Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, fazla inşaat için Yassıada ve Sivriada yi kâğıt üzerinde büyük kabul etti.
Aslında 10 ve 9 hektar olan iki ada, 18’er hektar üzerinden imara açıldı. Korunması gereken adaları büyük baskı altına alan bu karar mahkemelik. İktidar sahipleri, memlekette kâfi miktarda üretim olmayınca muhtemel bir ekonomik krizi engellemek için inşaat sektörüne sarılıyor. Bu ‘sihirli sektör’ üzerinden şahsi iktidarlarını güçlendiriyorlar. İşte bu amaçla son senelerde imarın önündeki engelleri kaldıran akla hayale gelmedik kanunlar, yönetmelikler çıkarılıyor. Bu da yetmeyince her türlü hileye başvuruluyor. Bu gidişatın son misallerinden biri de İstanbul’un Marmara Denizi açıklarında yaşandı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, 2005’te, ABD’deki Özgürlük Anıtından etkilenerek Sivriada’ya (Hayırsızada) 110 metre boyunda semazen heykeli dikileceğini duyurmuştu. Heykelin çevresine cami, kilise ve sinagog kurulacaktı. Ergenekon soruşturmalanndan sonra kamuoyunda sivil toplum örgüderinin katkısıyla demokrasi bilinci oluştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da 27 Mayıs darbesinden sonra Demokrat Partililerin yargılandığı Yassıada’nın demokrasi ve özgürlük adası konseptiyle yeniden yapılandınlacagını duyurdu. Oysa bu popülist projeler yerine, İstanbul açıklarındaki takımadaların plan bütünlüğü içinde fazla insan akımına ve gayrimenkul değer artışına sebep olmayacak şekilde planlanması gerekiyordu. Çünkü üzerinde tarihî ve kültürel yapılar bulunan adaların bu değerlerinin muhafaza edilmesi gerekiyordu. Oysa ranta odaklanmış karar sahiplerinin Yassıada’da ‘demokrasi ve özgürlük’ söylemiyle girdikleri yol 350 milyon dolarlık konaklama ve kültür inşaatına çıkıyordu. Paranın cazibesiyle bütüncül planlama ilkeleri göz ardı edilerek iki adada daha fazla inşaat yapabilmek için akla hayale gelmedik bir dümen çevrildi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, adalar için devreye girmeden önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Planlama Müdürlüğü 1/5000 ölçekli Adalar Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı hazırladı.
Adalar Belediyesi de bu plana dayanarak uygulamaya esas olan 1/1000 ölçekli planlan yapmaya başladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan plan raporunun 27. sayfasında Yassıada’nın 10,37; Sivriada’mn ise 9,26 hektar (ha) olduğu belirtildi. Rakam doğruydu; çünkü son tekniklerle ölçülmüştü. Eski dönem iptidai ölçümlere dayanan tapu kayıtlarında ise her iki adanın yüzölçümleri tamı tamına aynı yani 18,38 er hektar olarak gözüküyordu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Adalar Belediyesi’ni devre dışı bıraktıktan sonra hazırladığı Sivriada 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı Değişikliği Plan Raporu açıklamalarında kendini ele verdi. Raporun 4.1 Mülkiyet fıkrası bölümünde “Alan, tapu kayıtlarında 18 bin 387,5 metrekare (18,38 hektar) görünmekte iken mevcut durumda 9 bin 256,5 metrekaredir (9,26 hektar).” ifadesi yer alıyor. Büyüklükleri farklı olan Yassıada ve Sivriada’mn tapuda 18,38’er hektar görünmesi de kayıtların hatalı olduğunun başka bir delili aslında. Adalar Belediyesi Şehir Planlama uzmanı Günseli Meriç, bakanlığın bu hatayı düzeltmek yerine onun üzerinden gitmesinin amacının daha fazla inşaat alanı ortaya çıkarmak olduğunu söylüyor. Bakanlık inşaata esas kabul edilen son planlannda ‘gözlerini kapadı, vazifesini yaptı’. “Emsal hesabı, mevcut tapu alanı üzerinden yapılacaktır.” şeklinde yeni bir plan notunu ekledi. Böylece kâğıt üzerinde yüzde 80 civannda büyüyen iki adada daha çok imar verilmesinin yolu açıldı. ‘Bu kadanna da pes!’ dedirten imar oyunu benzerlerinde olduğu gibi adım adım geldi.
