“Birinci Ödül Projesi Uygulandığında Ana Fikrini Kaybetmeyecek Bir Tasarım”

4 Temmuz 2011 tarihinde sonuçlanan Manisa Belediyesi Hizmet Binası ve Çevresi Ulusal Mimari Proje Yarışması’nın kolokyumu, 9 Temmuz 2011’de Manisa’da gerçekleştirildi.

TMMOB İzmir yönetim kurulu üyelerinden İbrahim Alpaslan’ın yöneticiliğinde gerçekleşen kolokyum, Manisa Belediye Başkanı Cengiz Ergün’ün açılış konuşmasıyla başladı. Şehre bir belediye hizmet binasının gerekliliğinden söz eden Ergün: “Manisa tarım ağırlıklı gelişimini, sanayi alanındaki gelişime yöneltmiştir. Bu sebeple, Avrupa’nın yatırıma en uygun şehri olan Manisa’da göç problemi başlamıştır. Nüfus artışına bağlı olarak, belediye hizmetlerinin kaliteli olarak sürmesi adına, Ocak ayında yeni bir hizmet binası inşa etme kararı alındı. Soğuk beton yığını yapılardansa, kentle bütünleşen, verimli tarım alanları ve sanayisi ile modern Manisa’yı ifade edebilecek bir mimari eseri şehrimize katmak istedik. 6 aylık serüvenin sonuna geldiğimizde ise, hepsi başarılı 116 proje içerisinden jüri üyelerinin belirlediği projeyi Manisa’mıza yakıştırdık,” diyerek tüm jüri üyeleri ve ikinci elemeye kalan 10 finalist projenin sahiplerine teşekkürlerini sundu.

Jüri başkanı Özcan Uygur ise, yarışma ve değerlendirme sürecine dair, jürinin umduğunun üzerinde bir katılım gerçekleştiğini ve jüri üyelerinin değerlendirmede çok zorlandığını, kentsel tasarım ağırlığı olan yarışmanın, Manisa’ya kentsel ve yapısal anlamda değerli bir proje kazandırmasını dilediklerini söyleyerek, mimarlar odası ve diğer kurum ve kişilere teşekkür ederek sözlerini noktaladı ve ödül törenine geçildi.

Ödül töreni sonrasındaki soru-cevap bölümünde, yarışma katılımcılarından Orhan Ersan birinci olan projede bazı problemler olduğunu belirterek, tasarımda pazar yerinin nasıl korunacağı, üst örtüsünün ne olacağı, yer yer bölünmüş de olsa yaklaşık 250 m uzunluğundaki bir yapının ve çok amaçlı salon gibi bazı birimlerin çalışmasında problemler olduğunu ve mevcut girişlerin zayıf olduğuna dair yorumlarını belirttikten sonra, tasarımın bu haliyle uygulamayacağına dair düşüncelerini ifade etti.

Özcan Uygur, Ersan’ın yorumunu, jürinin pazar yeriyle ilgili bir beklentisi olmadığı, örtü eksikliğinin bir sorun olduğunu fakat yapılabilirliğini göz önüne aldıklarını, her projeyi kendi kriterleri çerçevesinde değerlendirmeye çalıştıklarını belirterek, yapının yatayda gelişimini, “uzunluk” olarak ele almadıklarını, kente olumlu etkiler sağlayacak, bir yapılar dizini olarak tanımladıklarını ifade ederek cevapladı.

Mehmet Soylu ise, Ersan’ın yorumuna karşılık olarak, bu yarışmanın park içerisinde belediyeye bir bina kazandırma çabası olduğunu, detaya inildiğinde her projede problemlerle karşılaşılabileceğini fakat birinci seçilen projenin bir değişim özgürlüğü niteliğine sahip olduğunu belirterek, zeminden kopuk olarak tasarlandığı için yapıyı bir bütün olarak ele almadıklarını, sosyal ve kültürel aktivitelere olanak sağlayan tasarımda, salonların rekreasyonla beslenen özel alanlar tanımladıklarını sözlerine ekledi.

Enis Öncüoğlu konuyla ilgili olarak, projenin esnek bir sistem içerdiğini, diğer projelerin arsanın belirli bir noktasında odaklanıp, çözümlenmeye çalışıldığını, jürinin kent meydanı kurgusu, ticari işletme ve pazar yerinin birbirlerini destekleyen öğeler beklentisiyle yola çıktığını, birinci olan projenin bu üç fonksiyonu tek bir merkez etrafında topladığı ve söz sahibi bir proje olduğunu düşündüklerini ve tasarlanan meydan kurgusunun Manisa içerisinde yaşayacağını düşündüğünü ifade etti.

