İller Bankası'nın gece yarısı operasyonuyla yıkımına başlanmasına Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Mimarlar Derneği 1927 ve akademisyenler yıkıma büyük tepki gösterdi.
Mimarlar ve akademisyenler, “Bu Cumhuriyete ve halkın değerlerine saldırıdır. Çivi bile çakılmaması gereken tescilli İller Bankası’nın yıkımını durdurun. Tescilli taşınmaz kültür varlığı olan bu binanın yıkımında kimlerin sorumluluğu var ise her bir her kurum hakkında suç duyurusunda suç duyurunda bulanacağız. Kültür mirasının yok edilmesi Cumhuriyet’in izlerinin silinmesini asla kabul etmedik, etmeyeceğiz” dedi.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Mimarlar Derneği 1927 ve akademisyenler, İller Bankası önünde basın açıklaması yaparak, yıkımı protesto etti.
Açıklamaya Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyeleri Muteber Osmanpaşaoğlu, Ayşen Gül Şimşek, ODTÜ Mimarlık Bölümü Öğretim Görevlisi Prof.Dr. Aydan Balamir, Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Serpil Özaloğlu, Mimarlar Derneği 1927 adına Zeynep Önen ve vatandaşlar katıldı.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Muteber Osmanpaşaoğlu ortak açıklamada, “Cumhuriyet değerlerine yönelik bu saldırıyı ve tescilli bir yapının, tescili kaldırılmadan yasalara aykırı bir şekilde yıkılmasını kabul etmiyoruz. Yasal süreçleri işleterek ve bugüne kadarki kazanımlarımızla birlikte bu müdahaleyi reddediyoruz. Biz meşru olanı savunmaya devam edeceğiz. Bu binanın yıkımında kimlerin sorumluluğu var ise her kişi ve her kurum hakkında suç duyurusunda suç duyurunda bulanacağız” dedi.
Cumhuriyet’e yönelik büyük öfkenin sonucu
Osmanpaşaoğlu şöyle devam etti:
“1935 yılında yapılan ve 1980 yılında kültür varlığı olarak tescillenen İller Bankası’nın yıkımı Cumhuriyet’e olan öfkenin yansımasıdır. İller Bankasının yıkımı Cumhuriyet değerlerine yönelik bir saldırıdır. İller Bankası 1934 yılında bir yarışma sonucu elde edilmiştir. Mimarı Seyfi Arıkan’ın çok değerli bir eseridir. Kendisi Cumhuriyet’in mimarıdır. Modern ve çağdaş mimarlığın ilk yerli mimarlarındandır. Çağdaş ve modern mimarlık, mimarlık öğrencilerine bu yapı üzerinden anlatılmıştır. İller Bankası önce Büyükşehir Belediyesi tarafından Koruma Kurulu’ndan izin alınmadan paravanla çevrildi, ardından etrafı kapatıldı, bu içinin talan edilmesi için bir perde oldu, metruk hale getirmek için ellerinden geleni yaptılar. Çalmadığımız kapı, yazmadığımız resmi yazı kalmadı. Cumhuriyetin simge mekanlarından İller bankası maalesef bir katliama uğradı. Şu anda da görüldüğü gibi yok edilmek üzere. Bu Cumhuriyet’e yönelik büyük bir hınç ve öfkenin sonucudur.”
Değerlerimiz ve demokratik tahayyüller alt üst ediliyor
İller Bankası’nın arkasında hiçbir ihtiyaç tespiti ve fizibilite yapılmadan çok büyük bir cami inşa edildiğine de dikkat çeken Osmanpaşaoğlu, ” Bölge esnafı da plana ve plan kararlarına uymadan yapılan bu camiye ihtiyaç olmadığını söylüyor. Bu cumhuriyetin temsil aksı üzerindeki laiklik ilkesinin mekana yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Hukuk devre dışı bırakılıyor. Adaletsizlik burada gözümüzün önünde devam ediyor. Yetkililer adalet mahkemelerde aranır derken biz hukukun bütün yollarını denemişken, hukuk süreçleri devam ederken burada bu yıkımın nasıl gerçekleştiğini görüyoruz. Bu bir kültürsüzlüktür, yıkımlar sahip olduğumuz bütün değerleri ve tüm demokratik tahayyülleri alt üst ediyor. Bu binaların yok edilmesi yeni bir otoriter çevre kurma anlayışının ürünüdür. Bu AOÇ’deki talanın, ODTÜ’den geçirilen yolun, Baraj Gazinosu ve Havagazı Fabrikası yıkımının bir benzeridir” diye konuştu.
ODTÜ Mimarlık Bölümü Öğretim Görevlisi Prof.Dr. Aydan Balamir ise tepkisini şöyle dile getirdi:
“İller Bankası çok nitelikli bir yapı olduğu için tescillenmişti. Tescilli bir yapının yıkılmasıyla hem hukuksuzluğun, nitelikten anlamazlığın ve kadir bilmezliğin bir örneğini daha gördük. Hukuk ve niteliği tanımayan toplumların yaşaması pek mümkün değil. Tarih bize bunu gösteriyor.”
Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Serpil Özaloğlu ise “Mimarlık tarihini anlattığım binalar arka arkaya yıkılıyor ve eksiliyor. Anlattığım derslerin, yaptığımız gezilerin hiçbir amacı kalmayacak çünkü yok oluyorlar. Çevrenin böyle bilinçli bir şekilde sürekli yok edilmesi çok üzücü” dedi.