Brütalizmin Dansı IV: Peyzaj Mimarlığında Brütalizm

Brütalizmin Dansı’nın dördüncü bölümünde peyzaj mimarlığı üzerinden doğa ile brütalist strüktürlerin yakaladıkları etkileyici uyum ve ritmi inceleyeceğiz.

1966 – Leça Swimming Pools, Matosınhos, Álvaro Siza Vieira

Fotoğraf: Joni Zaza

Leça Yüzme Havuzları projesi, Prtizker ödüllü mimar Álvaro Siza Vieira’nın en iyi erken dönem işleri arasında bulunuyor ve doğa ile tasarım arasında bir buluşma noktası oluşturuyor. Atlantik Okyanusu ile kıyı şeridini takip eden erişim yolu arasında bulunan arazi güzel konumuna rağmen manzarayı göremeyecek bir pozisyonda bulunuyormuş. Yapı, havuzlar ve şehir karmaşasını ayıran yolun arkasına gömülerek bu sorun çözülmüş.

Siza, peyzaj tasarımındaki modern yenilikleri kurgularken kayalıkların büyük bir bölümünü korumaya özen göstermiş. Havuzlar sayesinde okyanusa ulaşım sağlanmış ve Atlantik kıyısındaki doğal havuz oluşumlarıyla doğal bir geçiş yakalanmış.

1976 – Freeway Park, Seattle, Lawrence Halprin ve Angela Danadjieva

Freeway Park, dünyadaki ilk otoyol parkı olarak biliniyor. 21.100 m2’lik park, 4 Temmuz 1976 yılında Seattle şehir merkezinde Interstate-5’in depresif bir bölümünü kapsayan alanda açılmış.

Fotoğraf: Joe Mabel

İlk inşa edildiğinde Danadjieva ve Halprin’in tasarımı; rotanın yıkıcı başlangıcını takiben, şehrin otoyola bitişik alanları tekrar bir araya getirme çabasını simgeliyormuş. Sonuç olarak park, kademeli ve zikzaklı bir ağ gibi kurgulanmış ve otoyolun üst kısmına ana yürüyüş yolunu çevreleyen teraslar yerleştirilmiş.

Bu yürüyüş yolları sayesinde ana rota ile parkın girişleri, çim alanlar ve çevre yapılar bağlanmış. Bu alanların tümü, çeşitli işlevlere sahip dinlenme alanları olarak planlanmış. Malzeme paleti ise brütalist bir çizgi takip ediyor.

1978 – Villa Ottelenghi, Verona, Carlo Scarpa

Fotoğraf: Åke Eson Lindman

Scarpa’nın mimarisi; detaylara verdiği önem, malzemeyi anlamadaki derin yaklaşım ve mevcut doku ile oluşturduğu etkileyici birleşimlerle karakterize olmuş. Villa Ottelenghi’de bunun birebir örneği. Üzüm bağları ve zeytinlikler arasında, pastoral bir alanda yer alan yapıdan; Garda Gölü ve çevre kasaba manzarası da deneyimlenebiliyor.

Fotoğraf: Åke Eson Lindman

Villa beş ana alana ayrılmış: ana yapı, bahçe, misafir evi, yüzme havuzu ve ahır. Tüm alanlar öznel kimliklere sahip ancak Scarpa’nın tasarım felsefesinde ortaklaşıyor. Bu yaklaşımla iç ve dış mekan arasındaki engeller bulanıklaşmış, yapının tarihi ve peyzaj arasında bir diyalog oluşturulmuş.

2008 – Conversion Of An Old Shellfish Farm, Asturias, Jovino Martinez Sierra Arquitectos

Fotoğraf. Marcos Morilla

İspanya’nın Asturias kentindeki eski kabuklu deniz ürünleri çiftliği, önceden iki yanında taş duvarlar olan yamaçta, bir müştemilat görevi görüyormuş.

Projedeki temel amaç ise doğa ve işlevselliğin denge içerisinde bir arada barınabildiği bir banyo alanı tasarlamakmış. Kayalıklarla naif bir ritim tutturan beton strüktürler ile dingin bir denge yakalanmış.

Bu yeni mekanın yaratılması, kötü durumdaki alanı yeniden yaşayan bir mekana dönüştürmüş. Ufuk çizgisi ve doğal güzellikler ile bağ kuran interaktif bir peyzaj tasarımı yapılmış.

2015 – Santa Caterina Pathway, Manresa, David Closes

Fotoğraflar: David Closes

Projedeki amaç; Manresa, Catalan şehrinin güneyi boyunca uzanan ortaçağdan kalma patikayı yeniden tasarlamakmış. Güney kısmında, Cardener nehrinin üst kısmındaki keskin hatlar; nehir vadisi ve demiryollarının varlığından dolayı oluşmuş. Orografi ve demiryolu altyapısının yarattığı bu boşluk, kentsel doku ile kentin güneyinde yer alan tarım alanları arasında net bir sınır oluşturuyor.