Katılımcılardan Seçkin Kutucu, yarışma sürecine dair ve ödül alan proje için: “Birinci olan proje, önünde yer alan yeşil alan ile dikkat çekiyor. Bu fikir ilk aşamada kendisini göstermiştir. Böyle net bir park alanı bekleniyorsa, diğer ödül projeleri de buna benzer olmalıydı. İkinci aşamaya gerek yoktu, tek aşamada zaman ve emek harcanmadan yarışma sonuçlanabilirdi. Ayrıca, yapı tüm yapı elemanlarıyla birlikte çok geçirgen. Avan projesine pek birşey eklediğini düşünmüyorum. Son proje çok ham, bina görüntüsü vermemesinin yanı sıra, kentin içerisindeymiş görüntüsü de vermiyor. Uzunluğu ile kullanımı zor olmakla birlikte, uygulama aşamasına geldiğinde içerdiği değerleri kaybedecektir,” diyerek eleştirilerde bulundu.

Jüri üyelerinden Hüseyin Kahvecioğlu, jürinin kurumsal bir yapı değil, değişken olduğunu, farklı eğilimleri bir araya getirmek gibi bir düşünceleri olmadığını belirterek: “10 projenin de pek çok yönü eleştirilebilir. Projelerin hepsine de müdahale gerekiyor. Jüri raporlarında bazı önerilerimiz zaten mevcut. Önemli olan tasarımın kendi yaklaşımını, dayanaklarını kaybetmeden değişiklik yapılıp yapılamayacağı sorusunu yanıtlamak. Birinci ödül projesi söylemini kaybetmeyecek, değişiklik yapıldığında ana fikrini kaybetmeyecek bir proje.” yorumunda bulundu.

Mehmet Soylu ise, iki aşamalı yarışmaların tartışılması gerektiğini, ilk aşamaların mümkün olduğu kadar çizim ve maket yükü olmadan düşünce ağırlıklı olması, ikinci aşamada esas belirtilmek istenenin teknik olarak ifade edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

İzleyicilerden Cansu Pelin İşbilen belediyenin daha önceden de bir yarışma açtığını, sonuçlandırdığını fakat uygulamanın yarım bırakılıp neden arazi de değiştirilmek üzere başka bir yarışma açıldığı sorusunu yöneltmesi üzerine, Manisa Belediye Başkan Yardımcısı Azmi Açıkdil diğer açılan yarışmanın ve uygulamanın kendilerinden önceki dönemde yapıldığını belirterek: “İlk projenin arazi uygunluğu tartışılmakla beraber, teknik olarak uygulanabilirliği olmayan bir tasarımdı. İlki sadece bir belediye yapısı, ikincisinin ise ciddi bir kentsel ölçeği var. Bu açıdan iki yarışmayı mekan ve zaman olarak aynı şekilde değerlendirmek olanaksız,” diyerek soruyu yanıtladı.

Bunların yanı sıra, katılımcılardan Deniz Dokgöz ödül alan çok parçalı tasarımları eleştirerek, sadece tek bir binanın inşa edilmek istenmesi durumunda, tasarımların bağımsız olarak ele alınabileceği, entegrasyonu yüksek projelerin seçilmesi gerektiğini belirtirken, Hüseyin Kahvecioğlu: “Bütüncül çözüm getiren proje sayısı azdı. Fakat birinci olan tasarım parçalanabilir olduğu için önem taşıyor. Zaten bu projeyi tüm adımlarıyla gerçekleştirebilirseniz etkili olabilir ancak. Yarışmalarda tariflenen ilişkiler ve beklentiler var fakat mimarlığın doğası unutulmamalı, Belirlenen kriterlere dair katı ilişkiler kurulursa tasarımda, tasarım mükemmel olabilir fakat bir o kadar da kısa ömürlü olacaktır. Önemli olan bir tasarımın gerçekleşebilirliğinin ipuçlarını vermesi. Zaten Manisa bir büyükşehir belediyesi olma yolunda ilerlediği için muhtemelen tasarımdaki ilişkiler değişecektir,” dedi.

İzleyicilerden Metin Büyükdeğerli’nin birinci olan projede tam bir kent meydanı hayal ettiğini ve jürinin meydan tanımını sorması üzerine jüri üyelerinden Deniz Güner, “21. yüzyıldaki meydan kavramı üzerindeki etkinliklerle tanımlanıyor. Günümüzdeki meydanlar daha çok Taksim Meydanı gibi trafik noktaları, yani insani aktivitesi olmayan mekanlar. Ödül programında farklı anlayışları barındıran projeler olmakla birlikte, birinci projedeki yeşil alana üzerindeki konser, sinema aktiviteleri gibi programlar anlam kazandırıyor. Çok esnek, üzerindeki eylemle tanımlanacak bir meydan tanımı var artık,” dedi.

Başka soru gelmemesi üzerine birinci olan ekipten Numan Kerem Piker tasarım ve sürece dair, “Kamusal hayata katkı fikrinden yola çıktık. Yapıyı olabildiğince cephe karakteri, teknolojisi açısından ikinci planda olmak kaydıyla, kente katkısı doğrultusunda değerlendirdik. Çözülmemiş yönleriyle riskler taşısa da önceliklerini kaybetmeyen çok değer verdiğimiz bir proje. Ayrıca, genç mimarlar için bu tarz kamusal yarışmaların düzenlenmesinin tartışma, düşünme açılarından çok önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum.” görüşlerini belirtti.

Etiketler

Bir yanıt yazın