Camiler İmar Kanunu’nun Neresine Düşer Usta?

Validebağ konusu çok yazıldı çizildi. Buna girmeyeceğim. Bu yazının konusu İmar Kanunu ve camiler. İşin içinde cami olunca sorgu sual dinsizlik olduğu için İmar Kanunu kağıt üstünde kalıyor.

Aslında arzusu hep buydu. Ülkeyi cami isteyenler ve istemeyenler diye bölmek. Bunu çeşitli kereler denedi, “CeHaPe” diye başlayan cümleleriyle bir karşıtlık yaratmak en büyük arzusuydu ama bir türlü olamıyordu. Derken Gezi geldi çattı ve erotik film senaryolarına taş çıkaracak bir hikaye türetildi. Kabataş’ta türbanlı bir kadına fantezi gücünün sınırlarını zorlayan bir taciz hikayesi ve imamının bile “Yetti ama vallahi de ayakkabıyla da girmediler, içki de içmediler” dediği için sürüldüğü ve Bezm-i Alem Valide Sultan Camii vakası.

Bunları yalan olduğunu Erdoğan’ın içinde tuttuğu yüzde 50’si kadar, kendi de bal gibi bilmekte. Ama geri adım kendi tabanında bütün güvenilirliğini yerle bir edecek, bir de sanal cami düşmanı yaratma hedefi sekteye uğrayacaktı. Validebağ, tam da zamanında yetişti. Kuzguncuk Bostanı’na göz koyup ağaçları kesmeye kalkınca “cıs” olan Üsküdar Belediye Başkanı Validebağ Korusu’nu ilan ettiği “çılgın projesi”ile önce Validebağ tarafındaki otopark alanından zorlayan Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, ustasından “Sen Camini yap, çözeriz” tüyosu almış olacak ki, 1 bardak suda fırtına koparmayı sürdürüyor.

Validebağ konusu çok yazıldı çizildi. Buna girmeyeceğim. Bu yazının konusu İmar Kanunu ve camiler. İşin içinde cami olunca sorgu sual dinsizlik olduğu için İmar Kanunu kağıt üstünde kalıyor.

Camilerin ruhsat durumu bakanlıkça bilinmiyor

Geçen yıl Camiler Haftası münasebetiyle, Diyanet İşlerinden Sorumlu Bakanı Emrullah İşler ile dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a ibadet yerlerinin imar durumlarını sorgulayan bir önerge vermiştim. 3194 Sayılı İmar Kanunu’nda camilerle ilgili düzenlemelere ne kadar uyuluyordu. Daha açıkcası ibadet yerleri paravan edilerek yapılagelen usulsüzlük var mıydı?Bu gibi durumlarda Bakanlıklar ne yapıyordu? Normal olarak 3194 Sayılı İmar Kanunu ve Planlı Alanlar Tip Yönetmeliği Türkiye sınırları içerisindeki tüm yapıların (yasada belirtilen istisnai kurallar dışında kalanların) inşa edilebilmesi için yapı ruhsatı almaları; tamamlanamamaları durumunda ruhsat yenilemeleri; yapı kullanma izninin düzenlenmesi gibi kurallara tabiydiler. Peki bu düzenlemeler camiler ve diğer ibadet yerleri için de geçerli miydi? Öyle ise, yasal izni olmayan, imara aykırı kaç cami ve ibadet yeri vardı? 32. ve 42. maddeler gereği bu yapılar hakkıda ne yapılıyordu?

