Das Art Project'in düzenlediği, karma sanat çalışmalarının sergilendiği "Oxytocin: Güven Üzerine Denemeler" sergisi, Mimar Kemaleddin'in eseri Muhacir Misafirhanesi'nde bir günlüğüne izleyiciyle buluştu.
Haydarpaşa Garı hala kullanıma kapalı ve Liman sahasındaki tescilli yapıların akıbeti belli değil. Yıllarca metruk durumda kalan, tescilli olmasına rağmen korunmayan Muhacir Misafirhanesi de bu yapılardan biri. Yapı geçtiğimiz haftasonu bi günlüğüne, metruk durumda bulunan tarihi mekanları sanat alanlarına dönüştürmek amacıyla kısa süreli sergiler düzenleyen bağımsız sanat insiyatifi Das Art Project tarafından sergi mekanı olarak kullanıldı.
1903-1908 yılları arasında inşa edilen, Haydarpaşa Liman sahasındaki yapılardan biri olan Muhacir Misafirhanesi, Mimar Kemaleddin ve Vedat Tek’in öncülüğünü yaptığı Birinci Ulusal Mimarlık Akımı‘nın ilk örneklerinden. Hiç bir zaman inşa edilirkenki amacıyla, yani misafirhane olarak kullanılmamış. 1909 yılında Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane (Günümüzde Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Kampüsü) ve Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye birleştirilerek bu binayı kullanmaları istenmiş, ancak bu gerçekleşmemiş; bina veterinerlik öğrencilerine kullandırılmış. Sonrasında da farklı işlevler üstlenen bina1956 yılından sonra Dikimevi olarak kullanılmış. Günümüzde “resmi” anlamda işlevsiz kalan, bakımsızlıktan metruk hale gelen bina, aslında tam da bu zamanda ilk inşa edildiği işlevini bir nevi yerine getirerek, sokakta yaşayanlara, mültecilere barınak sağlıyor.
Mekanın liman sahasındaki diğer tarihi yapılarla birlikte kamuya kapalı oluşu, akıbetlerinin belirsizliği, terkedilmişlikleri; bununla birlikte yine de evsiz kalanlara barınak oluşu ve bu gayrı-resmi işleviyle inşa edilme amacına yaptığı atıf…Das Art Project’in burayı sergi mekanı olarak seçmesinde etkili sebepler.
26 sanatçının resim, yerleştirme, video çalışmalarıyla yer aldığı sergi, “güven” duygusunu, bu duygunun verdiği rahatlığı, hayatta sürekli inşaa etmeye çalıştığımız güvenlikli alanları sorguluyor. Sergi ekibi, temelde şu soruyu soruyor: “Her şeyin zıttıyla açıklanmaya mahkum olduğu insan hayatında güvenden bahsetmek için önce güvensizlikle tanışmamız mı gerekiyor?”
Belki bu sorgulamalara ev sahipliği yapan metruk alanlarda hissettiğimiz tekinsizlik, metruk bir mekanı sergiye gelenlerin oluşturduğu kalabalık sayesinde rahat gezebiliyor oluşumuzun verdiği güven hissi, bu güven hissinin yarattığı suçluluk duygusu bizi izleyici olmaktan çıkarıp, güven-güvensizlik arasında gidip gelmemizin ve “güven”in ne olduğunu kendimize sormamızın yolunu açıyordur.
Bora Olgunsoy, “L’appel du Vide”, 2016, Epoksi ve toplu iğne, Etkileşimli yerleştirme
Sergide işleri olan sanatçılar: Arif Akdenizli, Anonym, Burak Apaydın, Burka Bayram, Meriç Canatan, Eser Çoban, Kıymet Daştan, Derya Dinç, Epitel, Mert Gafuroğlu, Beril Ece Güler, Güssol, Deniz Kaprol, Nazlı Khoshkhabar, Can Küçük, Ufuk Barış Mutlu, Ezgi Nalçacı, Bora Olgunsoy, Merve Özçelik, Begüm Tekay, Tarık Töre, Ayça Türkmen, Gülçin Uzun, Vardal Caniş, Gizem Ünlü, Oytun Yılmaz