Önümüzdeki iki ay boyunca "beton dışı" dosyasının malzemesi taş olacak; günümüzde ve yakın tarihte inşa edilmiş, yapımında taşın kullanıldığı yapılara odaklanacağız.
Taşa girizgah yapmak zor oldu. Taşın zorluğu, çağlara göğüs geren kalıcılığından belki. Birçok medeniyetin yüzyıllar ve binyıllar ötesine bırakabildikleri en görünür ve heybetli miras taştan inşa ettikleri yapılar. Yapı malzemesi olarak taşa dair düşünmeye ve bakınmaya başladığımda kendimi çok kısa bir sürede Selçuklular’ın Anadolu’ya inşa ettikleri kervansaraylarda ve kümbetlerde, hemen ardından Romalıların amfitiyatrolarında ve surlarında, Antik Yunan’ın Efes’inde, Hititlerin şehir kapılarında buluyorum. Ardından başka bir zemine; Mardin’in taş işçiliğinin zarafetine, Nemrut’taki tanrı ve tanrıça heykellerinin azametine, Kapadokya’nın taştan oyma şehirlerinin gizemine, Ani Harabelerinin şiirine kayıyor aklım. Hasankeyf ve Diyarbakır Surları için nasıl oldu, nasıl olacak diyerek endişeleniyorum sonra. Taş, insanın zaman dediğini sırtında taşıyor ve zamanı gelince hatırlatıyor.*
Biz ise bu dosyada yukarıda saydığım örneklere bakmayacağız (küçük bir ters köşe durumu oldu). Çağdaşlarımız ve bizler ne bu kadar ağırlık altında kalmak istiyoruz ne de kalıcılıkla kurduğumuz ilişkiler eskisi gibi. Çağlar boyu yaşanan korozyonla küçülen taşların (zira Hitit kapıları veya Nemrut heykelleri devasa bloklardan oluşuyor, eskiden hem taşlar hem insanlar daha büyükmüş hissi veriyorlar) cephe kaplama malzemesine dönüştüğü bir zamanda**, daha hafif olanı ve daha hızlı olanı, şehir hayatına daha zahmetsiz adapte edebiliyoruz. Ama zaman zaman yazlıklarımızda kendimize küçük süprizler yapıyoruz (buradaki biz, Türkiye Cumhuriyeti’ndeki bazı yazlık ev ve tatil köyü tipolojilerine istinaden bize işaret ediyor). Bu dosyada anıtsal yapıları değil daha sivil ve belki daha az şehirli yapıları ele alacağız. Taş hafifler mi? Hafiflemese dahi ne yapar da bizi içinde yaşatmaya devam eder? diye soracağız.
Sanki şehirlerdeki zaman taşa gömülemiyor mu?
*Bu saydıklarım sadece Anadolu’dan, bilinç akışında aklıma gelen ilk örnekler. Çin’in büyük duvarı, Atina’nın Partenon’u, Antik Mısır’ın Anıt Mezarlar’ı, İngiltere’nin Stonehenge’i, Amman’ın Petra Şehri, Güney Amerika’daki İnka ve Aztek Tapınakları gibi örneklerin hepsi de, sonsuz devam edebilecek gibi gözüken anıtsal taş yapılar listesine dahil edilebilir.
**Amerika ile Meksika arasında örülmesi planlanan taşlar örülse sanırım hepimiz çok şaşırırız.