Mahatma Gandhi, bugün tüm dünyaya mal olan şiddet karşıtı felsefesini ve sivil itaatsizlik kararını Mumbai'de ilan etti. Kaldığı ev, Mumbai karmaşasının ortasında, mütevazı bir müze...
Oscar ödüllü ‘Slumdog Millionaire’ (Milyoner) filminde de anlatılan Dhavari, kanalizasyon sistemi olmayan, yaşamın teneke evlerde sürdüğü bir yer… Dhavari ayrıca çöp geri dönüştürme, tekstil, deri kurutma, sabun sektörü ve dantel işçiliğinin merkezi.
Sadece gerçek ilelebet varolacak. Geri kalan her şey, zamanın dalgasında kaybolup gidecek. – Mahatma Gandhi
Hindistan’ın en hareketli şehirlerinden Mumbai, Mohandas (Mahatma) Karamchand Gandhi’nin yaşamının en önemli yıllarını geçirdiği ve felsefesini geliştirdiği yer… Sadece Hindistan’a değil, tüm dünyaya ilham veren Gandhi’nin yaşadığı müze-evi ziyaret etmek, bu yolculukta beni en heyecanlandıran anlardan oldu.
Gandhi’nin 1917-1934 yılları arasında yaşadığı bu üç katlı zarif ev, bir arkadaşına aitmiş. Porbandar doğumlu Gandhi, Mumbai’de kaldığı zamanda bu evde çalışarak geçirmiş…
Ama ne çalışma! 1919’da “Satyagraha” denen sivil itaatsizlik felsefesini… 1921’de dört günlük ölüm orucunu ve 1932’de sivil itaatsizliği burada ilan etmiş Gandhi. Hatta bu evde tutuklanmış…
Gandhi Müzesi yaklaşık 50 bin belge ve kitapla dolu. Beni en çok şaşırtan, Hitler’e yazdığı bir mektubun da burada sergilenmesi oldu.
Evet, Temmuz 1939 tarihli mektupta Gandhi, Hitler’e “büyük bir dünya savaşını engellemek sizin elinizde” diye çağrıda bulunmuş! Bu mektup asla Hitler’e ulaşmadığı gibi, ulaşsaydı ne değişirdi, onu bilmiyoruz…
Gandhi’nin yer yatağı ve kitabının bulunduğu odası, camekanın ardından da olsa görülebiliyor.
Müzede beni en çok etkileyen şeylerden biri, Gandhi’nin karısına olan sevgisi ve bağlılığı oldu. Otobiyografisinde, çocuk yaşta evlendirilmenin aslında yanlış bir şey olduğunu, fakat karısını hep çok sevdiğini o kadar incelikli bir dille anlatıyor ki…
Gandhi’yi hepimiz biliriz, ama Kasturba Gandhi’nin ona nasıl destek olduğunu, insan hakları için nasıl mücadele ettiğinden haberimiz yoktur… Evet, Kasturba Hanım Hindistan’ın bağımsızlığı için mücadele ederken tutuklanıp çalışma kamplarında çile çekmiş bir kadındır.
Gandhi’nin şu sözleri etmesi boşuna mı: “Kadın erkeğin esiri değil; can yoldaşı, desteği, kederlerinin ve sevinçlerinin tam anlamıyla ortağıdır.”
Hindistan yolculuğunun sonunda şunu söyleyebilirim: Bir sonraki sefer, ne zaman ve nerelere gideceğimi daha oradayken düşünmeye başladım!
Henüz alnımın ortasından ışık çıkmadı, ama Hint kültürü, yemeği, müziği hatta filmlerinin meraklısı oluverdim. Öyleyse namaska’r (selamlar).
Dünyanın en kalabalık metropollerinden (2005 nüfus sayımına göre 21 milyon) Mumbai, Bollywood’un da merkez üssü.
Maharashtra eyaletinin başkenti Mumbai’nin sömürgecilik döneminden kalma adı Bombay’dı. Daha sonra eski adını geri aldı.
Gökdelenler, Hint mimarisi ve İngiliz döneminden kalma tarihi binaların iç içe geçtiği şehir, aynı zamanda dünyanın en büyük gecekondu (slum) nüfusunu barındıran şehri…
Daha havaalanına inerken mavi naylon çatılı teneke evleri göreceksiniz. Yol boyunca da burnunuza çarpan nahoş kokular, Mumbai’nin nasıl bir gelir uçurumu olduğunu gösterecek.
Oscar ödüllü “Slumdog Millionaire” (Milyoner) filminde de anlatılan “Dharavi”, toplam nüfusu 1 milyonu bulan 50 mahalleden oluşuyor. Kanalizasyon sistemi yok ve yaşam, teneke evlerde sürüyor. Ancak filmdeki sefalet tasviri, burada yaşayanların pek hoşuna gitmemiş…
Haksız sayılmazlar! Çünkü Dharavi’de, Hindistan’ın her yerinde olduğu gibi kabuğu aralayınca başka gerçekler çıkabiliyor:
Devasa gecekondu mahalleleri, Mumbai ekonomisine yılda 500 milyon ila 1 milyar dolar arasında katkıda bulunuyor. Dharavi, çöp geri dönüştürme, tekstil, deri kurutma, sabun sektörü ile dantel işçiliğinin de merkezi.
“Gerçek Hindistan”ı görmek isteyenler için Dharavi’ye turistik gezi”ler de düzenleniyor.
Dharavi halkı, aslen Mumbai’nin balıkçılarıymış. Yani birkaç yüz yıldır burada yaşayanlar var. Zannetmeyin ki fukaralık sadece Dharavi’yle kısıtlı. Hayır, şehrin en merkezi yerinde bile akşam 22’den sonra kartonu sokağa serip, battaniyeye sarınıp uyuyan aileler rastlayabilirsiniz. Sadece erkekler değil, bebeğiyle sokakta uyuyan çok kadın gördüm.
1920 yılında tamamlanan Hindistan Kapısı (Gateway of India), İngiliz Raj döneminin çarpıcı bir sembolü.
Mumbai’de Gandhi Müzesi’nden başka görülecek, gezilecek yerler şöyle:
1- HİNDİSTAN KAPISI: Mumbai’nin en bilinen anıtı Hindistan Kapısı (Gateway of India). Kral 5. George ve Kraliçe Mary’nin ziyaretini onurlandırmak için 1920’de tamamlanan bu devasa kapı, İngiliz Raj döneminin çarpıcı bir sembolü.
2- EN BÜYÜK ÇAMAŞIRHANE: Dhobi Gat, insan gücüyle çalışan dünyanın en büyük çamaşırhanesi. Mumbai’nin her yerinden gelen kirli çamaşırlar burada, elde yıkanır.
3- SANATIN KALBİ: Kala Ghoda bölgesi, önemli müze ve sanat galerilerinin merkezi. Galler Prensi Müzesi’ndeki eserler, kesinlikle görmeye değer.
4- HACI ALİ CAMİİ: 1431’de Hacı Ali Şah Bukhari’nin yaptırdığı cami, aynı zamanda mezarı. Cami okyanusun ortasında! Kuvvetli gel-git nedeniyle ancak günün belli zamanında, daracık bir yoldan gidilebiliyor. Kadınlar caminin içine giremiyor.
5- BOLLYWOOD: Hint sineması değil, Hintçe konuşulan film endüstrisinin adı Bollywood. Günde 18 milyon Hintli sinemaya gidiyor. Altyazısız da olsa Eros Cinema gibi klasik bir sinemada Bollywood filmi seyredilir!
6- TAJ MAHAL PALACE: Taj Mahal’in aslıyla karıştırılmasın, bu beş yıldızlı bir otel. Efsaneye gore Jamsedji Tata, bir İngiliz oteline “Kabul edilmeyince hırs yapıp bu kale gibi şatafatlı oteli yaptırmış.
Otel, 2008’deki bombalarda hedef olan anıtlardan biriydi.
Dünyanın en kalabalık metropollerinden (2005 nüfus sayımına göre 21 milyon) Mumbai için Bollywood’un da merkez üssü denilebilir.