Görünen o ki iş cami olduğunda pek kayıt kuyut işine girilmemiş. Erdoğan Bayraktar, imar planı olmayan köylerdeki camileri ayrı tutarak, cami ve ibadet yerlerine de imar kanunu ve yönetmelikte belirlenen kuralların uygulanması gerektiğini söylemiş. Sonraki cümle ise durumu ortaya koyuyor: “Ülkemizdeki camilerin ne kadarının ruhsatlı olduğu konusunda Bakanlığımızda herhangi bir istatistiki veri bulunmamaktadır.” Üsküdar Belediye Başkanı, Validebağ’a “Butik cami” yapmak istediği yerin tapulu olduğunu söyleyip, Türkiye’deki camilerin yüzde 80’i kaçak diye haykırıyordu zira. Türkiye’deki cami ve ibadet yerlerinin ne kadarının 1/1000 ölçekli uygulama imar planı içerisinde ve yönetmelikte tanımlandığı şekilde inşa edildiğini soruma Erdoğan Bayraktar’dan gelen cevap da “Uygulama İmar Planları ilgili idareler tarafından yapılıp onaylandığından, ülkemizdeki camilerin ne kadarının uygulama imar planı bulunmayan alanlara isabet ettiğine ilişkin bakanlığımızda veri bulunmamaktadır” yanıtı geldi. Emrullah İşler’in 11 Nisan 2014 tarihinde verdiği yanıta göre Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı halen 85.568 cami bulunuyor.

AVM Cami için mahkeme kararına baypas

Yönetmeliğin 14. maddesinde ibadet yerleri, “Sosyal ve kültürel altyapı alanları” içerisinde sayılıyor. Bu alanlarında ihtiva edeceği bölümler belli. Bunlar ‘dini tesise ait lojman, kütüphane, aşevi, dinlenme salonu, yurt ve kurs yapısı, gasilhane, şadırvan ve hela gibi müştemilatların, açık veya zemin altında otoparkın da yapıldığı alanlar” olarak tanımlanıyor. Ama herkes biliyor ki eklentiler bununla sınırlı değil. Altında bayağı da ticari işletme olan camiler var. Bakanların yanıtlarında bunların az sayıda olup, camileri kuran dernek ve vakıflarca ısınma, elektrik gibi giderlerini karşılama amaçlı kiraya verildiği yanıtı gelmiş. Emrullah İşler, yurt genelinde 391 camide dükkan büro benzeri mekanlar bulunduğu belirtilmiş, ama verilen yanıttan anlaşılan o ki kiracılar ile çok sayıda ihtilaf çıkıp mahkemelere gidilip bu kiralama işleminin yasal olmaması nedeniyle yargı kararları “kiraya verilemeyeceği” yönünde çıkınca, yine baypas yoluna gidilmiş.

Mülkiyeti Hazineye ait taşınmazlar üzerinde bulunan ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nca yönetilen cami, mescit ve bunların müştemilatına baz istasyonu kurulması ve ticari faaliyetlerde kullandırılması amacıyla 1 Ocak 2007 tarihinde geçerli olmak üzere Devlet Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Milli Emlak Genel Müdürlüğü arasında bir protokol imzalanmış. Buna göre 10 yıl süreyle Diyanet İşleri Başkanlığı’na kiralama yetkisi vermişler. Gelirin taraflara bir dağıtım yüzdesi var. Tabii işin içine baz istasyonu falan da girince, bu iş biraz caminin elektriğini, yakıtını küçük giderlerini ödeyebilecek mütevazı kiralamalar boyutunu aşıyor sanki. Bu konuda çok somut bir sorum vardı: Ataşehir’de yapılan Mimar Sinan Camii içinde yönetmelikte tarif edilenlerin dışında market, dönerci, berber, terzi ve benzeri faaliyetlere verilen izinlerin dayandığı yasal düzenlemeleri sordum. Cevap alamadım.

Deprem riski de belli değil

Bir diğer sorum yasal izni bulunmayan camilerin afet risklerini ile ilgiliydi. Bakanlık bu konuda ne yapıyordu. Cevap Erdoğan Bayraktar tarafından şöyle verildi: “Ülkemizde bulunan camilerin risk durumu ile ilgili olarak bakanlığımız nezdinde yürütülen herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Ancak başvuru olması halinde ilgili yasa gereği risk tespiti yapılmaktadır”. Başvuru vurgusuna dikkatinizi çekerim.

“VIP Cami” ile İmar Kanun ve Yönetmeliği’nden geçtim, dini yerlerin tevazusunu hiçe sayanlar; “Butik Cami” ile bu saygısızlığa yeni bir boyut getirmekteler.

*CHP Milletvekili

Etiketler

Bir yanıt yazın