Bakırköy’ün Kentsel Dönüşüm Planı Bakanlıkta Bekliyor

İstanbul'da azınlıkların yoğun olduğu ilçelerden bir olan Bakırköy'ün Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen ile Bakırköy'ü, depremi, kentsel dönüşümü, Gezi Parkı'nı ve yerel siyaseti konuştuk.

Gezi Parkı Direnişi’nin ardından İstanbul’da belediyeler her adımlarını bir kez daha düşünür oldu. İlçede, mahallede yaşayanlara sormadan atılan her adım kamuoyunda tepkiye karşılanıyor. Fındıklı-Cihangir arasındaki merdivenlerin gökkuşağına boyanmasının ardından belediye ekipleri tarafından önce griye boyanması, gelen tepkiler üzerine tekrar çokrenkli hale getirilmesinin ardından, ülkenin her yanında rengarenk merdivenler görmeye başladık. Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen de sosyal medya üzerinden yaptığı “Bakırköy’ün bütün merdivenleri sizindir, istediğiniz gibi boyayabilirsiniz” çağrısıyla dikkat çekti.
İstanbul’da azınlıkların yoğun olduğu ilçelerden bir olan Bakırköy’ün Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen ile Bakırköy’ü, depremi, kentsel dönüşümü, Gezi Parkı’nı ve yerel siyaseti konuştuk.

Bakırköy’de bulunan Dadyan Okulu’nun yeni binasının inşaatı devam ediyor, Süryaniler de Bakırköy’de bir anaokulu kurmak istiyor. Azınlıklarla ilişkileriniz nasıl?

Burada azınlıkların nüfusu 35 bini buluyor. Ama benim açımdan hiçbir fark yok. Eşit yurttaşlık temelinde herkesin hakları var. Ama şu anda geçerli olan “eşit yurttaşlık” içi boş bir kavram. Neden hiçbir kamu görevine getirilmiyorlar. Bir Ermeni ya da Süryani polis memuru var mı? Ben bunu her yerde dile getiriyorum. “Kanka polis” diye bir kampanya başlatmıştı emniyet. Yeşilköy’de Ermeni Okulu’na geldiler. Kaymakamla beraber biz de gittik. Kaymakama “Bir çocuk çıkıp ben polis olmak istiyorum dediğinde ne cevap vereceksiniz” diye sordum. Seçimle gelebiliyorlar, avukat olabiliyorlar ama savcı olamıyorlar. Bunun önünde yasal bir engel de yok. Kamuda sınava girme hakkı var; fakülte bitirme hakkı var; savcılık sınavına girme hakkı var. Ancak çok yüksek başarı kazansalar bile asla alınmıyorlar. Bunlar yasalarla olacak şeyler değil. İrade sahiplerinin irade kullanmasıyla olabilir ancak. Talimat verecekler: “Kardeşim sen neden engel oluyorsun, önlerinde durma” demeleri gerekiyor.

Bu noktadan başlamak lazım. Bu noktadan başlandığı zaman sorun anında çözülür. Demek ki asıl sorun başka. Çok hatalar yapılmış zamanında. Şimdi bu işin bir acı tablosu var ve günümüzdeki tablo olmaması gereken bir durum. Bizim belediyemizde Ermeni başka yardımcısı var. İmar müdürü, belediye meclis üyeleri var ve işlerini de çok iyi yapıyorlar. Demek ki mesele eşit yurttaşlığın içinin doldurulmasında. Biz Bakırköy’de böyle bir ayrım yapmaksızın çalışıyoruz. Hiç kimsenin oynatmaya cesaret edemediği Nar Taneleri’ni biz oynattık. Türkiye’de ilk defa bir Ermeni’nin adı Bakırköy’de bir sokağa verildi. Okulun bulunduğu sokağın adını Dadyan sokak olarak değiştirdik. Elimizden ne geliyorsa yaparız. Okul inşaatlarına yasalar ne ölçüde izin verirse o sınıra kadar destek veririz.

Hükümetin attığı çeşitli adımlar var. Vakıf mallarının iade edilmesi gibi. Hükümetin çabalarını nasıl değerleniyorsunuz?

Çok iyi yapıyorlar. Bunların gerçekleştirilmesi gerekiyor. Vakfılar bastıra bastıra çalışıyor. Ancak birkaç tapu geri alabiliyor. Toplamda kaç tane geri verildi bilmiyorum ama bunların takip edilmesi ve sonuçlandırılması gerekiyor.

Belediyenizin bu tür çalışmalarına ilçe halkından veya partinizden ne tür tepkiler geliyor?

Her yerde olduğu gibi çatlak sesler çıkıyor. Her pirinç çuvalının içinde taş vardır; kiminde az, kiminde çok taş vardır. Çatlak sesler var ama umursamıyoruz. Hakkaniyetle, insani olarak davranıyoruz.

Deprem, İstanbul’un bir gerçeği. Kentse dönüşüm çalışmaları da başladı. Bakırköy’de nasıl bir proje hayata geçirilecek?

En büyük iki sorundan biri deprem. Diğeri ise ulaşım sorunu. İkisi birbirine bağlı, çünkü çarpık kentleşme, ulaşımı da engelliyor. Şehircilik açısından büyük bir hata yapıyoruz. Önce evleri yapıyoruz, sonra yolları nereden geçirsek diye düşünüyoruz. Biz Bakırköy’de binaların durumunu biliyoruz. Binalardan örnekler aldık. Deprem olursa başımıza ne geleceğini biliyoruz. İstanbul’un başına ne gelir onu da biliyoruz. Deprem olursa her şey biter. “Benim evim sağlam olsun, yandaki komşuya ne olursa olsun” diyenler çok ama deprem öyle bir şey değil. İlk 36 saat hiçbir yere ulaşamayacaksınız. Türkiye 30 yıl geriye gidecek.

Bakırköy Belediyesi olarak nasıl bir hazırlığınız var?

İstanbul’da bir milyon altı yüz bin konut var ve bunların yüzde 70-80’i kaçak ya da iskânsız binalar. Bu nedenle kentsel dönüşüm olumlu bir çalışma ama yerinde dönüşümü sağlamamız gerekiyor. Biz bunun için çok çalıştık. 2004’ten beri defalarca Büyükşehir Belediyesi’ne planlar yapıp gönderdik ama hiçbirine onay vermediler. En son hazırladığımız raporları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na gönderdik. Bakanlığın raporlarımıza olumlu baktığına dair sinyaller geliyor. Olumlu sonuç alırsak Bakırköy’de güzel şeyler olacak. Biz yerinde dönüşümü sağlamak istiyoruz. 450 milyon dolarlık bir maliyet hesabı yaptık. Proje bütün Bakırköy’ü kapsıyor.

Bir çok ev yıkılıp yeniden yapılacak. Yeni yapılan binalarda sorun yok. Onlar sağlam. Ataköy’de binalar tünel kalıp sistemi ile yapıldığı için hiçbir sorun yok. Çok yaşlı binalar var. Örneklerde gördük, içine beton koymamışlar, kum doldurmuşlar. Midye kabukları çıkıyor. Öyle binalar var ki önünden tank geçse yıkılacak. Bunları bir an önce yapmak istiyoruz. Müteahhitler açısından büyük paralar değil bu. Umarım bakanlık siyasi karar vermez. Bizim bu konudaki bütün projelerimiz büyükşehirden dönüyor. Zaten pek çok yer de büyükşehire ait olduğu için oralara dokunamıyorsunuz. Belediyenin önündeki meydana büyükşehir bakıyor. Bunlar çok yanlış uygulamalar.

Yerel yönetimlerin özerkliğinin genişletilmesinden yana mısınız? Türkiye hâlâ AB özerklik şartnamesindeki bazı maddelere koyduğu çekinceleri kaldırmış değil…

Yerel yönetimlerin daha özerk olması gerekiyor. Bizde merkeziyetçilik ön planda. Halk her zaman yönetenin önünde gidiyor ama merkeziyetçi sisteme bayılan bir idare tarzımız var. Bütün güç ellerinde olsun istiyorlar. Özerkliği vereceksin, bütçelerini ona göre ayarlayacaklar. İstanbul gibi bir yerde belediyelere gelen pay çok komik. Bakırköy dünya kadar gelir vergisi alınan yer var ama biz hiçbir şey alamıyoruz. Marina var, havaalanı var ama belediye olarak bize bir lira gelir gelmiyor. Merkeziyetçi sistem olarak hepsini elimizde toplayalım, istediğimize istediğimiz kadar veririz, diye düşünüyorlar. Bu çok kötü bir şey. Eskiden Diyarbakır’a özerklik verilecek diye olmuyordu ama artık bu sorunlar aşıldı. En azından sözde aşıldı. Barış süreci var. Artık çekinmemeleri gerekiyor. İnsanlar gitsin oralarda yatırım yapsın. Teşvikler ver.

