Hollandalı tasarımcı Terasa van Dongen atmosferik karbonu yakalayabilen malzemeleri sergileyen ve çevrimiçi bir kütüphane olan Aireal‘i yayına açtı.
Kütüphane, dünya çapındaki şirketler ve enstitüler tarafından geliştirilen, karbonu emip oksijeni serbest bırakarak atmosferik karbondioksiti nötralize eden kağıttan elyafa ve gıdaya kadar çeşitli malzemeleri içeriyor.
Van Dongen projeyi bir “olasılıklar kütüphanesi” olarak nitelendiriyor ve Aireal’ı, üretim süreçlerinde CO2’i yakalayan malzemeleri gösteren büyük bir materyal kütüphanesi olarak tanımlıyor ve ‘’Malzemeler, atıkların olmadığı ve yarınlar için kullanacağımız ürünlerin üretimi için karbondioksitin bir kaynak olarak görüldüğü döngüsel ekonomi ruhuyla geliştiriliyor. Bu malzemeleri üreten enstitüler ile mevcut ve yeni malzemelerden yararlanabilecek tasarımcılar ve mimarlar arasında bir bağ kurmayı umut ediyorum,” diye ekliyor.
Olivin toz haline getirildiğinde kendi karbondioksit kütlesini emebilen bir mineral.
Yeşil renkli magnezyum demir silikat olan olivin dünya yüzeyinin yüzde 60 ile 80‘ini oluşturan en yaygın minerallerden biridir.
Doğal bir ayrışma sürecinin parçası olarak, mineralin yüzeyi yağmur suyunda bulunan karbondioksit ile reaksiyona girerek karbonu emiyor ve yeni bir karbonat minerali oluşturuyor.
“Yine de iklim değişikliğiyle mücadele yollarını keşfetme sürecinde olivin göz ardı edildi. Olivin CO2‘i çok kolay emiyor. Bir ton olivin kumu, koşullara bağlı olarak bir ton C02 alabiliyor. Sadece kumu yaymanız gerekiyor ve sonrasında zaten doğa işini yapacaktır,“ diyor Van Dongen.
Avrupa iklim girişimi Climate- KIC, olivinin yalnızca Rotterdam’daki küçük ölçekli projelerde kullanılması halinde 850.000 ton CO2 yakalayabileceğini tahmin ediyor. Gübre dahil olmak üzere peyzaj projelerinde kum ve çakılın yerini alıyor.
Van Dongen şu açıklamalarda bulunuyor: “Araştırmam sırasında birçok kez, hükümetlerin bunu neden daha geniş ölçekte uygulamadığını merak ettim. Bir nedeni, CO2’i emen ağaçlar ve deniz yosunuyla kıyaslandığında olivinin çok fazla bilinmemesidir. Ayrıca emilim hızı, bu diğer doğal emilim yöntemleriyle karşılaştırıldığında genellikle yavaştır. Ama yine de daha fazla karşılaştırma yapmamalıyız çünkü sonuçta ağaç ve deniz yosunu yetiştiremeyeceğimiz ama olivini yayabileceğimiz yerler de mevcut.”
Atmosferden karbonu bir kere emdikten sonra çimento, kâğıt ve 3D baskı filamenti gibi çeşitli malzemelerde kullanılabilir.
Kütüphane ayrıca Avecom HV tarafından üretilen mikrobiyal proteinler gibi yenilebilir malzemeleri de sergiliyor.
Aireal kütüphanesi, bu yılın sonlarında karbonatlı mineralden yapılan 1.000 adet kâğıdı üretecek olan Green Minerals tarafından yapılan bir dizi olivin ürününü sergiliyor.
Aerial ayrıca spirulina, karbon yutan bir alg ve metan tüketen mikrobiyal proteinler dahil olmak üzere C02’den yapılan potansiyel gıda kaynaklarını da içeriyor.
Van Dongen durumu şöyle açıklıyor: “Bir gün karbondioksitten üretilen yiyecekleri yiyeceğiz bu sadece bir zaman mevzusu ve hükümet yasalarıyla ilgili. Bu durum, yediğimiz tüm bitki bazlı gıdaların bitkinin büyümesi için CO2 emdiğinin anlaşılmasıyla başlayacaktır.”
Mikrobiyal proteinler reaktörlerde büyük ölçekte üretilebilen mantar ve bakteri gibi mikroorganizmalar tarafından üretiliyor. Ancak katı kurallardan dolayı sadece hayvan yemi olarak kullanılabiliyor.
Kütüphanedeki diğer karbon malzemeleri arasında beton üretmek için kullanılabilen Carbinox bulunuyor.
“Bu kural gülünç bir mikrop korkusuna dayanıyor. Ancak mikrobiyal olarak üretilen yiyecekler NASA tarafından uzay yolculuğu için ciddi şekilde araştırılıyor. Bunu astronotların dışkılarının mikroplar tarafından besleyici bir sandviç ekmeğine dönüştürülebileceği gibi bir seviyeye bile taşıyorlar. Bu durum, bir tabu olmasına rağmen günlük olarak hayvan gübresi ile beslenen bitkileri yediğimizi düşündüğümüz zaman hiç de abartılı görünmüyor.”
Van Dongen, Aerial‘ı, insanların karbonu sorunlu bir materyalden ziyade faydalı bir kaynak olarak görmelerine yardımcı olmanın bir yolu olarak görüyor.
Van Dongen son olarak şunları ekliyor: “C02 şu anda kirliliğe neden olduğu fikrinden muzdarip ancak şu unutulmamalıdır ki yaşam döngüsünün yeri doldurulamaz bir parçası.”