Hürriyet Gazetesi yazarlarından Melis Alphan'ın Beyazıt Meydanı üzerine yazısı.
Taksim Meydanı’na kışla inşa edene kadar şu Beyazıt Meydanı’nın yarım yamalak halini düzenleyin bir zahmet. Temel ihtiyacı giderelim, sonra lüks tüketime bakarız…
Mimarlık Tarihi Profesörü Uğur Tanyeli, Milliyet Pazar’dan Miraç Zeynep Özkartal’a verdiği röportajda kültürel mirasımızı nasıl nedensiz yere tahrip ettiğimizi kusursuz bir şekilde özetlemiş. Tanyeli, Topçu Kışlası’nın yeniden inşasını “çocuksu bir inat” olarak nitelendirmiş. İlla bir rekonstrüksiyon yapılacaksa Beyazıt Meydanı’nın Turgut Cansever tarafından yapılıp yarım kalmış, sonraki dönemde de ciddi şekilde tahrip edilmiş projesini tamamlamanın çok daha akıllıca olacağını söylemiş.
Hakikaten… Bir ara bu ülkede meydanların yeniden inşası Turgut Cansever gibi bu toprakların yetiştirdiği en önemli adamlardan birine emanet ediliyordu. Şimdi bu Taksim Meydanı düzenlemesi kimin elinden çıkıyor, biliyor muyuz?
O kışlanın estetik düzeyinden kaçımız umutlu? Ben değilim şahsen.
Cansever’in en büyük üzüntüsü yeteneksiz, basiretsiz insanların Türkiye’nin geleceği hakkında söz sahibi olmasıydı. Herhalde şimdi mezarında dört dönüyordur.
Cansever meydanları şu sözlerle anlatırdı: “Birbirinden ayrı kişileri bir araya getirmek, her kişi kendi ayrı yolundan bile gelse, yalnızca kendi gayelerine doğru yönelmiş bile olsa, onları bir arada tutmak, toplum hayatının doğuşunu sağlamaktır. Dolayısıyla meydan, insanların karşılaştığı yer olarak toplumun ve şehrin çekirdeği ve kaçınılmaz temeli ve en ferdiyetçi bir anlayış içinde bile hayatımız için kaçınılmaz bir çerçevedir.”
Meydanı doğru idrakı bile Beyazıt Meydanı’nın kendisine emanet edilmesi için yeterli bir sebep.
4. yüzyılda, Bizans döneminde I. Theodosius buraya Tauri Forumu’nu yaptırdı. Deprem ve yangın nedeniyle defalarca tahrip oldu. 15. yüzyılda İstanbul’un fethiyle beraber Eski Saray’ın kurulmasıyla bir saray meydana dönüştü.
Esas şeklini ise II. Bayezid’in saltanatı sırasında aldı. 19. yüzyılın ikinci yarısında art arda değişiklikler ve düzenleme çalışmaları yapıldı.
Meydanın kuzeyindeki Seraskerlik Dairesi olarak kullanılan Eski Saray binaları yıkıldı, yerlerine Harbiye Nezareti binası yapıldı. Her gelen padişah burayı biraz daha tahrip etti.
Cumhuriyet’le de değişen bir şey olmadı. 1923-24 yıllarında Belediye Başkanı Haydar Bey yüksek mimar Asım Kömürcüoğlu’nu meydanı yeniden düzenlemesi için görevlendirdi. Meydanın ortasına çift fıskiyeli bir havuz konduruldu. 1956’da Ordu Caddesi’ni genişletmek için tarihi Simkeşhane ve Hasan Paşa Hanı’nın meydana bakan cepheleri ile kuzey bölümleri yıkıldı.
Sonra belediye Sedad H. Eldem’e bir proje hazırlattı, onu değiştirdi ve havuzu yok etti. Ne yapsalar olmadı.
27 Mayıs ihtilali’nden sonra büyük tartışmalar arasında meydanın yaya bölgesine dönüştürülmesi için Turgut Cansever’in projesi seçildi.
Tartışmalar büyüdü ve sivil yönetim söz sahibi olunca Cansever’in görevine son verildi. Beyazıt Meydanı da 30 yıldır kötü kaderiyle baş başa bırakıldı. Belki aynı kötü kader şimdi de Taksim Meydanı’nı bekliyor? Sahi, Topçu Kışlaşı neden yeniden yapılıyor?
Açıkladılar da biz mi kaçırdık? Her yönetimin kendi imzasını atmak istediği Beyazıt Meydanı’ndan sonra, kendi kendini tatmin etme yeri olarak sırada Taksim Meydanı mı var?
Ve neden Emek için kopan kıyametin 10’da birini Taksim Meydanı’nın yeniden düzenlemesinde göremiyoruz? Meraktayım.