Forensic Architecture'ın Febrayer Network ile beraber yaptığı Beyrut Limanı Patlaması araştırması, şehrin tahıl silolarının çöküşünü inceleyerek maddi kanıt ve kentsel hafıza alanını korumada yapılan hataları ortaya koyuyor.
Beyrut Limanı, 1970’lerden bu yana şehrin denizle kesiştiği çizgiyi oluşturuyor. İlk başta Sovyetler Birliği, sonrasında ise Rusya ve Ukrayna’dan arpa, buğday ve mısır yüklü gemilerin yanaştığı ve tahliye yaptığı bu 42 depolu limanda 120.000 ton tahılla 1,7 milyon insana gıda tedariği sağlandı.
4 Ağustos 2020 tarihinde meydana gelen büyük patlamayla limanın büyük kısmı ile 70.000’e yakın ev yıkıldı ve 300.000 insan evsiz kaldı. Yanlış şekilde depolanmış yüksek miktarda amonyum nitrat sebebiyle gerçekleşen patlama, tüm şehirde çok güçlü şok dalgaları yarattı. Patlama noktasının 75 metre çevresi halen tamamen yıkıntı alanı durumunda.
Patlama gününden beri şehrin siluetinde facianın bir anımsatıcısı olarak duran yıkıntıların, sorumluların mesuliyetsizliğini de hatırlattığını ve önemli birer delil niteliğinde olduğunu savunanlar da var.
Live Love Beirut’un başlattığı Sessiz Tanığı Koruma Dayanışması imza kampanyasında şöyle belirtiliyor:
“Beton yapıdan geriye kalanlar, kurbanların aileleri ve tüm Lübnan halkı için önemli bir sembole dönüştü. Kalıntılar, failleri ortaya çıkarılmamış bir suçun tanıkları.”
7 Temmuz 2022’de, faciadan iki sene sonra silolarda bir yangın çıktı. Lübnan Silahlı Kuvvetleri, 6 günün sonunda yangını söndürdü ve yapıyı hızlıca soğuttu. Tekrar çıkan yangınlarla beraber bu hızlı ısınma ve soğuma durumu bir ay boyunca devam etti ve sonunda yapının kuzey kısmının çökmesine sebep oldu. Temmuz ayının sonuna doğru yıkılan en kuzey bölümü, birkaç gün sonra ve patlamanın yıldönümünde çöken ikinci kısım takip etti.
Kalıntıların ve delillerin iki yıl boyunca kordonların arkasında azar azar ortadan kayboluşunu takip etmek için Febrayer ve Forensic Architecture bir araya geldi. Açık kaynaklı videolar, görseller, yayınlar ve patlamanın ikinci gününden drone çekimleri kullanılarak bir araya getirilen bütüncül rekonstrüksiyon modeliyle bu önemli kanıt ve hafıza alanında süregelen yanlış yönetim ortaya çıkıyor.
Açık kaynaklı modele buradan ulaşabilirsiniz.
4 Ağustos patlamasının hemen sonrası mevcut durumu gösteren ölçekli bir model üretilmiş. Bu üretim için patlamanın ertesi gününden drone çekimleri ile Beyrut limanı ve çevresini anlatan videolar, görseller ve bilimsel çalışmaların fotogrametrisi kullanılmış.
Kalıntıları yıkan uzun süreli yangının, çevredeki tanıklar tarafından internet üzerinden paylaşılan fotoğraf ve videoları toplanmış. Bu şekilde zeminde bulunan tahıldan beslenen yangının 250 metrekareye kadar yayılış süreci ortaya çıkarılmış.
Yangının 6 gün sonra fark edilmesiyle 16 Temmuz 2022’de resmi söndürme ve soğutma çalışmaları başlamış. Ancak 5 gün sonra, 21 Temmuz’da tekrar başlayan yangın Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin müdahalesiyle söndürülmüş. Kindling Safety adlı yangın güvenliği derneğinden yangın mühendisleri, 31 Temmuz’da gerçekleşen çökmede bu hızlı ısınma ve soğuma sürecinin katkısı olabileceğini söylüyor.
Siloların kuzey kısmının çöküşü üç aşamada, sırasıyla 31 Temmuz, 4 Ağustos ve 23 Ağustos 2022 tarihlerinde meydana gelmiş. Kapsamlı çalışmada ise devletin yangını başladığı andan itibaren idare etmekteki başarısızlığı, iki senelik tüm müdahaleler incelenerek sunuluyor.
Uydu fotoğrafları alanın resmi kordonlarla çevrili olduğu sürede sürekli çalışma altında olduğunu gösteriyor. Siloların 5 Ağustos 2020 ve 3 Şubat 2021 modelleri karşılaştırıldığında yetkililerin zemindeki tahılı büyük ölçüde azaltsa da tamamen kaldıramadığı görülüyor. Bu modellerden alınan topoğrafik haritalarda 1 metrelik eşyükselti eğrileri kullanılmış. Eğrilerin incelenmesiyle geride yaklaşık 10.000 ton tahıl kaldığı anlaşılıyor.
Kalıntılardaki çalışmaları yürüten mühendis, bir röportajında tutuşmaların patlamadan sadece birkaç ay sonra, Aralık 2020’de başladığını açıklıyor. 3 Ocak 2021 modelinde ise siloların zeminindeki tahıl yığınları açıkça gözüküyor.
Tahılın temizlenmesi için siloların tabanında bir dizi delik açılmış. İncelemede de haritalanan bu deliklerin, açılırken uzman önerilerine uyulmayarak olması gerekenden daha büyük açıldığı ve kötü işçilik sebebiyle çatlaklara ve çevre kolonlarda zayıflamaya sebep olduğu görülmüş.
Siloların strüktürel durumunun iki senelik incelenmesi sonucunda, Nisan 2021’de güney siloların eğilimi dururken kuzey siloların patlama çukuruna doğru hızla eğilmeye başladığı fark edilmiş. Bu eğilmenin tabanlarda açılan deliklerden hemen sonra gerçekleşmesi ise deliklerin strüktüre ne oranda zarar verdiğini sorgulatıyor. Mart 2022’de eğilimin hızı düşmüş ancak Temmuz 2022 yangınındaki ani sıcaklık değişimleriyle yapının kaçınılmaz çöküşü meydana gelmiş.