“Binalar ve mahalleler suyu boşaltmak yerine tutmak, temizlemek ve depolamak için tasarlansaydı nasıl olurdu?”

ABD’nin Los Angeles şehrinde haftalarca süren rekor seviyedeki yağmur otoyolları sular altında bıraktıktan, yamaçlar çöktükten ve şiddetli bir sel yaşandıktan sonra, Kaliforniya eyaletinde yaşanan su kıtlığının azalmaya başladığı düşünülmüş. Eyaletteki pek çok bölge olağan yıllık yağışını yalnızca üç haftada alırken uzun süredir devam eden büyük kuraklığın nihayet sona erdiğine inanılmış. Yağmur suyunun depolanmak yerine, uzaklaştırılması gereken bir tehdit olduğu zihniyetiyle yıllarca beton oluklar aracılığıyla okyanusa akıtılması bu düşüncenin gerçeği yansıtmadığını ortaya koymuş.

Sürdürülebilir su yönetimi için mücadele eden kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Los Angeles Waterkeeper’ın yöneticisi Bruce Reznik, konuyla ilgili görüşlerini şöyle belirtiyor

“Şehirlerimiz kelimenin tam anlamıyla sahip olduğumuz en değerli kaynaktan olabildiğince çabuk kurtulmak için tasarlandı. Suyu toplumlardan uzaklaştırmak için beton kanallar inşa etmeye milyarlarca dolar harcandı. Şimdi su kaynağı sorunu ortaya çıktı ve bu sefer başka yerlerden su pompalamak için milyarlarca dolar harcanacak, ki bu çok saçma ve sürdürülebilir bir durum değil.”

LA County, suyunun neredeyse %60’ını binlerce km öteden açık hava su kemerleri aracılığıyla kuzeydeki göllerden ve nehirlerden alıyor. Ancak bu göller artık yoğun talep sonucu kuruyor ve ekolojik tahribata uğruyor. Aynı zamanda, LA County her gün 1.900.000 metreküp yüksek oranda arıtılmış atık su ile birlikte sokaklardan gelen 380.000 metreküp atık suyu Pasifik Okyanusu’na pompalıyor. Her yıl, şehrin ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek kadar su, onu denize taşıyan bir yola akıtılıyor. Peki bu en değerli yaşam kaynağını biriktirip depolamanın bir yolu bulunamaz mı?

Bir zamanlar çiçek ve meyve tarlalarıyla tanınan Doğu Los Angeles’ın çoktan şehirleşmiş sıradan bir köşesinde, şimdi daha verimli bir geleceğin ilk işaretlerinden biri görülüyor. Eskiden iki uzun sokağın ortasında güneşten kavrulmuş çimenlerin ve ağaçların kurumuş köklerinin bulunduğu yerde, şimdi bir çift yemyeşil, sel suyu tutan bahçe filizleniyor. Ağaçların altına 100’den fazla “kuru kuyu” açılarak aslında okyanusa dökülecek olan yağmur sularının kanallardan alınarak buralarda toplanması sağlanmış. Bir ön arıtma sistemi, suyu 30 metre derinliğindeki kuyulara dağıtmadan önce çöp, yağ ve tortuyu filtreliyor ve ardından yeraltı suyunun tutulduğu bir katman olan akifere aktarıyor. Bu arada, biyo-hendekler sokaklardan gelen su akışını yakalanarak filtreleniyor. İlçede, Ocak ayında yaşanan tek bir fırtına sırasında bu proje yoluyla yaklaşık 16 milyon galon su topladığı belirtiliyor ve bu sistemle 600 aileye yetecek 380.000 metreküp fazla suyun toplanabileceği düşünülüyor.

37 milyon dolarlık bu proje, bölge sakinlerinin 2018’de ödemeye başladığı yağmur suyu vergisi olan Measure W tarafından finanse edilen bölge çapında bir girişim olan Safe Clean Water programından finansman alan ilk tamamlanmış projelerden biri olarak gösteriliyor.

Measure W fonuyla yapılan diğer proje ise bir otoyol ile Los Angeles Nehri arasına sıkıştırılmış bir alanda, kar amacı gütmeyen Trust for Public Land liderliğindeki South Gate’de bir şehir bahçesi çalışması. Burada, direkler, kamyon bahçeleri ve sanayi ile çevrili yedi dönümlük kahverengi tarla arazisi, nadir yerli balıkları yetiştirmek için bir fidanlık ile tamamlanan bir ormanlık vahaya dönüştürülüyor. Studio MLA tarafından tasarlanan parkta, bir yağmur suyu arıtma ve yeraltı suyu yeniden doldurma sisteminin yanı sıra, 300 meşe, kavak, çınar ve meyve ağacının gölgelediği bir meydan planlanıyor.

Kuzeyde, yine Measure W fonu desteğiyle Sun Valley’de ise bakımsız bir depolama alanı, yağmur suyu ile sulama sayesinde 10 dönümlük bir bir sulak alan parkına dönüştürülüyor. Diğer projeler arasında, geçirgen kaldırımlar, bitkilendirme ve yeraltı suyu drenajlarıyla dönüştürülmüş beton geçitlerin görüldüğü “yeşil sokaklar” yer alıyor. Ayrıca, parklara erişimin sıkıntılı olduğu alanlara odaklanan yeşil okul bahçelerine yönelik planlar da konuşuluyor.

Ancak, Measure W fonlarının aktarıldığı projelerin nasıl ve nerede konumlandırıldığı konusunda bazı endişeler de dile getiriliyor. UCLA Çevre ve Sürdürülebilirlik Enstitüsü’nde profesör olan Measure W fonlarının tahsisini değerlendiren Stephanie Pincetl, “Sorunlardan biri, bir ana planın olmaması” diyor.

Safe Clean Water programının kapsayıcı bir plan yerine bireysel tekliflere dayanması, başarısının ilgili yerel ajansların ve kar amacı gütmeyen kuruluşların kapasite ve yeterliliğine bağlı olduğu anlamına geliyor. Programın başarılı olması için daha büyük bir kültür değişimine ciddi bir ihtiyaç duyuluyor.

20 yıl önce kurulan Arid Lands Enstitüsü’nün kurucu ortağı Hadley Arnold, “Mimarlık eğitiminde su neredeyse tamamen yok oldu” diyor. Hadley Arnold son olarak “Binalar ve mahalleler suyu boşaltmak yerine tutmak, temizlemek ve depolamak için tasarlansaydı nasıl olurdu? Ya bu altyapıyı gömmek yerine öne çıkarsak ve görünür kılsak ne olur? Şehirlerimizin nasıl yapıldığını yeniden düşünmemiz gerekiyor ve her yüzey, suyu toprağa kazandırmak için bir fırsat olabilir,” şeklinde görüşlerini özetliyor.

Kaynak

Etiketler

Bir yanıt yazın