Agora Antik Kenti, Kemeraltı Çarşısı, Rum evleri, sinegoglar, kiliseleriyle tarihi mirasa ev sahipliği yapan Basmane'nin zenginliği gözardı edildi.
Agora Antik Kenti, tarihi Kemeraltı Çarşısı, kortejolar, eski Rum evleri, sinegoglar, kiliseler ve camileriyle birçok tarihi mirasa ev sahipliği yapan Basmane’nin gözardı edilen zenginliği giderek kayboluyor.
İzmir’in Basmane semtinde tarihi ve kültürel bir miras yatıyor. Agora Antik Kenti, tarihi Kemeraltı Çarşısı, kortejolar, eski Rum evleri, sinegoglar (Havra), kiliseler ve camiler ile kozmopolit, mimari ve kültürel açıdan zengin bir ada konumunda olan semtin tarihi yapılarının neredeyse tamamı 1842 ve 1922 büyük İzmir yangınlarında büyük hasar görmüş. Zamana direnen bu tarihi yapıların bir kısmı hala ayakta dururken, bakımsızlıktan kaynaklı harabeye dönen birçok tarihi yapıyla, her sokağı tarih kokan semtin göz ardı edilen zenginliği de giderek kayboluyor.
KEMERALTI SİNEGOGLARI KADERİNE TERK EDİLDİ
Yahudilerin İzmir’deki ilk yerleşim alanı olan tarihi 17. yüzyıla dayanan Kemeraltı’nın “Havra Sokağı” da, çoğu yok olmakla beraber günümüze ulaşmış 9 sinagog bulunuyor. 1841 İzmir yangınında kısmen yanan Şonsol Sinagogu, daha sonra tamamen yıkılıp oto yıkamaya dönüştürüldü.
İzmir’in köklü Yahudi ailelerinden biri olan Algazi ailesi tarafından 1724 yılında yaptırılan ve Beth İzrael Sinagogu’ndan sonra İzmir’deki en büyük sinagog olan Algaze Sinagogu da 1841 büyük yangınından payını alan havralardan biri. Bakımsızlıktan harabeye dönen Algaze Sinegogu’nda 2007 yılında yapılan restorasyon ile tahribatın bir kısmı giderildi.
İspanyolca yabancı anlamına gelen ve Yabancılar Sinagogu olarak kabul edilen Forestoros Sinegogu, Basmane’nin ara sokaklarında, boydan boya Kortejoların olduğu eski bir Yahudi Mahallesi’nde bulunuyor. Yerli Yahudilerin dışında Yabancı Yahudilerin de ibadet etmeleri amacıyla 17. yüzyılda Amado ailesi tarafından inşa edilen sinagog, yıkıntıya dönüşmüş durumda. Ara sokaklarda olduğu için görülmeyen ve kaderine terk edilen Foresteros Sinagogu, uzunca bir süre de kurbanlık tavuk satan depo olarak kullanmış.
KORTEJOLAR SURİYELİ AİLELERE EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR
İzmirlilerin Yavuthane adını verdiği, Seferad Yahudilerinin ise Kortejo dediği Yahudi evleri, 17.yüzyılda Yahudilerin çok yoğun yaşadığı Basmane semtinin birçok yerinde hala karşımıza çıkıyor. Aslında ‘Avlu’ anlamına gelen kortejolar, tek bir giriş kapısı bulunan, ortak bir avlusu ve alt, üst birer odası bulunan bir nevi “komün” yaşam evleri özelliğini taşıyor. Bakımsızlıktan bozulmuş, çoğu ucuz pansiyonlara dönüştürülen, kendine özgü mimarisi kaybolan Kortejolarda Yahudi kültüründen geriye pek bir şey kalmamış durumda. Tarihin birçok savaşına ve yaşanmışlıklarına tanıklık eden bu kortejolarda günümüzde ise Suriyeli mülteci aileler yaşıyor.
TARİHİ KİLİSENİN YERİNE FUAR ALAN İNŞAA EDİLDİ
19. yüzyılda Rum Ortodoksları tarafından yaptırılan Aziz Vukolos (Aya Vukla) Kilisesi, 1922 yılında yaşanan Büyük İzmir Yangınından etkilenmeyen tek Rum kilisesi olarak tarihte önemli bir yer tutar. Yapı bir dönem Atatürk’ün isteğiyle müze olarak hizmet verirken, daha sonraki yıllarda müzenin buradan taşınması ile birlikte, tarihi kilise bir dönem Opera Çalışma Salonu olarak kullanılır. Daha sonra metruk bir yapı olarak kabul edilen Aya Vukla, 2009 yılında restore edildikten sonra günümüzde Kültür Merkezi ve Basın Müzesi olarak kullanılıyor.
İzmirli Ermenilerin en önemli kilisesi olan Aziz Stepanos Kilisesi, 1863’de inşa edilen bir bazilika olma özelliğini taşır. Kilisenin yanında ise Surp Mesrop Erkek Okulu ve Surp Hıripsime Kız Okulu bulunmaktayken, 1915 Ermeni soykırımı zamanında İzmir’in Ermeni sakinlerinin bir kısmı tehcir edilir ve böylece kilisenin cemaati azalır. 1922 senesindeki Büyük İzmir Yangını’ndan kaçan Ermeniler korunmak amacıyla özellikle bu kiliseye sığınırlar. 1922 İzmir Yangını’nda yok olan tarihi yapılar arasında yer alan Aziz Stefan Kilisesi’nin yeri ise günümüzde Fuar Alanı olarak kullanılan Kültürpark civarı.
AGORA ANTİK KENTİ YOK OLMAYLA KARŞI KARŞIYA
İzmir Agorası veya Smyrna Agorası olarak adlandırılan MÖ 4. yüzyılda kurulan Agora, zamanında kentin devlet agorası işlevini görür. MS. 178’te meydana gelen depremin ardından, Roma İmparatoru Marcus Aurelius’un desteğiyle yeniden inşa edilen Agora Osmanlı döneminde mezarlık ve namazgâh olarak kullanılırken, bölgedeki ilk kazı çalışmaları ise 1932 senesinde gerçekleştirilir. Antik kentte hala inceleme ve temizlik çalışmaları sürdürülürken, bir yandan da kurtarma kazı çalışmaları yapılıyor.