5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapan kanun tasarısı, TBMM tarafından kabul edildi.
Yasayı Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetim Bölümü’nden Doç. Dr. Tarık Şengül’le, merkeziyetçilik, demokrasi, siyasi hesaplar, kırsal alanlarda yağma, köylü nüfusa etkileri, tarım alanlarının yok edilmesi, belediye hizmetlerine erişilebilirliliğin zorlaşması, başkanlık sistemi gibi konular üzerinden ele aldık.
Bugün önemli bir yasayı ve sebep olacağı önemli sorunları tartışacağız. 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde değişiklik yapan kanun tasarısı, TBMM tarafından kabul edildi. Yerel seçimlere çok kısa bir süre kala ve afet yasasının hemen ardından yine bir başka ucube yasa ile karşı karşıyayız. Toplumun beklenti ve taleplerini, konuyla ilgili meslek odalarının görüşlerini kale almayan, şeffaflık ve katılımcılıktan uzak bir başka yasa daha karşımızda. Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası ve Çiftçi-Sen’in yasaya ciddi itirazları oldu
Yeni yasaya göre, büyükşehir olmada temel alınan nüfus kriteri 1 milyondan 750 bine indirildi.13 il daha büyükşehir oluyor. Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van büyükşehir olacak iller. Bu 13 ilde 23 yeni ilçe kurulacak. Yeni ilçelere tarihi Anadolu beyliklerinden olan Dulkadiroğlu, Karesi, Menteşe, Artuklu’nun yanı sıra Tuşba, Yunus Emre, Süleyman Şah, Yavuz Selim gibi isimlerin verilmesi dikkati çekiyor. 14 büyükşehir belediyesinin sınırları da illerin mülki sınırı olarak kabul edilecek. Bu iller de: Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Erzurum, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Konya, Mersin, Sakarya ve Samsun. Büyükşehir olan ve olacak toplam 27 ildeki ilçelerin mülki sınırları içinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişilikleri sona erecek. Yaklaşık 16 bin köyün tüzel kişiliğine son verilerek, bu köyler mahalleye dönüştürülecek.
Konuyla ilgili Çiftçi-Sen’in itirazlarından bazı başlıklarla devam edelim. Köyler, belediye sınırları içine alındıktan sonra, köylü, yasalar gereği bu alanlarda hayvan yetiştiriciliği (işlerini) yapamayacak. Üretemeyecek. Köyde üreterek aile bütçesine katkı, sofrasına katık yaptığı sütün, yoğurdun, tavuğun ve yumurtanın şehirde tüketicisi olacak. Parayla satın almak zorunda kalacak. Köylü nüfusu yarıya düşecek. Kırlar ıssızlaşacak. Tarım şirketleşecek. Şirketler tarımsal üretimde kimyasal kullanacağından toprak, yeraltı ve yerüstü suları kirlenecek, kullanılamaz hale gelecek.
Yukarıda adları geçen 27 ile, İstanbul ve Kocaeli’ni de katarsak, Yasa, 29 büyükşehir belediyesindeki toplam bin 22 belde belediyesinin kapatılarak mahalle statüsü kazanmasını ve diğer 52 ilde nüfusu 2 binin altına düşen 559 beldenin de tüzel kişiliğini kaybederek köy olmasını sağlayacak. Türkiye’deki belediye sayısının yarı yarıya azaltılması amaçlanıyor; Türkiye’deki 2 bin 950 belediyenin bin 581’i kapatılacak. Kapatılacak beldeler arasında Bodrum’a bağlı Bitez, Göltürkbükü, Gümüşlük ve Yalıkavak Kaş’a bağlı Kalkan beldesi, Çeşme’ye bağlı Alaçatı beldesi gibi turistik beldeler dikkati çekiyor. Kapanacak beldeler arasında Ankara’ya bağlı Esenboğa ve Hasanoğlan, Bursa’ya bağlı Tirilye, İzmir’e bağlı Yenişakran, Yenifoça gibi tanınmış beldeler de bulunuyor.
Sözkonusu 27 ilin yanı sıra İstanbul ve Kocaeli’nin de il özel idarelerinin tüzel kişiliği kaldırılacak. Bu durumda bazı illerde il özel idareleri devam ederken bazılarında kaldırılmış olacak ve ortaya tuhaf ve Anayasa’nın eşitlik ilkesi açısından da tartışmalı bir idari sistem çıkacak. Büyükşehir belediyelerinin yetkileri artacak. Büyükşehir belediyeleri, maden ruhsatı verme, afet riski taşıyan binaları yıkma, ibadethanelere indirimli ya da bedelsiz su verebilme yetkisine sahip olacak.
Bugün Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetim Bölümü öğretim üyesi ve Şehir Plancıları Odası eski Genel Başkanı Doç. Dr. Tarık Şengül bizlerle. Birçok araştırma ve makalenin yanı sıra, 2001’de yayınlanan ve hala güncelliğini koruyan, Kentsel Çelişki ve Siyaset-Kapitalist kentleşme süreçlerinin eleştirisi, isimli çok önemli bir yapıtı var. 2011’de de yine İMGE yayınlarından çıkan Muhafazakâr Populizm isimli eserin de sahibi Toplum için Şehircilik grubunu önceki programlarımızdan birinde tanıtmıştık, Tarık Hoca bu grubun da içinde yer almakta.
Demokratik kriterler açısından yasaya ciddi eleştiriler var, yetkilerin merkezde toplanmasından dolayı temsili demokrasiye yeni bir darbe olduğu öne sürülüyor. Ayrıca, “Kamu hizmetlerinde verimlilik” gerekçesiyle hazırlanan ancak otoriterleşme ve yerinden yönetim ilkesinin gaspı anlamına gelen bir yasa olduğu da söylenmekte. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı ihlal ettiği de önemli eleştiriler arasında.