1975-1990 Lübnan Savaşı süresince Beyrut'un en çok hasarı altyapı sistemi almıştı. Ayrıca 20 bin kişi evsiz kalmıştı.
Şehrin kıyı kesimi 15 yıl boyunca kontrolsüz bir şekilde yağmalanmıştı. Savaş sırasında zayıf düşen hükümet büyük ölçekli ve kompleks bir yenileme projesini başlatacak güçte değildi.
Lübnan’ın savaştan sonraki ilk hükümeti felaketi bir fırsata dönüştürme fikri ile yola çıktı. Planları özel bir bölge tasarlamaktı. Ve hükümet bunun için özel sektörle işbirliği yaparak kentsel yenileme ve dönüşüm projesini başlattı. Bu proje “Solidere” olarak anıldı. Öldürülen eski Lübnan başbakanı Refik Hariri’nin şirketi olan ve şehrin çekim noktası haline gelen bir meydana da ismini veren Solidere Projesi, savaşta harap olan Beyrut kent merkezinin tek elden yeniden inşasını kamu ve özel sektör işbirliği ile ele alan bir proje. 1994 yılında başlayan proje, tarihi ve kültürel değerlerin restorasyonu, yeni alanların inşasını kapsıyor.
Solidere projesinin amaçları:
– Kamu ve özel sektör işbirliği ile proje geliştirmek,
– Proje finansmanı yaratmak,
– Beyrut merkezinin günün koşullarına göre yeniden inşa etmek,
– Yeni bir eğitim ve sağlık servisleri sunmak,
Beyrut’un sahip olduğu kültürel miras ve büyük bir restorasyon projesinin bu kapsamında bir kısmı şehrin çekirdeği diye tabir edilen cazibe merkezinde yer alan 300 bina bitmek üzere. Kalan dokunun üçte biri yağmalandığı için bu proje üzerinde kötü bir etki bırakıyor. Ama yine de bu çevredeki yerel dokunun korunması, yüksek kaliteli kentsel dönüşüm, global ölçekte büyük bir başarı sayılabilir.
Savaştan sonra yenilenen Beyrut global mimariyi tamamen kabullenmedi, eskisini de korumaya çalıştı ve bu ikisini başarılı bir şekilde birleştirdi.
Bu yeni dönüşüm sürecinde, yerel kent mimarisi oraya özgü anahtar noktaları açığa çıkardı ve dünyaca ünlü mimarları bu noktalara çekti. Böylece şehir tekrar popülerleşirken bölünen şehir de yeniden konumlandırıldı.
Savaş yıllarında batı Beyrut’un kıyı şeridi adeta çöplüğe dönmüştü. Altyapısı da yağmalandığı için lağım sisteminden yoksundu. Bu kontrolsüz ortamda savaş süresince deniz içinde 25 hektar dolduruldu. Bu da inanılmaz bir kirliliğe yol açtı.
Felaketi fırsata çevirmek için başlatılan yeniden dönüşüm projesi kapsamında yeni kıyı alanları oluşturuldu. Bu kıyı alanları yürüyüş yolları, bisiklet parkurları, deniz ve dağ manzarasıyla oldukça cazip bir hale geldi.
Geri kazanılmış 73 hektar alandan denize set çekilerek iki tane liman oluşturuldu. Bu limanlarda evler, alışveriş merkezleri konumlandırıldı. Bu konsorsiyum, Beyrut’un tarihi merkezini bozmayacak şekilde, sokakları liman caddesiyle kesiştirdi. Ayrıca bir Formula – 1 pisti de projeye eklendi.
1920’lerde betonun üretilmesi ve yeni yapım tekniklerinin gelişmesiyle modern mimari, Beyrut’u etkilemeye başladı. Bu süreç 1930’larda da artan bir ivmeyle devam etti. Bağımsızlığın kazanılmasından sonra 1950’lerde yeni ulus ve yeni başkent sosyal, politik ve ekonomik dinamiklerin sayesinde Beyrut, Arap dünyasının avangard pozisyonuna yükseldi. 1960’larda modern mimariyi devam ettiren yerel mimar ve mühendisler yetişti.
1975 – 1991 arası yaşanan iç savaş ve 1980’lerdeki post-modernizmin etkisiyle, modernizm hareketi yavaşladı. Savaştan sonraki bu dönem, dini kimliği ifade etmeyle, modernizmin ünlü simgelerinin karışımına şahitlik etti.
– İlyas Murr (1884 – 1976): İlk Lübnanlı mimar. Art Deko sitiliyle biliniyor.
– Mardiros Altounian (1889 – 1958): En iyi bilinen eseri parlamento binası.
– Farid Trad (1901 – 1969): Beyrut’ta çok sayıda villa tasarladı.
– Antoine Tabet (1907 – 1964): Erken modernizmin örneklerini verdi. Almaza Bira Fabrikası’nı inşa etti.
– Michel Ecochard (1905 – 1985): Fransız mimar ve şehir plancı.
– Andre Leconte (1894 – 1990): Fransız mimar. Beyrut Uluslararası Havaalanı’nı tasarladı.
– George Addor (1920 – 1982): İsviçreli mimar. Merkez Bankası Binası’nı tasarladı.
– George Rayes (1915 -2002): Lübnanlı mimar. Lübnan’ın altın çağında birçok bina tasarladı. Şehir merkezindeki Pan-Amerikan binası bunların en ünlüsü.
– Khalil Khoury (1929 – )
– Gregoire Serof (1930 – )
– Raoul Verney (1930 – )
– Joseph Philippe Karam (1923 – 1976)
– Andre Wogensky (1916 – )
– Assem Salam (1924 – )
– Pierre El Khoury (1930 – )
– Pierre Neema (1931 – )
– Jacques Liger-Belair (1933 – )
– Antoine Romanos (1944 – )