Senaryo, 2011’de kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlıgı’na geniş imar yetkileri tanınması ile başladı. 2012’de “Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik” çıkarıldı. Yönetmelik icabı kurulan İstanbul I Numaralı Tabiat Varlıklarım Koruma Bölge Komisyonu, Yassıada’mn inşaatı imkânsız kılan I. Derece Doğal SİT durumunu kaldınlarak “Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı” olarak belirlenmesine karar verdi. Ardından aynı komisyon adanın tarihî SİT statüsünü de kaldırdı. Bu karara Adalar Belediyesi yetkilisi de imza attı. Belediye, yoğun imarı öngöremediklerini belirterek kendini savunuyor. Bu aşamalardan sonra Yassıada, imar yönünden ‘armut piş, ağzıma düş’ kıvamına getirilmişti. Ada, ‘çantada keklik’ hâline antidemokratik bir uygulama olan ‘torba yasa ile getirildi. Yassıada ve Sivriada’daki imara 18 Nisan 2013’te Resmî Gazete’de yayımlanan ‘6456 Sayılı Yasa’ ile imtiyaz tanındı. Diğer taraftan 3621 sayılı Kıyı Kanunu hükümleri ve diğer mevzuatta yer alan kısıtlama ve prosedürlere tabi olmaksızın planlama, imar ve inşaat uygulamaları yaptırılması hükmü getirildi. Yassıada’da 350 milyon dolara çıkacağı söylenen inşaat, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine (TOBB) bağlı bir şirket ile taşeronuna verildi. Aslında bu torba yasa çıktığı anda Anayasa Mahkemesinde bir iptal davası açılabilirdi. Adalar Belediyesi, iptal davası açmak için gereken 60 günü kaçırdı. Başkan Farsakoğlu, buna yasadaki bu maddeden haberlerinin olmamasının yol açtığını söylüyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Yassıada’daki yapılaşma için önce 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planlanı yaptı.
17 Aralık Büyük Yolsuzluk Operasyonu çerçevesinde yapılan dinleme kayıtları, Yassıada ve Sivriada’daki aşırı imar oyununun, Çanakkale açıklanndaki 4 adanın da kaderi olabileceğini ortaya koydu. Dinleme kayıtlarından kamuoyuna yansıyanlar arasında Bilal Erdoğan’ın arkadaşı Ahmet Murat Yelkenci’nin Çanakkale açıklarındaki 4 adayı alma girişimlerinde bulunduğu ortaya çıkmıştı. İnternete düşen kayıtlara göre Gökçeada ile Bozcaada arasında, Yeniköy Limanı’nın karşısında bulunan 4 adadan büyük olanı 900, diğerleri ise 50 dönüm civarında. Adaların yüzde 45 turizm limanna sahip ve toplam fiyatının 20 milyon dolar civarında olduğu da Yelkenci tarafından mesaj yoluyla bildiriliyordu. Ada konusunda yine Bilal Erdoğan ve Yasin El Kadı’nın gizli ortak olduğu ve 1 milyar dolarlık Etiler Polis Okulu arazisini 460 milyon dolara aldığı iddia edilen Bosphorus360 isimli şirketin de devrede olduğu ses kayıtlanna yansıdı. Kaza yaptığında ambulans yerine Başbakan Erdoğan’ı arayan Üsame Kutup’un da alınacak adalarla alakalı görüşmelerde adı geçiyor. Ses kayıtlannda adalarda Urla’da yapıldığı gibi hem turizm hem de yapılaşma imannda değişiklik yapılacağı değerlendiriliyor. Denize taşan inşaat alışkanlığının diğer iki örneği ise tarihî yanmadanın kıyı kenar çizgisini bozmayı göze alarak yapılan Yenikapı dolgu alanı. Diğer büyük dolgu alanı ise istanbul Anadolu yakasındaki Maltepe sahilinde.
Büyukada: 538,63
Heybeli: 251.07
Burgazada: 146.50
Sedefada Yassıada : 10.37
Sivriada: 9.26
Kasıkadası 5.72
Tavsanadası.
