BIG tarafından tasarlanan ve dünyada türünün ilk örneği olan yeni Sinirbilim Merkezi, psikiyatri ve sinirbilimi tek çatı altında toplayacak. NEURO projesi Danimarka’nın Aarhus şehrinde yer alıyor. BIG’in Aarhus Üniversite Hastanesi için tasarladığı 20.000 metrekarelik proje, hastanenin farklı disiplinlerini bir araya getirirken, insan beyninin kıvrımlarından ilham alıyor.
2009 yılında kurulan Danimarka Nörobilim Merkezi (DNC), vücudumuzdaki en karmaşık organ olan beyni anlamak ve tedavi etmek için birinci sınıf bir araştırma ve tedavi tesisi haline geldi. DNC’nin 2026’da açılacak yeni binası, Aarhus Üniversite Hastanesi’nin mevcut kampüsüyle doğrudan bağlantı kuracak. Ayrıca yeni yapı, işbirliği yapmaları ve birbirlerine ilham olmaları için hastanenin sağlık, eğitim ve bilimsel araştırmalarını birleştiren yaklaşımını daha da geliştirmeyi amaçlıyor. Proje, The Salling Foundations’ın hazırladığı bütçe ile ilerliyor.
Yeni Sinirbilim Merkezi, bilim ile fiziksel ve zihinsel beyin hastalıkları, omurilik ve sinir sistemleri tedavilerini birleştirmeyi amaçlıyor. “Fiziksel ve mental beyin hastalıklarının birbirinden ayrı konular olarak düşünülmesini engellemek istiyoruz,” diyen DNC başkanı ve profesörü Jens Christian Hedemann Sørensen, bu etkileyici “beyin yapısında” yapılacak olan çeşitli deneyim, sergi ve konferanslar sayesinde dış dünyayla da bağlantı kurulacağını söylüyor.
BIG’in altı katlı sinirbilim merkezi önerisi, çift tarafında da birimler bulunan bir koridor yapısı ile klasik atriyum tipolojisini birleştirerek açık ve kullanışlı bir yapı ortaya çıkarıyor. BIG, beynin serebral korteksteki karakteristik kıvrımlarına benzer şekilde, kat planlarını bir atriyum etrafında düzenliyor. Böylece tasarım, her katın sınırlı bir alan içinde gerekli ölçülere ulaşmasına izin verirken aynı zamanda samimi çalışma alanları, avlular ve manzaralar yaratarak hastane katları arasında bir dizi bağlantılar meydana getiriyor.
BIG’in kurucu ortağı Bjarke Ingels “Yapının beyinden ilham alan kıvrımları, hastaneye birçok yeni yol ve yeşil alan katıyor. Böylece doğayı ve biyolojik çeşitliliği, hastanenin araştırmasının ve hastalarının iyileşme yolculuğunun bir parçası haline getiriyor” yorumunu yapıyor.
Geniş bir resepsiyon alanından binaya giren hasta ve ziyaretçiler, yapının merkezinde yer alan ve içerisinde bir deneyim merkezi bulunan geniş açık bir atriyuma erişiyorlar. Bu deneyim merkezi, ziyaretçilerin hastanenin en son araştırmaları ve bulguları hakkında bilgi edinebilecekleri, interaktif, halka açık bir sergi ve sunum alanını içeriyor. Ziyaretçiler, doğrudan üst kattaki kliniklere gidebilecekleri gibi, zemin katta bulunan kafenin veya kamusal yeşil avlunun keyfini çıkarabilecek.
Nörolojiden nükleer tıpa, baş ağrısı kliniğinden psikiyatriye, her bölümün kendine özgü alan ve program işlevleri var. Ancak BIG, disiplinler arasındaki bölünmeyi önlemek için, onları ortak işlevlerine göre düzenlemeyi öneriyor. Bu da farklı araştırma grupları arasındaki melezlemeyi teşvik edecek ve geliştirilen çalışmaların tek bir çatı altında toplanmasını sağlayacak.
Yeni yapıda, hasta ve ziyaretçilere huzur veren bir atmosfer sunması ve sağlık açısından da daha olumlu olmasından dolayı, ahşap ve tuğla gibi doğal malzemeler kullanılıyor. Bu malzemeler kampüsteki mevcut yapılarda da karşımıza çıkıyor. Yapının kırmızı beton dış cephesi, mevcut tuğla binalarla iyi bir uyum sağlıyor. Ayrıca kırmızı beton dış cephe, hastanelerin bilindik sterilize edilmiş beyaz ortamına zıt bir şekilde, mekanlara sıcaklık katıyor.
BIG, yapının tüm ofis alanlarını doğal olarak havalandırılacak şekilde planlıyor ve her kattan açık hava terasına çıkış imkanı sunuyor. Tüm çalışma alanlarının kamaşmasını ve doğrudan güneş ışığından etkilenmesini önlemek için yapı boyunca gerilmiş bir metal tel örgü sistemi kullanılıyor. Bu sistem ayrıca ofis, laboratuvar ve muayene odası gibi mekanlarda ışığı filtreleyerek hoş bir doğal aydınlatma sağlıyor. Proje, DGBN Gold sürdürülebilirlik sertifikası almayı hedefliyor.