Proje kurgulanırken mevcut patikaya zarar verilmeden ve hiçbir şey ortadan kaldırılmadan modern bir eklenti yapılmak istenmiş. Yeni kaldırımın uzantıları ve bölümleri, mekana yeni bir katman ekliyor. Bu sayede mekanın tarihi rahatça okunabiliyor.

2015 – Footbridge, Asturias, ZON-E

Fotoğraf: Imagen Subliminal

Sadece hiking ile ulaşılabilen bu dinlenme noktası İspanya’da yer alıyor. 19. yüzyılda inşa edilmiş köydeki maden bölgesinin üzerinden manzaranın tadını çıkarabiliyorsunuz.

Bu dinlenme noktası yapılırken beton, paslı çelik ve geri dönüştürülmüş ahşap malzeme kullanılmış. Yapıyı deneyimleyenlerin kesintisiz bir şekilde manzarayı deneyimleyebilmesi için yapı, alt kısımdan beton duvarla desteklenmiş.

Hem tekinsiz hem de güven veren hisler yaşatan bu çelişkili tasarım, altınızda uzayıp giden doğa manzarası ile çarpıcı bir uyum yakalıyor.

2017 – Chelsea Flower Show, Londra, James Basson

Fotoğraf: RHS

Best Show Garden ödülünü kazanan tasarımın konseptinde, terkedilmiş Malta taş ocağından ilham alınmış. Ağır kireç taşından formlar ile yumuşak otların oluşturduğu kontrast, güneşin sıcaklığı ile birleşince insanı farklı diyarlara götüren bir atmosfer oluşmuş.

Yakın dönemdeki etkileyici peyzaj tasarımlarından olan bu örnekte, doğa ile keskin formlar arasında yaratılan denge sayesinde; brüt formlar, doğal bitki örtüsü ile birlikte toprağın derinlerinden yeryüzüne uzanıyormuş hissi yaratıyor.

2019 – Barcelona Born Skateplaza, Barselona, Skate Architects

Fotoğraf: José Hevia

Barselona’da yapılan bu proje için belirlenen hedef baştan itibaren netmiş: ‘skatepark’ denince akla gelen eski tip düşünce kalıplarını yıkmak. Kaykay kültürü ve dünyaca ünlü Barselona mimarisini; görmek, fark etmek ve hak ettiği değeri vermek. Kaykay kentsel bir problem olarak algılanmak zorunda değil ve bu düşünce kalıbı da kırılmak istenmiş. Tamamen kaykaya yönelik bir alan tasarlanmış. Bunu yaparken de Barselona’nın karakteristik mimari özelliklerinden yararlanılmış.

Sonuç olarak ortaya oldukça kullanışlı, keyifli ve kent dokusuyla uyumlu bir tasarım çıkmış. Tasarım, yapısal ve felsefik olarak brütalizme birebir dokunuşlar yapıyor.

2019 – The Whale, Norveç, Marianne Levinsen

Fotoğraf: MIR

Whale, Arktik Daire’nin 300 km kuzeyinde, Andenes’te bulunan Andøya adasının ucunda yer alıyor. Hem suyun üstünde hem altında devam eden dramatik manzaralar arasında yer alan küçük bir kasaba. Kıyıdan sadece birkaç deniz mili uzakta derin bir deniz vadisi ortaya çıkıyor. Sık sık göç eden balinalar tarafından ziyaret edilmesi burayı, efsanevi hayvanlara yakından bakmak için eşsiz bir mekan kılıyor.

Whale -yeni Arktik cazibe merkezi- sualtı dünyasının devasa sakinlerinin hikayesini anlatıyor. Kayalık sahilde yumuşak bir tepe gibi yükselmesi, eğer bir dev balina yerkabuğunun ince bir tabakasını kaldırmış ve altında bir boşluk oluşturmuş olsaydı nasıl görüneceğini temsil ediyor.

2023 – Museum SAN, Wonju, Tadao Ando

Fotoğraf: Museum SAN

Çatısındaki yarıklardan içeri sızan ışıklarla Space of Light, Tadao Ando’nun Wonju’daki Museum SAN için tasarladığı ikinci meditasyon alanı.

Geometrik beton strüktür, müzenin -yine Tadao Ando tarafından tasarlanan- heykel bahçesindeki tümseğin üzerinde yer alıyor.

Ando’nun karakteristik beton kullanımıyla özdeşleşen meditasyon alanı, çatıda bulunan haç şeklindeki yarıktan hafifçe aydınlanıyor. Gün içinde günışığının değişimlerini birebir yakalıyor.

Kaynakça

 

Etiketler

Bir yanıt yazın