Bauhaus’ta Şehircilik: Ludwig Hilberseimer

Bauhaus tasarım okulunun hocalarından mimar Ludwig Hilberseimer’in modern şehircilik düşüncesinin ürünü olan kentsel tasarım projelerini inceliyoruz.

Bauhaus’un son dönemindeki hocalardan Ludwig Hilberseimer, modern şehircilik anlayışının gelişmesine katkıda bulundu. Geliştirdiği kentsel planlama kuramı birçok yayında yer alan Hilberseimer mimarlık ve kentsel tasarım öğrencilerine modern ilkelerden soyutluğu, açıklığı ve işlevselliği vurguladı.

Ludwig Hilberseimer (1885, Karlsruhe – 1967, Şikago) 1906-1911 yılları arasında Karlsruhe’de Friedrich Ostendorf gibi hocalardan mimarlık eğitimi aldı, Berlin’e taşındı ve mimar olarak çalıştı.1919’dan itibaren sanat eleştirmeni olarak Berlin kültürü hakkında Kunstblatt ve Sozialistische Monatshefte dergilerinde yazılar yayınladı.

Novembergruppe ve Albeitsrat für Kunst  kültür ve sanat topluluklarında Mies van der Rohe ile birlikte yer aldı. 1923 ve 1924’te tasarladığı ilk kentsel projeleri Wohnstadt ve Hochhausstadt’ı1920’lerin sonunda tekrar gözden geçiriyor.

Bu çalışmalarda soyutlamaya dayanan bir proje metodolojisi görülüyor. Hilberseimer, Avrupa’da o dönemde yaşanan toplumsal değişiklikler yönünde öneriler geliştiriyor. Hilberseimer, üslup özelliklerinden soyutlanmış betonarme yapılardan oluşan yerleşim yerleri (siedlungen) ve kent merkezleri üzerine çalışıyor.

Mies van der Rohe ve Ludwig Hilberseimer, 1940.

Hilberseimer, daha sonra modern metropol hakkında yeni şehir kavramını geliştiriyor. Hilberseimer’ın ABD’de yaşadığı dönemde olgunlaşan yeni şehir modelinde, şehrin yoğunluğu azaltılıyor ve çevreye yayılıyor.

Hilberseimer’in eleştiri yazılarında ve makalelerinde gelecekte önemli olacak endüstriyel seri üretime uyum sağlayamayan mimarlar konusu işleniyor. Bu aynı zamanda Bauhaus’un kurucusu, mimar Walter Gropius’un da üzerinde çalıştığı bir konuydu.

Bauhaus’tan Önceki Dönem (1911-1928)

Hilberseimer 1922’den itibaren mimar ve şehir plancısı olarak çalıştı. Berlin’de bir ofis ve birkaç konut yapısının yanı sıra Weißenhofsiedlung yerleşimi ile ilgili olarak 1927’de Stuttgart’ta düzenlenen Die Wohnungsergisi için için konut tasarladı. Modern mimari ve kentsel planlama üzerine Großstadtarchitektur (1927) ve Beton als Gestalter (1928) kitaplarını yayınladı.

Hilberseimer kentsel projelerinde; küçük boyutlarda konutlar ve konut tipolojisi, değişkenler olarak gün ışığı ve yoğunluk, metropollerin temel öğesi olarak trafiği ve bölge planlama ile bağlantılı olarak çevre ile ilişki konularını inceliyor.

Wohnstadt (1923)

Hilberseimer 1923’te geliştirdiği Wohnstadt isimli kentsel tasarım projesini 1925’te yayınladı. Bir uydukent olan Wohnstadt, büyükşehir ulaşım ağına bağlı 125.000 kişilik bir yerleşim şehri modeli. 12 bölümde 6’şar konut bloğu bulunan şehir 72 bloktan oluşuyor.

Wohnstadt (1923)

Her birinde 1750 kişinin ikamet ettiği 5 katlı ve yaklaşık olarak 40×330 m boyutlarında olan her bir bloğun kısa kenarında dükkanlar ve ofisler ile uzun kenarlarında konutlar yer alıyor.

Apartmandaki dairelerin her biri aynı mekansal ölçülerde tasarlanıyor ve apartman bloklarının cepheleri Doğu-Batı doğrultusuna bakıyor. Çapraz havalandırma için konut birimlerindeki oturma odaları ve merdivenler sokak tarafına, diğer odalar ise avluya bakıyor.

Hochhausstadt (1924)

1924’teki Hochhausstadt kentsel tasarım projesi, Großstadtarchitektur (1927) kitabında yayınlandı. Bu projede Hilberseimer mimarlık ve kentsel planlama konusundaki ilkelerini ortaya koyuyor.

Uydukentler üzerine yaptığı araştırmalar ve analizler sonucunda yükseltilmiş cadde fikrini geliştiriyor. Çevredeki konut sorunu çözülse bile, trafik sorununun devam ettiği düşüncesinden yola çıkarak, Hochhausstadtisimli yüksek katlı şehir tasarımını yapıyor.

Hochhausstadt (1924)

Hilberseimer’ın en çok bilinen kentsel tasarımı olan Hochhausstadt mevcut teknolojik, ekonomik ve sosyal bağlamda uygulamaya yönelik bir model. Konut bloğu bireysel konutun yerini alıyor ve kolektif yaşam bireyselliğin önüne geçiyor.

