Cengiz Bektaş yazdı...
Bruno Taut, ünlü bir Alman mimar. (1880 Königsberg- 1938 İstanbul)
Ülkesinde, yazmış, çizmiş, yapmış, çağdaş mimarlığın önünü açmış, önemli yapıtlar vermiş,.. Bütün ülkelerde ünlenmiş… İçtenlikle inanmış bir sosyalist… Nazilerin 1933 de yönetimi ele geçirmesinden sonra, ülkesinde soluk alamaz duruma gelmiş. Önce Japonlar çağırmışlar ülkelerine, 1933 de.
3 yıl kalmış orada, Japonya’ da… Sonra da 1936 da biz çağırmışız.
Bruno Taut, Türkiye’de kaldığı kısacık süre içinde, neredeyse bir yaşama sığacak yapıtlar vermiş. Onu size güncemin bu köşesinin dışında da anlatmak istiyorum.
Eskişehir’deki Anadolu Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, onu anlatmam için çağırdı beni.
24 Aralık onun ölümünün 75. yıl dönümüydü…
Eskişehir yolu Bozüyük’ten geçer biliyorsunuz. Bozüyük’ten her geçişimde olduğu gibi, Gazeteci- Yazar Müşerref Hekimoğlu’nu, onun anlattığı bir olayı anımsadım:
Müşerref Hekimoğlu’nun, yanlış anımsamıyorsam babası, Bozüyük’te doktordur. Bir atlı arabası vardır. Onunla gider gelir sayrılara, sağlık dağıtır. Atının yanında, doktorun köpeği koşar hep. Bu böyle yıllarca sürer… Atla köpeğin dostluğu herkesi duygulandırır.
Gel zaman, git zaman yaşlanan at satılır. Sanıyorum Denizli’nin Çal ilçesine… Yüzlerce km. uzağa… Alıcılar gelirler kamyona ya da arabaya yükleyip alıp götürürler. Ertesi gün bakarlar ki köpek de yok ortalıkta…
Altı ay sonra Çal’dan bilgi alırlar: Köpek aylar sonra, güçsüz, neredeyse sürünerek atın yanına ulaşır onun ayakları dibinde can verir.
Bunları düşüne düşüne vardım Eskişehir’e…
Bugüne bir ileti verir mi atla köpeğin dostluğu?
Eskişehir’de Bruno Taut’un bana etkilerini anlattım.
Dedim ya Taut, çok kısa süre için Türkiye’deydi.
Sayrıydı… (Nefes darlığı vardı). Sayrılığı da onu gece gündüz, daha doğrusu günlerce uykusuz çalışmaktan alıkoyamadı. İnsan gücünün üstünde çalıştı… Okul yapıları yaptı.
Ona verilen son ödev Atatürk için bir katafalk yapmaktı. TBMM önüne kurulacaktı katafalk. İnsanlar önünden geçeceklerdi…
Süre çok kısaydı…
Kendisine sorulduğunda, bu onurlu görev için elinden geleni yapacağını söyledi.
Yaptı da… Yalın, alçakgönüllü, çok anlamlı bir iş oldu. Tepelere ölçü dışı cami yaptırmakta olanlara bir ileti gibiydi yıllar öncesinden…
Sordular kendisine, “Ödenemez bir iş yaptınız. Size borcumuz nedir?”
Yanıtı ilginçti: “Hiç! Bu onur bana yeter.!”
Üstüne çok gelinince,
“Bir teşekkür mektubu yeter.” dedi.
10 Kasım’ dan çok kısa süre sonra Taut öldü, 24 Aralık’ta…
Son isteğine uyularak İstanbul’a gömüldü.