BIG’in 8 House Projesi HP Etkinliğine Ev Sahipliği Yaptı

28 Eylül günü Kopenhag'da HP'nin yeni buluşu Designjet yazıcı serilerinin tanıtımıyla başlayan etkinlik, HP'nin buluşlarını test eden Danimarkalı mimarlar BIG'in tasarlamış olduğu "8 House" Projesi'ne yapılan gezi ile devam etti.


Bjarke Ingles sunum yaparken.
Fotoğraflar: Arkitera Mimarlık Merkezi

Uzun süren yolcuğun ardından Kopenhag merkezinden uzaklaştıktan sonra devasa bir konut projesi ile karşılaştık. Projenin mimarı Bjarke Ingles katılımcıları (bizleri) binanın kafesinde ağırladı ve projeleri hakkında kısa bir sunum gerçekleştirdi.

BIG’in Çalışmalarını İçeren “Yes is More” Kitabı Tanıtıldı

“Yes is More” Sergisi Hakkında

Ingles, öncelikle Danimarka Mimarlık Merkezi’nde sergilenen “Yes is More” isimli sergisinden ve sonucunda ortaya çıkardıkları kitaptan bahsetti. “Evet daha fazla” fikri ile yeni tasarım anlayışına ve sosyal yaşama bir devrim getirerek her türlü şartları (ekonomik, politik, sosyal) içeren bir buluş yarattıkları fikrini savundu. Daha sonra projelerinden örnekler ile tasarımlarını katılımcılara aktardı.


Bjarke Ingles sunum yaparken

VM Houses Projesi’nin Kopenhag’ın Orestad isimli yeni gelişme bölgesinde inşa edilen ilk konut projesi olduğunu söyleyen Ingles, yapının formu ile alışılmış apartman modellerinden farklı olarak sanki Tetris’in 3 boyutlu oyununun içindeymiş hissi verdiğini vurguladı. Bu şekildeki düşey balkonlarda komşulukların gelişebileceğini söyledi. Anaokulu girişine tasarladıkları 10×10’luk pirinç döşeme kaplaması sonucunda ortaya çıkan görsele bakarak, Elvis Presley’nin Kopenhag’da göründüğü espirisini yaptı.


Mountain Projesi

Diğer bir projesi olan “Mountain” Projesi’ndeki yapı bir dağ görünümü verecek şekilde düşey banliyö olarak tasarlanmış. Güneye yönelen yaşam alanlarının kendine özel bahçeleri mevcut ve yapının en dış cephelerini 6 farklı ölçüdeki delikler ile kaplayarak ışık vurması sonucu oluşacak dağ görünümü ise projenin dikkat çekici noktası.


Danimarka Pavyonu

Şangay EXPO 2010 için Arup ortaklığı ile tasarladıkları Danimarka Pavyonu’ndan bahseden Ingles, projeye başlarken ilk olarak Şangay ile Danimarka arasında çeşitli konularda (fizik mekan, kültürel, etnik değerler, vs.) karşılaştırmalar yaptıklarını ve en son bisiklet kullanımının Danimarka için sembol oluşturduğu kanısına vardıklarını belirtti. Şangay, bundan 30 yıl öncesinde bisiklet kullanımı oldukça fazla olan bir kent olmasına rağmen şimdileri yollar sadece araçlara bırakılmış durumda. Oysa ki Danimarka’da bu süreç kentte yeni bisiklet yolları yapılarak geliştirilmiş. O nedenle bisiklet yolu tasarımını kullandıkları pavyonları için Şangay’a 1001 adet kent bisikleti bağışlamışlar.


Danimarka Pavyonu formu

Pavyonun tasarımı, bisiklet kullanıcıların hoşuna gidecek şekilde dönemeçli bir formda kurgulanmış olup, Danimarka’nın diğer bir simgesel ögesi olan küçük denizkızı da Şangay’a götürülerek izleyecilerin ilgisine sunuluyor.


Bjarke Ingles sunum yaparken

Bjarke Ingles son olarak “sonsuz döngü” olarak adlandırdıkları 8 House Projesi’nden bahsetti. Projenin tasarım aşamasında yapının nasıl oluştuğundan bahseden Ingles, doğu ve batı olmak üzere iki ayrı parçayı düğümleyerek iki kamusal mekan yaratma düşüncesini 8 formu ile sağladıklarını belirtti. Yakalamış oldukları formla konut alanlarını gün ışığından yararlanacak şekilde yönlendirerek, ofis alanlarını da konut alanlarının altına yerleştirdiklerini ifade etti. Ayrıca sokak yaşantısının bu projede görebileceğini, her bir dairenin girişindeki özel bahçeler ile teras evler oluşturulduğunu vurguladı. Güney Orestad’da Kopenhag Kanalı’nın hemen yanında konumlanan bu konut projesinin etrafı boş arazi olması nedeniyle inekleri otlarken görmek mümkün. Bjarke bu konuda “Bu evlerde oturanların komşuları bu inekler,” diyerek espri yaptı.

“8 House” Projesi Hakkındaki İzlenimler


8 House

Sunumun ardından Bjarke Ingles, katılımcılara “8 House”u gezdirmeye başladı. Dik ve çok basamaklı merdivenlerden çıktıktan sonra, evlerin önünden geçen yaya yollarını takip ederek sekiz formunda olan yapının çevresinde yürüdük ve binanın hayata geçmiş halini görme fırsatına sahip olduk. Evlerin önündeki yaya yolları ile yapının içinde bir sokak yaşantısı yaratılmak istenmiş. Fakat yapının en üst katındaki sokaktan yürürken yapı çok yüksek olmamasına rağmen bir korku hissine kapılabiliyorsunuz. Çünkü sokakları çevreleyen korkuluklar camdan ve yüksekliği de çok fazla değil. Bir de Eylül ayı olmasına rağmen oldukça soğuk bir havanın bizleri karşılaması, yapının çevresinin açıklık olması nedeniyle sokakların kuvvetli rüzgar almasına neden olabiliyor.


Avlularda yer alan yeşil tümsekler


Kanalın kenarında yer alan dinlenme, eğlence, oturma mekanı

Yapının formu sonucu oluşan iki ayrı kamusal alandan birinde tümsek şeklinde yeşil alanlar oluşturulmuş. Kanalın kenarında da yine kamusal mekanlar yaratılmış ve kanalın kenarında yer alan küçük botlar ile bu kanalda gezme imkanı sunuluyor.


Yapıyı gezerken

Halen daha döşeme, kaplama, peyzaj gibi düzenlemelerin yapıldığı projede, ofis alanları yaşamaya başlamış durumda. Yaşam alanları (konutlar) gün ışığından yararlanması açısından güney ve doğu yönünde konumlanırken, ofis alanları gölge mekanlarda yer alıyor. Yapıda ofis alanlarının dışında ticari birimler (kafe, market gibi) de yer alıyor.


Bjarke Ingles proje hakkında bilgi verirken

Bjarke Ingles, yapıyı gezdirirken katılımcılardan gelen bazı sorulara da açıklık getirdikten sonra proje alanındaki gezi tamamlandı. Yoğun ve keyifli geçen HP etkinliği ve “8 House” gezisi aynı günün akşamında düzenlenen bir akşam yemeği ile sona erdi.

Etiketler

Bir yanıt yazın