Bu şehir modelinin ana fikri, kısımlar arasındaki ilişkinin düzenlenmesine dayanıyor. Önerilen sistemde şehir, güç merkezi ve organizasyonun temeli olarak kabul ediliyor. Buna göre eyaletler daha büyük birimler olarak düzenleniyor.

 

Hochhausstadt (1924)

Şehir, bir topluluğu içeren tek bir birim üzerine kuruluyor. Aynı binada yaşanılan ve çalışılan bir Orta Çağ kentine benzeyen Hochhausstadt’ta etkinlikler katlar arasında dikey olarak düzenleniyor. Dolaşım ise dikey ve yatay olarak planlanıyor.

Hilberseimer tarafından özgün bir dikey şehir olarak tasarlanan Hochhausstadt, 120 (12×10) bloktan oluşuyor. Her bloğun ölçüsü 100 x 600 m ve 9.000 kişinin ikamet etmesi için tasarlanan kentte 90.000 m2  ticari alan bulunuyor.

Bauhaus’taki Dönem (1928-1933)

1928’de Bauhaus yöneticisi Hannes Meyer tarafından yapı bölümü başkanı olarak görevlendirilen Hilberseimer, 1929-1933 yılları arasında Bauhaus Dessau’da yapı tasarımı, konut ve kentsel gelişim üzerine ders verdi.

Büyük konut bloklarını içeren kentsel tasarımlar yapan Hilberseimer, Bauhaus’ta çalıştığı dönemde yüksek ve alçak konutların bir arada yer aldığı karma kullanım alanları tasarladı.

Hilberseimer’ın bu dönemde ideal konutun yönlenişinde en iyi yönün Güney olduğunu belirtiyor ve yüksek yoğunluklu konut yerleşimlerini eleştiriyor. Konutlar için en iyi çözümün ancak metropoldeki mevcut nüfus yoğunluğundan vazgeçilmesi ve kentin kapsamlı bir biçimde merkezsizleştirilmesi olacağını söylüyor.

1929’da Hilberseimer, aileler için 5 katlı binalardan ve bekarlar için 10 katlı binalardan oluşan bir plan sundu. Odalar doğuya, batıya ve güneye yöneliyor. Hilberseimer, blokları gün ışığından en çok faydalanacak biçimde yerleştiriyor.

L Şeklindeki Konutlar

1930’larda Hilberseimer, yarı müstakil ve müstakil konutların avantajlarını birleştiren tek katlı L şeklindeki konutlar üzerine çalışıyor. L şeklindeki evlerin, tüm odalarından bahçeye erişilebiliyor. Konutların komşuluk ilişkisi sayesinde yalıtım sağlanırken, konutlar güneş ışığından en iyi şekilde faydalanmış oluyor.

L Şeklindeki Konutlar

Bauhaus sonrası dönem (1933-1967)

1933’de Bauhaus’un siyasi baskılar sonucunda kapatılmasıyla beraber yayıncılık çalışmaları da Naziler tarafından kısıtlanan Hilberseimer bir süre Berlin’de mimar olarak çalıştı.

1938’de ABD’ye göç eden Hilberseimer Chicago’daki Illinois Institute of Technology’de kentsel planlama profesörü olarak Mies van der Rohe ile birlikte çalıştı, 1955’ten itibaren şehir ve bölge planlama bölümünün başkanı oldu.

Bu dönemde yaşanan teknolojik gelişmelerle beraber  ABD’de araba kullanımı artıyor, kentlerde trafik ve hava kirliliği problemleri yaşanıyor. Hilberseimer, merkezin dağınık olduğu bir kent önerisi olan Decentralized City projesini geliştiriyor.

Decentralized City (1944)

Hilberseimer’ın merkezi olmayan şehri, endüstrileşmenin neden olduğu sorunları çözmeyi hedefliyor.

Endüstriyel üretimin bir merkezde yoğunlaştığı ve şehirle kırsal alan arasında ayrışma olan ilk aşamanın ardından Hilberseimer, endüstrileşmenin ikinci aşamasında sanayi üretiminin ve tarımsal üretimin merkezi olmaması ve çeşitlendirilmesine dayanan ve şehir ve kırsal alan arasında daha yakın bir ilişkiye odaklanan bir proje geliştiriyor.

Decentralized City (1944)

Düşük yoğunluk için kullanıma göre ayrılan birimlerin oluşturduğu bir sistem oluşturuluyor. Birbirinden farklı birimler üç unsura göre gruplanıyor: karayolu, yapılar ve doğa. Unsurlar birbirinden ayrı olarak ve birbiriyle çelişmeden çalışıyor. Şehir içi trafiğinin güvenli bir şekilde otoyollara aktarıldığı bir trafik düzenlemesi yapılıyor.

Şehrin farklı programları çok tanımlı alanlara dağılıyor. Endüstriyel binalar, idari ve ticari binalar otoyol boyunca yer alıyor. Bu yapıların arkasında L şeklindeki evlerin de olduğu konutlar bulunuyor.

Decentralized City (1944)

Okullar gibi bazı programlar ise uzun yeşil alanlara yerleştiriliyor. Bitki örtüsü, işlevlerin her birinin doğa ile doğrudan bağlantı kuracağı şekilde yapay olarak oluşturuluyor.

Şikago’da kaldığı süre boyunca Hilberseimer, Mies van der Rohe ile birlikte Şikago’daki South Side ve Detroit’teki Lafayette projesi üzerinde çalıştı. Hilberseimer’in şehircilik hakkındaki ana fikirleri Lafayette projesinde görülebiliyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın