İlk olarak Radikal'in işaret ettiği ve neredeyse herkesin şikâyetçi olduğu bu vaziyetten Başbakanımız da şikâyetçi.
Feride Çiçekoğlu’nun romanından Tunç Başaran sinemaya uyarlamıştı ‘Uçurtmayı Vurmasınlar’ı.
En unutulmaz sahnelerinden biri, altını ıslatan küçük Barış’ın, suçu giymekte olduğu Miki Fare desenli dona atıp “Ben işemedim, Miki işedi” demesiydi. Annesiyle beraber hapse mahkûm Barış’ın bu sözleri, romanı okuyanlarla filmi izleyenleri kederle gülümsetmişti. Zira Barış masum, iyi yürekli küçük bir çocuktu.
1994 senesinde doğan bebekler bugün 19 yaşında kocaman insanlar. Recep Tayyip Erdoğan % 25 oyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne başkan seçildiğinden bu yana demek ki 19 sene geçmiş.
O günden bu yana şehrin belediyesinin yönetimi Erdoğan’ın siyasi çizgisinde. Refah Partisi, Fazilet Partisi, AKP…
Geçen ay Erdoğan partisinin düzenlediği Uluslararası Yerel Yönetimler Sempozyumu’na katıldı ve şöyle dedi:
“Bizim metropollerimiz vardı ama o metropoller beceriksiz, estetik dünyası olmayan, estetik ruhu olmayan ellerde adeta nekropole yani ölü şehirlere dönüştü.”
Yani Başbakan Sesigüzel İbo’nun şarkısından ilhamla “Benim metropollerim vardı, onları kimler aldı?” der gibi tespitlerde bulundu.
AKP, 11 senedir iktidarda. Hadi yuvarlak hesap 10 sene olsun. Az buz zaman değil. Nasıl anlatıyordu Nâzım Hikmet hapishanede geçirdiği 10 seneyi:
“Şimdi on yaşına bastı, ben içeri düştüğüm sene, ana rahmine düşen çocuklar/ ve o yılın titrek, ince, uzun bacaklı tayları, rahat, geniş sağrılı birer kısrak oldular çoktan.”
Hakikaten az zaman değil.
Ankara ve İstanbul belediyelerinde yuvarlak hesap 20 senedir, hükümette ise yuvarlak hesap 10 senedir iktidar koltuğunda oturuluyor yani. Milletin oyuyla geldi, anasından emdiği süt gibi hakkıdır. Rabbim onun bizimle olan bu muhabbetini daim eylesin. Veyl olsun onun kalbini kıranlara.
Şehrin tarihi siluetini bozan iki gökdelen hakkında ne dedi Başbakan:
“Sahibiyle konuştum. Tıraşlayın dedim. Ama hiçbir şey yapmadılar. O yüzden çok kırıldım, 5 yıldır konuşmuyorum.”
Ne güzel. İlk olarak Radikal’in işaret ettiği ve neredeyse herkesin şikâyetçi olduğu bu vaziyetten Başbakanımız da şikâyetçi. Bir hukuk devletinde böyle durumlarda alınması gereken tedbiri de derhal almış. Binanın sahibine küsmüş.
İş yargıya intikal etseydi bundan daha ağır bir ceza bulunamazdı.
“Gereği düşünüldü, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Zeytinburnu Onaltı Dokuz binalarının sahibi Mustafa Toprak’a küsmesine…”
Binanın bütün izinleri tamam. Bina onun gibi binalar dikilebilsin diye oluşturulmuş hukuka uygun bir bina. Herkes binadan şikâyetçi ama o binanın yapılması için gerekli hukuki düzenlemeleri yapmaktan, izinleri vermekten kimse çekinmemiş.
20 senedir belediyede, 10 senedir hükümette olan bir partinin başkanı da “Kim çevirdi bu metropolleri nekropole” diye isyan ediyor haklı olarak.
Düşünüyorum, taşınıyorum, bulamıyorum. Bulabilsem hemen burada isimlerini bir bir sıralayacağım ki Başbakan onlara da küssün. Ama bir türlü bulamıyorum.
Herhalde diyorum sonra, bir otobüsün içinden beton ormanlarına bakarken, herhalde “Miki yaptı bunu”.
Bu iş derhal çözülmeli ve Başbakan ivedilikle Miki’ye küsmelidir.