Mimarlık ve çağdaş sanat birlikteliği üzerine hazırlanmış en özel çalışmalardan biri olan "Beklenmedik Karşılaşmalar" sanat, mimarlık ve izleyici ilişkisini sorguluyor
Hiç beklemediğiniz bir anda, mesela Taksim Meydanı’nda çelikten yapılma devasa bir sanat yapıtıyla karşılaştınız. Ya da mesela her sabah geçtiğiniz Karaköy’deki iki bina arasındaki boşluk, bir sabah bakmışsınız ki yerinde yok. Onun yerine 1550 adet sandalye üst üste yığılmış. Bu tuhaf bir durumdur ama farkında olmadan oradaki yapıt ve mekân ilişkisine dâhil olursunuz; sürpriz! Aslen Millenium Parkı’nda yer alan ve dünyanın en büyük yerleştirme işlerinden biri olan Bulut Kapı’yı Taksim Meydanı’nda görmemiş olabilirsiniz ama Karaköy’deki 1550 sandalyeyi belki hatırlarsınız. 8. İstanbul Bienali’nde Doris Salcedo’nun yerleştirmesiydi ve sanki bir toplu mezara bakıyormuşsunuz hissi uyandırıyordu. Günlük hayatımızın rutin döngüsünde aslında bu ‘beklenmedik’ durumuyla çok kez karşılaşıyoruz. Peki, bizi bu satırlara getiren ne?
50 uluslararası sanatçı
Fatoş Üstek’in editörlüğünde, Bülent Erkmen’in konsept ve tasarım çalışmaları Zorlu Center tarafından bir kitapta toplandı: Beklenmedik Karşılaşmalar – Mimarlıkla İlişki Bağlamında 2000’li yılların Çağdaş Sanat Çalışmaları. Mimarlık ve çağdaş sanat birlikteliği üzerine yoğunlaşan Beklenmedik Karşılaşmalar’ın gönderme yaptığı yer; sanat, mimarlık ve izleyici arasındaki o üçlü ilişki. Küratör ve sanat eleştirmeni Fatoş Üstek’in hazırladığı kitap kendi içinde “soruları ve sorgulaması” olan bir kitap. Üstek’in de dediği gibi “Sanat tarihi gibi öğretici değil. Ortaya kavramlar atıyor ve o kavramları sorgulamanızı istiyor.”
Mimarlıkla ilişki bağlamında uluslararası alanda isim yapmış 50 sanatçının 2000’li yıllarda oluşturduğu işleri kapsayan çalışma hazırlanırken 250’den fazla eser değerlendirilmiş. Peki, kriterler ne ve kitaptaki işler neye göre seçilmiş? Üstek bu kriterleri şöyle özetliyor: “Eserlerin geneline baktığımızda ilk göze çarpan elbette yapıtların salt heykel olmaması. Ulusal temsiliyet taşımıyorlar; hiçbiri anıt niteliğinde değil. Yapıtların klasik anlamdaki heykel kuramını kırması ise en önemli ortak özellikleri.”
İngilizcesi de olsaydı
50 sanatçı arasında ise Anish Kapoor, Dan Graham, Bruce Nauman, Sarkis, Doris Salcedo, Fischli & Weiss, Jenny Holzer, Do Ho Suh, James Turrell, Richard Wilson, Ayşe Erkmen gibi isimler var. Kitap, görsel sanatlar alanında mimari bir boyutu olan yakın dönem çağdaş sanat çalışmalarına odaklanmış. Kitap sadece Türkçe yayımlanmış olmasaydı daha iyi olacaktı. Neredeyse tamamı uluslararası sanatçıların işlerinden ve bu işler için yazılan yazılardan oluşuyor çünkü. Bu edisyon yurtdışında yaşayan ve kitapta olan sanatçılara gönderilmiş, tabii onların Türkçe okumaları imkânsız. Gerçi önümüzdeki aylarda İngilizcesi de yayımlanacakmış. Kavramsal bir izlek doğrultusunda hazırlanan kitap çağdaş sanatın mimariyle olan son 10 yıllık flörtüne şahit olmak için ideal bir kaynak. Tabii kitabı incelerken arada Avrupa’daki kamusal alandaki sergileme işlerini görünce insan şöyle bir iç çekmiyor değil.