Toplam.1133.66
Yassıada ve Sivriada, 1950’de düzenlenen tapu kayıtlarına göre 18,38 hektar. İBB ve Çevre Bakanlığının yaptığı güncel verilere dayalı plan açıklamalarında ise gerçek yüzölçümleri 10,37 ve 9,26 hektar. ve meslek odalarınca tam 210 ayn itiraz dilekçesi verildi. Bakanlık üstten bakan bir tavırla itirazları uygun görmediğini ancak planı kendisinin değiştirdiğini bildirdi. İlk planda Yassıada’daki imar hakkı yüzde 65 iken revizyon planda yüzde 30 a düşürüldü. Ama sanmayın ki kâğıt üzerindeki bu indirim yapılacak inşaatın metrekaresini azalttı. Uzmanların yaptığı hesaplara göre inşaat alam 52 bin metrekareden 55 bine yükselmişti. Adalar Belediyesi’nin yürüttüğü imar planı varken çıkarılan kanunlarla bu hakkı elinden alındı. Bu haksızlıklara karşı son olarak devreye duyarlı vatandaşlar ve meslek örgütleri girdi. Mimarlar Odası ile Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi, Yassıada’nın imarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planları Değişikliğine karşı dava açtı. İşte bu davada haberin başında anlattığımız gibi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, adanın gerçek yüzölçümünü bilmesine rağmen başını deve kuşu gibi kuma gömdü. Yassıada dava dilekçesindeki iddialara göre, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Yassıada’nın planlarını yaparken, ‘Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğe’ aykırı olarak ilgili kurum, kuruluş ve idarelerin işbirliğini sağlamamış. Farklı koruma statüleri ve tescilli yapıları ile korunması gerekli doğal ve kültürel değerleri barındıran bir alan niteliğinde olan adada Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarından da onay alınmamış. Bu yönüyle planlar, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu hükümlerine açıkça aykırı olarak düzenlenmiş. Dilekçede, yerleşimin olmadığı Yassıada’nın tarihî yapılan barındırdığı ve dogal-ekolojik değeri olduğu hatırlatılıyor. Planların burayı kidesel insan akımlarına açacağı, ayrıcalıklı sermaye yatırımları ile kentsel rantın ortaya çıkacağı vurgulanıyor. Bu rantın kamu yerine özel şirketlere ayrıcalıklı şartlarla aktarılacak olmasına itiraz ediliyor. Sivriada için verilen dava dilekçesinde de benzer gerekçelere yer veriliyor.
Konuyu yalandan takip eden Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Çare Olgun Çalışkan, Yassıada’mn gerçek yüzölçümü 10,37 hektar olmasına rağmen tapu kayıtlarında gecen ve güncel olmadığı tapu idaresi yetkililerince de bilinen yüzölçümünün (18,38 hektar) dikkate alındığını söylüyor: “Güncel olmayan yüzölçümünün dikkate alınmasıyla bulmacanın tüm boşlukları dolmakta ve asıl niyet anlaşılmaktadır. Plan değişikliği ile itirazların gözetilerek emsal düşürüldüğü izlenimi verilmiş olsa da hâkim fonksiyonun genişletilmesi ve emsal referansı, tapu kayıdarındaki hatalı ve gerçeğinden çokça büyük yüzölçümü üzerinden yapılacaktır. Bu durum başlı başına bir hukuksuzluktur ve planlama kültürümüzle alay etmekten başka bir şey değildir. Plancılarla, akademilerle, yerel yönetimlerle, Adalar halkıyla, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı planlar ile ve meslek odalarıyla alay etme çabasıdır. Ancak içinde bulunduğumuz dönem bu alayların ve planlama hukuksuzluklarının, ayrıcalıklı imar paylaşımlarının, değerli kent topraklarında kurulan düzenlerin gün ışığına çıkmaya başladığı bir dönem aynı zamanda. Alaylık konuların yer değiştiği ve hareket alanlarının daraldığı bir dönem.” Çalışkan, benzer bir durumun Sivriada özelinde de yaşandığına dikkat çekiyor. Çalışkan’ın verdiği bilgiye göre Sivriada’da da itirazlar neticesi emsal 0,40’tan 0,20’ye düşürülmüş. Ancak Yassıada’da olduğu gibi plan notlarına “Emsal hesabı mevcut tapu alanı üzerinden yapılacaktır.” ifadesi eklenmiş. Adanın gerçek yüzölçümü 9,25 hektar olmasına rağmen, tapu kayıtlarında geçen ve güncel olmayan 18,38 hektar yüzölçümü üzerinden inşaat izni verilmiş. Böylece Yassıada ile Sivriada aynı oyunun kurbanı olmuş.