Özerklik önümüzü açar. Belediye başkanı, muhtar dışında ismen seçilmiş tek siyasidir. Milletvekili için durum farklı; paketi önüne koyuyorsun oyluyor. Belediye başkanını ise halk seçer ve çoğu zaman seçimlerde partinin aldığı oy ile aynı oyu almıyor. AK Partililer CHP’ye oy verebiliyor ya da tersi olabiliyor. Bu koşullarda özerklik, daha da önem kazanıyor. Belediye özerk olduğunda Batı’da olduğu gibi kendi bütçen olacak; okullar, ibadet yerleri senin sorumluluğunda olacak. Hatta zabıta dediğimiz kurum, yerel polise dönüşecek.

Diyarbakır’da da zabıtanın yerini yerel polis alacak. Bunu destekliyor musunuz?

Ama artık o çekince de bitiyor. Kürt yurttaşlarımızın polisi de Kürt olsun. Batı diyorsan, AB şartnamesindeki çekinceleri kaldıracaksın ve o hükümleri yerine getireceksin.

Büyükşehir Belediyesi, son dönemde özellikle kentsel dönüşüm ve ulaşım konusunda önemli projeler hayata geçiriyor. Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ulaşım konusunda plan ve projeleri çok güzel ama çalışmalar eksik. Yeterli bir plana sahip olduklarını sanmıyorum. Kentsel dönüşüm meselesinde de öyle. Mesele sadece binayı yıkıp yerine yenisini yapmak değil. Dönüşüm sadece o mahallede oturanları ilgilendirmez. Bunu ciddi şehir plancıları ile yapmak gerekir. İstanbul halkıyla konuşmuyorlar. Belediyeler ile hiç konuşmuyorlar. Ulaşımda deniz yolunu değerlendirmek gerekiyor. Küçük ve önemli adımlarla başlayabilirsiniz. Tercihli yollar yaptılar ama artık yapmıyorlar. Dolu taksilerin bu yolları kullanmasını, hatta metrobüs hattını kullanmasını sağlayabilirsiniz. Böylece insanlar arabalarını bırakıp taksileri kullanır. Biz yaptıkça tıkanıyoruz. Boğaziçi köprüsünü yaptık tıkandı, ikinci köprüyü yaptık tıkandı, üçüncü de tıkanacak. Çok iyi planlama yapmak lazım.

Gezi Parkı eylemleri ve sonrasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir yerel yönetici olarak gerekli dersler çıkarttığınızı düşünüyor musunuz?

Üç beş ağaç meselesi değil. Gerçekten de çok büyük bir olay. İnsanlar, özellikle gençler şehri yönetmek istiyor, güzel bir şehir olmasını istiyorlar. Artık soluk almak istediklerini söylediler. Direniş gösterdiler. Tek renk değil gökkuşağı istiyoruz dediler. Çok saygın bir hareket. Bir uyanış oldu ve çok etkili oldu. Bir partiden aday olmak istemiyor o çocuklar. Gelecek için söz sahibi olmak istiyorlar. Şimdi merdivenleri boyuyorlar. Gelsinler bizim belediye binasının merdivenlerini de boyasınlar.

CHP gerekli dersleri çıkarttı mı?

Genel merkez çıkardı. Ötekileri bilmiyorum. En azından artık konuşabiliyoruz, fikirlerimizi orada söyleyebiliyoruz.

CHP İstanbul büyükşehir seçiminde iddialı mı? Mustafa Sarıgül’ün adaylığı konuşuluyor…

CHP’nin iddialı olması gerekir. Sarıgül veya başkası olur. Buna Genel Merkez karar verir. İstanbul kazanılamayacak bir kent değil ama çok çalışmak gerekir. Umarım o çalışma yapılır. Eskiden gençler gözlemciydi ama artık katılımcı olmak istiyorlar. İstanbul’u yönetecek kadro da katılımcı olmalı.

Etiketler

Bir yanıt yazın