayan hırslı bir işverenle birlikte çıkılan yolculukta ilk engel, yerel yetkililerle onay sürecinde ortaya çıkmış. Topluma derinden bağlı olan Altqadum’un tasarımı, form, boyut ve renk hakkında sorular doğurmuş. Açık iletişim ve sarsılmaz kararlılık; konseptin yanlış yorumlanmadan özgün bir şekilde yansıtılmasını sağlamak için temel gerekliliklermiş.
Bab Al Salam Mescidi’nin vizyonunu hayata geçirmek için Altqadum, inovatif konstrüksiyon teknikleri geliştirmiş ve malzeme seçimine titizlikle yaklaşmış. Erkek namaz kılma yerinin tavan kaplamasında hafif Cobiax teknolojisi kullanılmış. Bu sayede beton kullanımının minimuma indirilmesi ve total ağırlığın düşmesiyle sürdürülebilirliğe olan bağlılık ortaya konmuş. Minarenin konstrüksiyonunda, tasarımdaki özgün biçimi elde etmek için kademeli bir kepenk sistemi kullanılmış.
Erkekler salonundaki -1.600’den fazla kristal cam toptan oluşan bir sanat eseri olan- avize; kubbe hissini yansıtarak İslami mimari özelliklere saygı duruşunda bulunuyor. Erkeklerin abdest alanındaki bir sistem, sıçrayan suyu, sulamada yeniden kullanmak için yönlendirerek işlevselliği sürdürülebilirlikle birleştiriyor. Yerli zanaatkarlar tarafından üretilen Umman mermeri abdest koltukları, açık alana doğal bir his ve dayanıklılık kazandırıyor.
1 Yorum
Ummanlılar “Biz Arap değiliz. Bize Arap mimarisi dayatmayın” derler. Bu anlamda biz Türklerden farklılardır.
O yüzden böylesi bir dini yapı tasarımı beni şaşırtmadı.