Bir “Rantsal Dönüşüm” Projesi de Beşiktaş Meydanı’na

Beşiktaş Meydanı Yayalaştırma ve Kentsel Dönüşüm projesi ortaya çıktı.

Beşiktaş Belediye Başkanı’nın “Halkımızın olağanüstü desteğini aldık” dediği Beşiktaş Meydanı Yayalaştırma ve Kentsel Dönüşüm projesine esnaftan itirazlar yükselirken şehir plancısı Tayfun Kahraman, ‘Ben yaptım oldu’ diyerek şehir yönetilemeyeceğini’ söyleyerek, “Tüm bu çabanın arkasında ranttan pay alma gayreti var” dedi.

30 Mart seçimlerinden hemen sonra proje üzerinde çalışmaya başladıklarını söyleyen Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar, Beşiktaş Belediyesi’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle yaptığı ortak projeyi o günlerde CNN Türk’ten Ezgi Cankurtaran’a şöyle anlatmıştı: “Denize, sahile, Boğaz’a ulaşan bir dev meydanı ortaya çıkarmak istiyoruz. Ama içinde yeşili olan, içinde yeşil dokusu güçlenen… Bütün kentsel tasarımı bu yedi ay içerisinde hazırladık ve halkımızın onayına sunduk. Onların da olağanüstü desteğini aldık.”

Projenin içeriği şöyle:

– Beşiktaş Meydanı araç trafiğinden arındırılacak

– Barboros Bulvarı’ndan gelen trafik yeraltına alınacak

– Meydandaki toplu taşıma durakları kaldırılacak

– Otopark, bankalar ve işyerleri yıkılacak, anıtlar korunacak

– Ihlamurdere Caddesi araç trafiğine kapatılacak ve caddedeki binalar yenilenecek

– Beşiktaş Evlendirme Dairesi’nini bulunduğu alana ‘Ihlamur Meydan’ projesiyle bin araçlık otopark yapılacak.

İkinci Bir İstiklal Caddesi Geliyor

Hazinedar, aynı mülakatta Ihlamurdere Caddesi’nin geçireceği değişimi şöyle anlatıyordu: “Ihlamurdere Caddesi’nin yayalaştırılmasıyla birlikte kaldırdığımız otoparkları oraya aktarabileceğiz. Dolayısıyla ikinci bir İstiklal Caddesi’ni İstanbul’un kalbinde gerçekleştirmiş olacağız.”

Beşiktaş’ta kentsel dönüşüm de planlanan projede, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında ‘riskli alan’ ilan edilen Ortaköy ve Mecidiye mahalleleri ile Sinanpaşa, Türkali, Vişnezade mahalleri de dönüşüm kapsamına alınacak.

Hazinedar, kentsel dönüşümü, “İnsanımızı burada muhafaza etmek, metrekarelerde belki küçük tasarruflar yaparak ama yerinde muhafaza etmek. Beşiktaşlı’nın, Beşiktaş’ta kalmasını istiyoruz” diye açıklıyor.

2016 yılının sonuna kadar onaylanması planlanan projelerin, 2017 yılında uygulanmaya başlanması hedefleniyor. 2019 yılında ise projenin ilk adımları sonuç vermeye başlayacak.

Beşiktaş, Taksim Olamaz

İBB Başkanı Kadir Topbaş’a her fırsatta ‘Kadir Abi’ diye seslenen ve Beşiktaş’a yapılacak her türlü projede İBB ile birlikte hareket edeceklerini söyleyen Hazinedar, projeye Beşiktaşlıların ‘olağanüstü’ destek verdiğini söylüyor ancak politeknik.org.tr sitesinde yer alan haberde Beşiktaş esnafı, önceliğin altyapı sorunlarına verilmesi gerektiğini, bu proje vasıtasıyla Beşiktaş esnafının semtten uzaklaştırılacağını ve Beşiktaş’a dair alınacak kararların kendilerine sorulmadığını söylüyor ve ekliyor: “Beşiktaş, Taksim olamaz.”

İstanbul’un tarihi ve ulaşım bağlantılarının ortak noktası olması sebebiyle hayli önem taşıyan Beşiktaş’taki bu projeyle ilgili sorularımızı Şehir Plancısı, TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir Bölge Planlama Öğretim Görevlisi Tayfun Kahraman’a sorduk.

“‘Ben Yaptım Oldu’ Diyerek Kent Yönetilmez”

Beşiktaş projesini bir şehir plancısı olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Beşiktaş Meydanı özellikle yoğun araç ve yaya trafiğinin keşisme noktası olduğundan ve iki taraflı olarak çözülmesi gerekli bir problem olduğundan projelendirilmesi gereken bir alan. Öncelikle bu kabulü yapmak gerekir. Bu nedenle 80’li yılların sonundan bu yana sürekli proje önerileri geliştirilen bir alan oldu. Hatta bu alan için bir yarışma projesi düzenlenerek en iyi çözüm önerileri toplandı.

Fakat bugün karşımıza çıkan projeye bakarsanız, hem bu projelendirme sürecinden pek faydalanılmadığı hem de bölge ve kent hassasiyetlerinin yansıtılmadığı görülüyor.

“Ben bunu düşündüm ve bu şekilde olacak” diyerek bir kentsel mekanı şekillendiremezsiniz. O alanın tarihi, konumu, fonksiyonu ve kullanıcıları arasında bir uzlaşı sağlayarak bu alanlara müdahale etmeniz gerekir.

Açıklanan projeye baktığınızda ise böyle bir hassasiyetin gösterilmediği ortada. O alan için tamamen betonlaştırarak dalış tünelleri, diğer adıylabattı çıktılarla çözüm üretmek yaratıcı bir çözüm anlamına gelmiyor.

Başka yol ve yöntemler düşünülmeden ‘Ben yaptım oldu’ demek kenti yönetmek, düzenlemek anlamına gelmez. Özellikle konunun uzmanlarıyla birlikte o alanı kullananlar ve kentlilerle görüşerek fikirlerini alarak böylesine önemli kentsel mekanlara müdahale edilebilir. Bunun aksi tüm girişimler başarısız olmaya mahkumdur.

Proje hazırlanırken kentin hassas noktaları dikkate alınmış mı sizce?

Gerekli hassasiyetlerin hem mekansal olarak hem de kullanıcılar adına gösterilmediği ortada. Bu hassasiyetler gözetilmediği sürece de başarılı bir proje hazırlamak mümkün değil. ‘Ben yaptım oldu’ söylemine sığınırsanız da kentlinin tepkisinin ne olacağını Gezi Parkı örneği bize gösterdi.

“Tüm bu çabanın arkasında ranttan pay alma gayreti var”

Projenin 2019’da bitirilmesi planlanıyor? Sizce Beşiktaş’ı nasıl bir beş yıl bekliyor inşaat sürecinde?

Umarım bize basın aracılığıyla iletilen bu görselllerde yer alan proje üzerinden bir uygulama alelacele gerçekleştirilmeye çalışılmaz. Bu süreç müzakerelere açılarak en uygun bulunmaya çalışılır.

Aksi halde hem bölge kullanıcısı kentliler, hem esnaf hem de yerel yöneticiler açısından sıkıntılar günler bizleri bekliyor.

Bu kez de Beşiktaş’ta ‘soylulaştırma’ adı altında rant peşinde mi koşuluyor?

Beşiktaş için bu yeni bir formül değil. Beşiktaş uzun süredir bir soylulaştırma yaşıyor. Kent merkezinde kalan pek çok yer gibi Beşiktaş da bu sürece eklemlenmiş durumda.

Bunun başlangıcı eski Tekel fabrikasının lüks bir otele dönüşümü, başbakanlık sarayının gelmesiyle çevresinin temizlenmesi, Akaretler’in lüks ofis, ticaret ve konut alanlarına dönüştürülmesi süreciydi. Bu işlerin arkasında da yenileri geliyor.

Sonuçta yaşanan ise bir soylulaştırma süreci ve bu sürecin Beşiktaş Çarşı Bölgesi’nin çoğuna yayılacağını öngörmek yanlış olmaz.

Yaşanacak süreçte de bu alanı kullananların pek çoğunun bölgeden uzaklaşacağını ve daha üst sınıf bir kullanımına doğru geçeceğini görüyoruz. Bunun peşinden bir rant ortaya çıkacak mıdır? Evet tabii ki çıkacaktır. Tüm bu çabanın arkasında bu ranttan pay alma gayreti var.

Etiketler

Bir yanıt yazın