Balat’ı baltalasak da mı saklasak!

Tarihi semtleri bir bir betonla örten 'kentsel dönüşümde' yeni durak Fener-Balat. Haliç kıyısı, yıkım korkusu içinde sırasını bekliyor.

Bugünlerde kentin bir yanı ışıl ışıl parlatılırken, bir yanı da yıkım korkusu içinde sırasını bekliyor. Tarihi kent merkezleri, gecekondu mahalleleri… İstanbul’un yoksulları derme çatma evlerinde ‘kentsel dönüşüm’ ile bir başka kabuğa bürünecekleri günün endişesiyle yaşıyor. Usul usul kentin tarihine kadar sokulan, sosyo-ekonomik yapıyı tersyüz ederek kent içinde başka kentler yaratan bu dönüşümün Tarlabaşı ve Sulukule’den sonra -temeli 2007’de atılsa da- yeni durağı Haliç kıyısı, ‘Fener Balat Yenileme Projesi’. Her seferinde ‘Başka bir yolu yok mu?’ dedirten bu süreç, yoluna kattığı her semti aynı görüntüler ile yutuyor. Evini terk etmek istemeyen yoksullar, sürece bir yerinden dahil olup, ‘kâr’ derdine düşen zenginler… Şimdilerde aynı senaryo UNESCO’nun kültür mirası listesine de giren binlerce yıllık tarihe sahip Balat’ta oynanıyor.

‘İşgalci değiliz, hak sahibiyiz!’
Balat halkı kendi deyişleriyle hızla yaklaşan felaket için toplanmış, bir dernek kurmuş, mücadele yollarını arıyor. Daha önce de ‘Evime Dokunma’ diyerek projeyi protesto eden derneğin adı da FEBAYDER. Başında babasından kalma üç katlı evi dernek işlerine ayıran İbrahim Güntekin var. Güntekin, Balat’a duyulan bağlılığın altını çizerek başlıyor söze: “Tarihi yok olacak. 8500 yıllık tarihin üzeri betonla kaplanacak. Geriye dönüşü yok.” Projenin şu anda ‘bir restorasyon çalışması’ gibi gösterilmeye çalışıldığını ileri süren Güntekin, ilginç iddialarına şöyle devam ediyor: “Bize gösterilen projeye karşı çıkmıştık. Ancak bunun uygulama projesi olmadığını söylediler. Fakat 18.7.2007 tarihinde ihalesi yapılmış. Üstelik ihaleden üç ay önce yani 30.4.2007 tarihinde ise yüklenici firma ile sözleşme imzalanmış. Yani ihaleden üç ay önce bunu hangi firmanın yapacağı belliymiş. Bizi muhatap almıyorlar ama biz işgalci değiliz, tapulu mülk sahibiyiz.”

Ya evini sat, ya beş katına borçlan!
İddialar yine ranta işaret ediyor. Buna göre, belediye ilk olarak mülk sahibine gidiyor ve iki seçenek sunuyor. Ya evini değerinden çok ucuza satarak, ‘hak sahibi’ sıfatından çıkacak. Ya da projede kalmak için arsasının ancak üçte birine razı olacak. Tamamını istiyorsa da proje bitiminde beş-altı katına alabilecek. Metrekaresi 1000-1500 TL arasında alınan evlerin, daha sonra 5-6 bin liraya satılacağı konuşuluyor.

Yabancılar da bölgede rant peşinde
Balat’da da daha şimdiden Sulukule’de yaşanan ‘hak sahibi’ karmaşası yaşanmaya başlamış. Çünkü proje bitiminde kâr etmek isteyenler şimdi ucuza alıp, sonra birkaç katına satmak için bölgeye adeta üşüşmüş. Yatırımcılar arasında İtalyan, İngiliz, Alman ve Amerikalılar da var.

Balatlılar anlatıyor: Teklif onda biri
Ayvansaraylı Selahattin Güçlü belediyenin teklifini şu şekilde anlatıyor: “İki seçenek var. Ya değerinin onda biri 1 milyon TL’yi kabul edip, ‘hak sahibi’ sıfatından çıkacağım. Ya da arsamın üçte birine razı olacağım. Tamamını istersem de borçlanacağım. Şu anda mahkemeliğiz.” Mehmet Tüfekçi de, sunulan 180 bin TL’lik tekliften yakınıyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın