Başbakan Eroğan’ın İstanbul’un siluetini berbat eden 16/9 gökdelenleriyle ilgili “Gördükçe kahroluyorum” tepkisi daha feci örnekleri akla getirdi.
Zeytinburnu’nda surlara çok yakın bir noktadan yükselerek İstanbul’un eşsiz siluetini berbat eden16/9 adlı gökdelenlerle ilgili Başbakan Erdoğan’ın “Gördükçe kahroluyorum” tepkisi sonuç getirdi. İstanbul 4. İdare Mahkemesi örnek bir karara imza atarak gökdelenlerin tıraşlanmasına hükmetti. Kararın nasıl uygulanacağı, binaların yıkılıp yıkılmayacağı daha çok tartışılacak. Ama önemli olan, İstanbul’la ilgili Başbakan’ın öncülük ettiği bir hassasiyetin sonuç getirmiş olması. Çünkü İstanbul’un siluetini korumak için sırada yıkılması gereken başka yapılar da var. Başta da Haliç’te yapımı tamamlanmak üzere olan metro köprüsü geliyor.
İstanbul’daki birçok projeyle ilgili eleştirilerin hedefi olan Başbakan’ın 16/9 kuleleri için“Kahroluyorum” açıklamasını yapmasında, içerisinde AK Partililerin de yer aldığı bir kampanya etkili oldu.
Tarihî Yarımada’nın siluetinin ne ölçüde etkilendiği hükümetten ilk fark eden dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay olmuştu. Tam da iki yıl önce, bugün Yassıada’da yapılan Adnan Menderes anmasından dönen Günay, tekneden gökdelenleri görünce, gazetecilere sitemde bulunmuştu. O dönem görüştüğüm Günay’a gökdelenlerle ilgili Kültür Bakanlığı’nın da sorumlu tutulduğunu hatırlattığımda, Bakanlık döneminde kentsel koruma alanını etkileyen alan içinde sözkonusu izni uygulamaya koymadığını, siluete karışan gökdelenlerle ilgili izinden Zeytinburnu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlıklarının sorumlu olduğunu söylemişti.
Günay’ın açıklamalarının ardından gökdelenlere karşı “İstanbul Sahipsiz Değil” inisiyatifi kuruldu ve “İnsafa Çağrı” başlıklı bir imza kampanyası başlatıldı. Hem İslami kesimden hem de AK Parti içinden pek çok isim bu bildiriye imza verdi. İmzacılar arasında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu, birçok projede Başbakan Erdoğan’la birlikte çalışan aynı zamanda Başbakan’ın yakın bir arkadaşı olan Yüksek Mimar Hilmi Şenalp gibi etkili isimler de vardı. Başbakan üzerinde etkili olan pek çok kişi imza vermenin dışında çeşitli platformlarda gökdelenlerin İstanbul siluetine ne denli zarar verdiğini anlattı.
Sonunda bu çabalar etkili oldu. Başbakan Erdoğan 16/9’un sahibinden gökdelenlerin tıraşlanmasını istedi, isteği kabul edilmeyince kırıldı ve gökdelenlerin sahibi Mesut Toprak’la konuşmama kararı aldı. Ardından da “Gördükçe kahroluyorum” diye başlayan sert bir açıklama yaptı.
Kampanya o denli etkili olmuştu ki, yıkım kararından çok önce İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi toplanarak, İstanbul için ”Siluet Ana Planı” oluşturulması yönünde bir karar almıştı. Kararda artık kentin siluetini bozacak yapılaşmaya izin verilmeyeceği de vurgulanmıştı. Ancak öyle olmadı. Bu kararlar alınırken Haliç’te Süleymaniye Camii’nin siluetini bastıran metro köprüsünün inşaatı devam ediyordu. Üstelik İstanbul’da çığ gibi büyüyen tepkilere ve UNESCO’nun uyarılarına rağmen. Taraf okurları, köprüye karşı yaptığımız ısrarlı yayınlardan, inşaat sürecinde nasıl dolaplar çevrildiğini, UNESCO’nun nasıl yanıltıldığını, köprü tamamlandığında ortaya nasıl bir görüntü çıkacağını iyi biliyor. İçerisinde AK Partililerin de yer aldığı lobi, etkili oldu ve gökdelenler hakkında yıkım kararı çıktı. Ancak aynı isimler Haliç’teki metro köprüsüyle ilgili hiçbir duyarlılık göstermedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi UNESCO’nun “İstanbul’u Dünya miras Listesi’nde çıkarırız” uyarısına rağmen inşaata devam etti. UNESCO’nun bu uyarısı hâlâ geçerliliğini koruyor. Dünya Miras Listesi temmuz ayında toplanarak Haliç’teki metro köprüsünü gündemine alacak.
UNESCO’ya kentsel projelerin dünya mirası kriterlerine uygun olup olmadığını denetleyen raporlar sunan ICOMOS’a çok yakın pek çok uzmanla defalarca konuştum. Hepsinin ortak görüşü: Zarar verdi mi, vermedi mi tartışmasının artık UNESCO için anlamı yok. Bu durum UNESCO açısından son derece net.
Köprünün proje dosyasında mimar olarak bizzat Kadir Topbaş’ın imzasının yer aldığını belgelemiştik. Gökdelenlere karşı Tarihî Yarımada’nın siluetini korumak için son derece hassas davrananlar Süleymaniye’nin silueti mahvedilirken acaba bu yüzden mi sessiz kaldı.