Taraf'ta yeni bir köşe: Açık Şehir. Şehrin bütün fısıltılarının, Yeni İstanbul Ansiklopedisi'nin en yeni maddelerinin ve aşağıdaki gibi haberlerin mekânı...
12 Eylül’ün gölgesinden kurtulmak için bütün Türkiye seferber olurken İstanbullular, Orgeneral Necdet Üruğ’un başında olduğu Sıkıyönetim Komutanlığı’nın belirlediği esaslara göre yaşamak zorunda. 12 Eylül zihniyetinin devam ettiği hep söylenir ama İstanbul Boğazı için bu bir vecize değil kapı gibi yasal düzenleme. 1982 yılında İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından hazırlanan “Boğaz öngörünüm çizgisi” yani İstanbul Boğazı’nın nasıl görünmesi gerektiği konusundaki 2960 sayılı Boğaz Kanunu, virgülü bile değişmeden yerli yerinde duruyor.
Sovyet füzelerinin nereden vuracağı, Yunan donanmasının nereye demirleyeceği hesapları üzerine kurulmuş bir öngörünüm çizgisi, artık bir mega-şehir haline gelen İstanbul’un ihtiyaçlarını karşılamadığı için Boğaz’da kıyısı olan ilçeler yıllardır sorunlarla boğuşuyor. Kıyıyla ilgili imar planları, artık olmayan Sıkıyönetim Komutanlığı’nın düzenlemelerine takılıyor.
1982 yılında ilk kez yapılan “öngörünüm çizgisi” belirleme çalışmaları 12 Eylül’ün ruhuna uygun bir şekilde olmuş. Kuvvet Komutanlıklarından oluşan askerî heyet, donanmaya ait bir tekneyle Boğaz’ın Karadeniz çıkışından başlayarak Kabataş’a kadar olan bütün kıyıyı fotoğraflamış. Sonra bu fotoğraflar üzerinden kıyıların nasıl görünmesi gerektiğine karar vermişler. Fotoğraflarda gördükleri onlar için bir “cenk sahrası” olduğundan “şehircilik” ölçü alınmamış. Boğaz’a bakan askerî okullar, garnizonlar ve Köprü’yü koruyan füze rampalarıyla radarlar, öngörünüm çizgisinin temelini oluşturmuş.
İstanbul Boğazı’nda kıyısı olan belediyelerin oluşturduğu Boğaz Belediyeler Birliği’nin başkanlığını yürüten Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara, Boğaz’ı militarist ihtiyaçlara göre düzenlenmiş bir suyolu olmaktan çıkaracak yeni bir “öngörünüm çizgisi” projesi üzerinde çalışıyor. Yeni siluet uydu teknolojisinin yardımıyla şehir plancıları, topografyacılar ve sivil toplum örgütleriyle birlikte belirlenecek.
Önümüzdeki yıl yapılacak Boğaziçi Sempozyumu’nda gündeme gelecek yeni siluette İstanbullular için hoş sürprizler var. Mustafa Kara henüz proje aşamasında olan Boğaz’ın yeni öngörünüm çizgisiyle ilgili bazı ipuçları verdi. İlk olarak Köprü’yü koruyan radar ve füze rampası dışında Boğaz bütünüyle sivil ihtiyaçlara göre düzenlenecek. Kıyılarda yapılacak yatırımlarda öncelik ticari ve turistik projelere verilecek. Kuleli Askerî Lisesi ve Boğaz’a bakan pek çok askerî tesisin turistik amaçlı dönüştürülmesi düşünülüyor. Bu askerî binalar arasında Selimiye Kışlası da bulunuyor. Mustafa Kara, yeni öngörünüm çizgisi içinde yer alan “Haydarpaşa Port Projesi” ile 1. Ordu’nun Selimiye’den çıkarılarak, tarihî kışlanın turizme açılmasının gündeme gelebileceğini söylüyor. Mustafa Kara’ya göre, bu konuda çekimser olmaya gerek yok. Proje başladığında 1. Ordu’nun taşınması konusunu daha çok tartışacağız.
● İsmini The Marmara Collection olarak tescilleyen İstanbul’un sembol oteli, kendi markasıyla şarap üretmeye hazırlanıyor.
● Modern mimarinin ve şehir plancılığının babası Le Corbusier’nin İstanbul ziyaretinin 100. yıl dönümünde, şehir plancıları büyük mimarın Atatürk’e yazdığı ve hiç yayımlanmayan mektubun peşine düşmüş. Mektupta Atatürk’e mimari öğütler varmış.
Uzay Kuaför’ün Kalfası Murat: Kurtuluş semtinin “Son durak” olarak bilinen Hacıahmet Mahallesi, Şişli ve Beyoğlu taraflarının en karışık (çokkültürlü manasında) muhitidir. Irak’tan kaçan Keldani, Asurî, Nesturi Hıristiyanların da yerleşmesiyle beraber, mahalle artık “Küçük Bağdat” olarak biliniyor. Göçmenler için ismiyle müsemma olan Son Durak’ta, yerli Ermeni, Rum ve Süryaniler de yaşar. Mahalle aralarında Afrika’dan gelen Protestan zenciler birer ikişer kilise açmaya başladı şimdilerde. Son Durak’taki otobüs duraklarının arkasında, bütün bu milletlerden adamların oturduğu, her masada ayrı lisanda konuşulan Gençler Kıraathanesi vardır. Onun yanında da Uzay Kuaför. Kalfa Murat doğma büyüme Kurtuluşlu. 26-27 yaşında vardır. Babası da doğma büyüme Kurtuluşlu olan Murat, mahallenin 70’li yıllardaki magazin olaylarının uzmanı. Hayat Mecmuası gibi bir çocuk. Murat’ın babası “Gel tezkere” şarkısıyla ünlenen Esmeray’ın işlettiği Son Durak’taki gazinoda çalışıyormuş. Bu gazino 70’li yıllardaki Türk filmlerinin pavyon sahnelerinin çekildiği yer. Şimdi Star Düğün Salonu olarak hizmet veriyor. Murat o dönemde Yeşilçam’da kimin eli kimin cebindeymiş hepsini biliyor. Ayrıca Kurtuluş’taki Madam Despina Meyhanesi’ne adını veren Madam’dan ilkokula giderken harçlık almışlığı da var.