Mecidiyeköy Torunlar Rezidans inşaatında, eylül ayında 10 işçinin ölümüyle sonuçlanan kazadan önce, nisan ayında da Erdoğan Polat isimli işçi asansörün yere çakılmasıyla hayatını kaybetmişti.
Olayla ilgili bilirkişi raporu, asansörün basit bir yükle bile düşeceğini gözler önüne serdi.
İstanbul Mecidiyeköy’deki Torunlar GYO rezidans inşaatında, geçen 9 Nisan’da Erdoğan Polat adlı işçinin 14’ncü kattan asansör sepeti ile birlikte yere çakılarak ölmesine ilişkin hazırlanan bilirkişi raporu, faciaya adeta davet çıkarıldığını kanıtladı. Raporda; asansörde kullanılan cıvata çaplarının olması gerekenden daha düşük, somun çaplarının ise daha büyük olduğu ifade edilerek, kazanın “Cıvata ve somunların basit bir yüke dahi direnemeyecek derecede, ölçüleri itibariyle hatalı olmasından dolayı sıyrılarak çıkması sonucu” meydana geldiği anlaşıldı. İşçi Polat’ın ölümüne ilişkin davanın bugün görülen ilk duruşmasında dinlenen bir sanık, asansörün test yapılmadan şantiyeye gönderildiğini ileri sürdü.
İstanbul Mecidiyeköy’de 6 Eylül’de on işçiye mezar olan asansör faciasının meydana geldiği Torunlar Rezidans inşaatında, 9 Nisan’da da 19 yaşındaki Erdoğan Polat adlı montaj işçisi aynı şekilde can vermişti. Polat’ın can vermesine ilişkin açılan tazminat davasının görüldüğü İstanbul 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin talebi üzerine Makine Mühendisi Yüksel Yalçın, İnşaat Mühendisi Ertan Eras ve İş Güvenliği Uzmanı Engin Akşehirlioğlu tarafından bilirkişi raporu hazırlandı.
Raporda; Polat’ın “sepetin bağlantı diş bulonları somunlarının sıyrılıp çıkması sonucu” sepetle birlikte düşerek öldüğü ifade edildi. Vinç ünitesi parçaları incelendiğinde norm ve standartlara göre kazaya neden olan ve bağlantıyı sağlayan taşıyıcı M 22 dişli cıvata çaplarının düşük, somunlarının delik çaplarının büyük olduğu tespit edildi. Buna göre; cıvata çaplarının 22 milimetre olması gerekirken 21.5-21.3 milimetre olduğu; somun delik çapının 18.9 milimetre olması gerekirken 21.5-21.3 milimetre olduğu anlaşıldı. Raporda şöyle denildi:
“Vinç sepeti ve bağlı olan vinç ünitesinin, 15. Katta bulunan monoray üzerinde hareket eden makaralı arabalara montajı için kullanılan, M 22 ölçüsündeki dişli bulon (cıvata) ve somunların basit bir yüke dahi direnemeyecek derecede, ölçüleri itibariyle hatalı olmasından dolayı sıyrılarak çıkması sonucu, vinç sepeti ve içinde bulunan Erdoğan Polat’ın birlikte aşağıya düşerek kazanın meydana geldiği…”
Ayrıca, dişli cıvata ve somunların bozuk ve hatalı olarak, kontrol edilmeksizin montaj edildiği, Polat’ın ehil bir teknik nezaretçi tarafından yönlendirilmediği ve işçinin kullandığı bağlantı elemanlarının hatalı olduğunu fark edecek bilgiye ve tecrübeye sahip olmadığı vurgulandı.
Bu arada Erdoğan Polat’ın ölümüne ilişkin ceza davasının ilk duruşması bugün İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sanıklar arasında yer alan, ‘Etkin’ adlı asansör firmasının teknik elemanı Murat Şahin, ifadesinde, bağlı oldukları firmadan yeterli teknik destek ve eğitimi almadıklarını anlattı. Ankara ‘da üretilerek İstanbul’a gönderilen sepetin imalat aşamasında testten geçirilmediğini vurgulayan Şahin, “Erdoğan sepete binmiş, sepet çekmeyince otomatik olarak aşağıya düşmüş. Olay bu şekilde olunca test yapılmadığını düşünüyorum” dedi. Şahin, Ankara’daki şirket sahibi Ercüment Atay’ın sürekli “İşi bitirin” diye baskı uygulandığını savundu. Şahin, kendisinin emir ve talimatları Faik Çağrı Hatipoğlu ve Nuri Karabulut’tan aldığını, sorumluluğun bu kişilere ait olduğunu ifade etti.
O tarihte şirkette Cephe Sistemleri Müdürü olarak görev yapan Hatipoğlu kazanın asansörün kurulum aşamasında meydana geldiğini ve neden kaynaklandığını bilmediğini iddia etti. Hatipoğlu, Erdoğan Polat’a eğitim verilip verilmediğinden haberdar olmadığını söyledi. Sanık Fuat Tuzcuoğlu da o tarihte Torunlar’da kamp amiri olarak çalıştığını, kendisinin işçilerinin yemeleri ve konaklamalarından sorumlu olduğunu, şantiyenin kurumlarla ilişkileriyle ilgilendiğini, kazaya ilişkin bir görevinin bulunmadığını ifade etti. Çuhadaroğlu adlı dış cephe firmasından mimar olan Burak Yüksel kazanın, teslim aşaması gerçekleşmeden meydana geldiğini, kendi şirketinin bir dahli olmadığını söyledi. Duruşma, 26 Şubat 2015’e bırakıldı.